16. Hukuk Dairesi 2016/18039 E. , 2020/2131 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
KANUN YOLU : TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucunda, ... Köyü çalışma alanında bulunan temyize konu 101 ada 15 parsel sayılı 3.257.924,68 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu belirtilerek Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ... ve arkadaşları irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, taşınmazın bir bölümü hakkında, tapu iptali ve ortak murisleri ... mirasçıları adına tescili istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, 101 ada 15 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile, taşınmazın fen bilirkişisinin raporunda (A) harfi ile gösterdiği 8.779,82 metrekare yüzölçümlü kısmın taşınmazdan ifrazı ile aynı adanın son parsel numarası verilmek suretiyle zara noterliği"nin 07.05.2014 tarih 1183 yevmiye numaralı veraset ilamındaki paylar oranında ..."ın mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline, taşınmazın fen bilirkişisinin raporunda (A) harfi ile gösterdiği 8.779,82 metrekare yüzölçümlü kısmın taşınmazdan ifrazı neticesinde geriye kalan kısmın aynı ada ve parsel numarası adı altında tapu maliki adına tapuya kayıt ve tesciline, karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli 101 ada 15 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi tarafından hazırlanan rapor ve eki haritada (A) harfi ile gösterilen bölümü üzerinde davacılar lehine zilyetlik yoluyla iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Ancak davalı Hazine, dava konusu 101 ada 15 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında ham toprak vasfıyla Hazine adına tescil edildiğini ve sonrasında mera tahdit ve tespit çalışmaları sırasında 4342 sayılı Yasa"nın 5-b maddesi kapsamında mera olarak tespiti yapılan ve sınırlandırılan alan içerisinde kaldığını beyan etmiştir. Kural olarak bir yerin mera olarak kabul edilebilmesi, taşınmazın yetkili ve idari merciler tarafından mera olarak tahsis edilmesine ya da taşınmazın öncesinin bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde kamu malı niteliğinde mera olarak kullanılagelmiş olmasına bağlıdır. Ne var ki mahkemece, keşif sonucu düzenlenen teknik raporlarda, mera parseline ait tahdit yahut kadastral krokisi ile davaya konu taşınmaz bölümlerini bir arada gösterir tarzda pafta üzerinde bir çakıştırma yapılmamış, tescili istenen taşınmaz bölümünün sınırları bu krokiler üzerinde gösterilmeden alınan raporlara dayalı ve mahalli bilirkişi ve tanıkların soyut beyanlarına itibar edilerek, taşınmazın öncesi yönünden yöntemince mera araştırması yapılmaksızın hüküm kurulmuştur. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm verilmesi usul ve yasaya uygun düşmemektedir.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahkemece öncelikle, taşınmazın bulunduğu bölgede kadastro tespitinden önce yetkili ve idari merciler tarafından 4753, 5618 ve 4342 sayılı Yasalar uyarınca mera tahsisi yapılıp yapılmadığı ilgili mercilerden sorulup saptanmalı, mera tahsis kaydı var ise mera tahsis kaydı ve dayanağı haritalar getirtilip uygulanmalı, dava konusu taşınmazın mera tahsis kaydı kapsamında kalıp kalmadığı belirlenmeli, mera tahsis kaydı yok ise kadastro tespit tarihi olan 2006 yılından 15-20-25 yıl öncesine ait 3 ayrı tarihe ilişkin stereoskopik hava fotoğrafları getirtilip dosya ikmal edilmeli ve bundan sonra, davada yararı bulunmayan, yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız, taşınmazın bulunduğu köy ve komşu köy halkından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile tespit bilirkişileri ve fen bilirkişisi ile 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulunun katılımıyla taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte dinlenilecek mahalli bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazın öncesinin ne olduğu, geleneksel biçimde mera olarak kullanılan yerlerden olup olmadığı, taşınmaz üzerinde davacının zilyetliğinin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve nasıl başladığı ve zilyetliğin hangi tasarruflarla sürdürüldüğü hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanları arasında oluşabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı; mahkeme hakiminin, taşınmazın fiziksel yapısı, meyil durumu, taş ve toprak unsurundan hangisinin galip olduğu hususlarındaki gözlemi ayrıntılı şekilde keşif tutanağına geçirilmeli ve ayrıca komşu taşınmazların toprak yapısı ile dava konusu taşınmazın toprak yapısı mukayese edilmek suretiyle tespit edilen fiziksel olgular da keşif tutanağına aynen yansıtılmalı; ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, çekişmeli taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğini, kamu orta malı mera olup olmadığını ya da meradan açılıp açılmadığını, çekişmeli taşınmaz ile komşu taşınmazlar arasında toprak yapısı ve bitki örtüsü bakımından fark bulunup bulunmadığını açıklayan bilimsel verilere ve somut bulgulara dayalı, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı ve rapora taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş, komşu taşınmaz ile aralarındaki sınırları gösterecek şekilde renkli fotoğraflarının eklenmesi istenilmeli; fen bilirkişisine, keşfi izlemeye ve yerel bilirkişi sözlerini denetlemeye elverişli, ayrıntılı rapor ve kroki düzenlettirilmeli; dava konusu taşınmazın, kamu malı niteliğinde mera olduğu saptandığı takdirde, bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımadığı göz önünde tutulmak suretiyle, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsiz olup, davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.