22. Hukuk Dairesi 2017/21379 E. , 2019/6733 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işverene ait işyerinde 06.06.2009-23.08.2013 tarihleri arasında çalıştığını, 25.07.2013 tarihinde emekli olmasına rağmen kıdem tazminatı, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel, hafta tatili çalışmalarına ilişkin ücret alacaklarının ödeneceği vaadi nedeniyle çalışmaya devam ettiğini, ancak iş sözleşmesine işveren tarafından işçilik alacakları ödenmeksizin haksız yere son verildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile bir ksıım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının 25.07.2013 tarihine kadar çalıştığını, iş akdinin emeklilik nedeni ile sona erdiğini, davacının talep konusu alacaklara hak kazanamadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içerisinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre; tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Mahkeme kararında yazılacak hususlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Maddeye göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Öte yandan, kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararın hüküm fıkralarının, açık, anlaşılır, çelişkisiz ve uygulanabilir olması gerekmekle birlikte, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi sebeplere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak, kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi sebeple haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Somut olayda, mahkeme ilamının gerekçesinde davacının 26.07.2013-17.08.2013 tarihleri arasındaki 23 günlük ücretinin işveren tarafından ödendiğine dair kayıt bulunmadığından davacının 23 günlük ücret alacaklısı olduğu belirtilmiş; ancak hüküm fıkrasında ücret alacağı yönünden hüküm kurulmamıştır. Gerekçe ile hüküm fıkrası arasındaki bu çelişki bozma nedenidir.
3-Taraflar arasında davacının yıllık izin ücreti alacağının hesaplanması noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir sebeple sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı olup olmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile ispatlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
Somut uyuşmazlıkta; Mahkemece, davalı tarafından davacının yıllık izinlerinin kullandırıldığına ya da fesih sonrasında yıllık izin ücretinin ödendiğine dair kayıt bulunmadığı gerekçesiyle tüm çalışma süresi boyunca 74 gün izne hak kazandığı kabul edilerek yıllık izin ücreti alacağı hesaplanmış ve hüküm altına alınmıştır. Ancak dosya kapsamında yer alan kimi aylara ilişkin imzalı bordrolarda davacıya izin ücreti adı altında tahakkukların yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu belgeler Mahkemece değerlendirilmemiştir. Davacı isticvap edilerek söz konusu belgeler gösterilmeli, imzanın kendisine ait olup olmadığı ve izinlerin neye ilişkin olduğu sorulmalı; tahakkuk edilen ücretlerin yıllık izin ücretine ve imzanın davacıya ait olduğunun anlaşılması halinde ilgili ödemelerin yıllık izin alacağından mahsup edilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27.03.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.