21. Hukuk Dairesi 2016/17495 E. , 2018/5552 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, davacının 26.04.2004 tarihinden dava tarihine kadar davalı işverene ait iş yerinde geçen ve davalı Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı vekili 31.03.2014 tarihinde ıslah harcı yatırarak 10.05.2013 tarihinde kadar geçen çalışmalarının tespitini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile hükümde yazılı şekilde karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Somut olayda, davacının dava dilekçesinde 15.01.2012 de riskli bir doğum yaptıktan sonra eşinin onun adına apartman işlerini yaptığını beyan ettiği, davacının nüfus kaydından doğum tarihinin gerçekte 10.01.2012 tarihi olduğu ve davalı apartmanın banka kayıtlarından 05.11.2012 tarihinden sonraki bir kısım ödemenin “C.Cici” açıklaması ile yapıldığı, 15.02.2013 tarihli toplantı tutanağının altında davacının eşinin adının ve imzasının olduğunun anlaşılması karşısında davacının doğum yaptığı 10.01.2012 tarihinden sonra davalı apartmanda çalıştığının kabulü hatalıdır. Bunun yanı sıra davalı apartmanın 10 daireli olduğu anlaşılmış olup salt 15.02.2013 tarihli kat malikleri toplantısında temizlik görevlisinin özel işlerde kullanılmayacağına dair karar alınmış olması sebebi ile davacının tüm mesaisini davalı işyerine hasrettiğinin kabul edilmesi de yerinde değildir. Davacının taleplerinin davanın açıldığı tarih itibariyle değerlendirilmesi gerekirken, dava tarihini aşacak şekilde davalı işyerinde çalıştığının tespitine karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir.
Yapılacak iş, mahkemece re"sen davalı apartmanda oturmuş kat maliklerinden ve kiracılar arasından tespit edilecek tanıkları dinlemek, re"sen tespit edilecek komşu apartmanlarda ikamet edenler ve apartman kapıcıları ile davalı apartmana yakın bakkal ve benzeri işyerleri çalışanları ve sahiplerini, apartman yöneticilerini tanık olarak dinleyerek ve gerekirse mahallinde keşif yaparak, apartmanın kaç katlı olduğu, daire sayısı, bahçesi olup olmadığı, varsa büyüklüğü, bakım gerektirip gerektirmediği, apartmanın ısınma şekli, davacının davalı apartmandaki çalışmasının hangi işleri kapsadığı, çöp toplama, servis yapma, temizlik, merdiven yıkama gibi işleri yapıp yapmadığı araştırılıp davacının sürekli olarak bir günde kaç saat çalıştığı, giderek haftalık ve aylık çalışma süreleri belirlenerek, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 63. maddesi gereğince 7.5 saatlik çalışma bir günlük çalışma kabul edilerek kaç iş gününe karşılık olduğu hususunda bir uzman bilirkişinin görüşünü almak, davacının doğum yaptığı tarihten sonra çalışmadığını da göz önünde bulundurarak, gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan ve tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan
... Apartman Yönetimine iadesine,
25.06.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.