11. Hukuk Dairesi 2018/5288 E. , 2019/7073 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 25.09.2018 tarih ve 2018/169-2018/352 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalının adına tescilli 2004/29706 numaralı, "ALIX AVIEN DEEP OCEAN" markasını kullanmadığını, müvekkilinin 2003/38014 numaralı, "OCEAN" ibareli markası bulunduğunu, davalının markasının haksız rekabet oluşturduğunu, iltibasa sebep olduğunu, bu durumun müvekkilini zarara uğrattığını ileri sürerek, davalı adına tescilli, 2004/29706 numaralı, "Alıx Avıen Deep Ocean" markasının kullanmama nedeniyle hükümsüzlüğü ile sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının müvekkili markasının hükümsüzlüğü yönünden menfaati ve zarar gördüğüne ilişkin somut bir delilinin bulunmadığını, müvekkili markasının davacı markasına iltibas oluşturmadığını, davacının markanın tescil kapsamında bulunan 5. sınıf malları dışındaki diğer 5. sınıf mallar ve özellikle 3 ve 35. sınıf hizmetler için hiçbir zararı veya zarar görme olasılığının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak 556 sayılı KHK"nın 14. maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptalinden dolayı davanın yasal dayanağı kalmadığı gerekçesiyle davanın reddine, karşılıklı olarak yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, kullanmama nedenine dayalı markanın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece 556 sayılı KHK"nın 14. maddesinin yargılama sırasında Anayasa Mahkemesi tarafından iptali nedeniyle davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
Oysa, davanın yasal dayanağı olan 556 sayılı KHK 14. maddesi yargılama sırasında Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş olup bu suretle yasal dayanak ortadan kalkmıştır. Dava tarihinde yürürlükte bulunan yasal düzenlemelere güvenilerek açılan ve dava tarihi itibariyle haklı olan davada, yasal dayanağın yargılama sırasında ortadan kalkması nedeniyle "karar verilmesine yer olmadığına" ve HMK 331 maddesi gereğince dava tarihinde haklı bulunan davacı lehine yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 11/11/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava, 556 sayılı KHK"nın 14 ve 42. maddelerine dayalı olarak açılan markanın kullanmama nedeniyle hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup, dayanak maddeler Anayasa Mahkemesince iptal edilmiştir.
Davada uygulanacak hukuki sebebin (kanun hükmünün) Anayasa"ya aykırılığı davanın taraflarınca ileri sürülebileceği gibi mahkemede, hükmün Anayasa"ya aykırı olduğunu ileri sürerek Anayasa Mahkemesi"ne başvurabilir. Uygulanacak hükmün iptali halinde ise davacının netice-i talebini haklı kılacak bir kanun hükmü bulunmayacağından yani dava dayanaksız kalacağından bu durumda davanın konusu kalmayacağına veya karar verilemeyeceğine değil davanın reddine karar verilmesi gerekir.
HMK"nın 326/1 maddesi gereğince ise kanunda yazılı haller dışında yargılama giderleri aleyhine hüküm verilen taraftan alınacağına ve somut uyuşmazlıkta olduğu gibi kanun hükmünün Anayasa Mahkemesince iptali nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde yargılama giderlerinin ne suretle hükmedileceğine ilişkin kanunda ayrıksı bir hükümde bulunmadığına göre davanın reddiyle, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması gerekmekle, Sayın Çoğunluk görüşüne katılmıyorum.