Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Davalı tarafından sunulduğu belirtilen 24.1.2010 ve 21.1.2010 tarihli dilekçelerle ilgili davalının kimlik tespiti yapılmadığı gibi, dilekçelere eklenen davalının kimlik fotokopilerinin aslına uygunluğu da mahkemece onaylanmamıştır. Mahkemece bu dilekçelerin davalıya aidiyeti belirlenmeden doğruluklarına itibar edilerek karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Mahkemece yapılacak iş; bu dilekçelerin doğruluğunu araştırarak davalının yetki itirazını hadise şeklinde inceleyerek bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar vermek; yetki itirazı yerinde görülmediği taktirde, velayete ilişkin davalar kamu düzeniyle ilgili olduğu ve başkaca delil olmaksızın sadece davalının kabulüyle velayet düzenlemesi yapılamayacağından; taraflara delil bildirme olanağı tanınması, gösterildiği taktirde taraf delillerinin toplanması; Çocuk Haklarına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3. ve 6. maddeleri gereğince idrak çağındaki çocuklarının görüşünün alınması, gerektiğinde velayet düzenlemesi hakkında uzman inelemesi yaptırılması ve gerçekleşecek sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir. Açıklanan bu yönler üzerinde durulmadan eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 24.01.2011 (Pzt