20. Hukuk Dairesi 2019/5170 E. , 2019/7017 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİAsliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine ve davalı gerçek kişiler tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Çekişmeli.... ada mahallesinde bulunan 135 ada 9 parsel sayılı 740,00 m2 yüzölçümündeki taşınmaz müfrez arsa niteliğinde ... ve ... adına tapuda kayıtlıdır.
Davacı ... Yönetimi vekili dilekçesinde; 56 nolu Orman Kadastro Komisyonunca 1988 yılında yapılan 2/B madde uygulamasının hatalı olduğu, komisyon çalışmaları sırasında 6831 sayılı Kanunun 2/B Maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 17/1. maddesi uyarınca işletme müdürlüklerinden alınması gerekli işgal ve faydalanma suçlarına ait zabıt tutulmuş ve karara bağlanmış yerlere ait dava dosyalarının istenmediği ve çalışmalarda uygulanmadığı, bunun sonucunda eylemli orman arazilerinin nitelik yitirdiği gerekçesiyle orman rejimi dışına çıkardığı, bu çalışmaları yapan orman kadastro komisyon üyeleri hakkında istenilen kovuşturma izninin.... Valiliği İl İdaresi Kurulu tarafından zamanaşımı sebebiyle reddedildiği, ancak orman kadastro komisyon üyeleri hakkında açtıkları tazminat davasının .... 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.04.1996 günlü ve 1995/61 E. - 1996/242 K. sayılı kararıyla kabul edildiği, daha önce 2/B madde uygulamasının yok hükmünde olduğunun tespiti istemiyle hasımsız açtıkları davanın .... Asliye Hukuk Mahkemesince hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesiyle reddedildiği, temyiz üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 24.09.2004 günlü ve 2004/7880 E. - 9015 K. sayılı kararıyla orman kadastro komisyon üyelerinin görevlerini kötüye kullanarak ya da kendilerine verilen görevlerin dışına çıkarak yaptıkları işlemler hukuk ve ceza davalarına konu olmuşsa bu kişiler tarafından yapılan işlemlerin yok hükmünde sayılacağından yönetim tarafından herhangi bir süreye bağlı kalınmaksızın işlemlerin iptali için her zaman dava açılabilirse de böyle bir davanın hasımsız görülemeyeceği gerekçesiyle onandığı, açıklanan nedenlerle 56 nolu Orman Kadastro Komisyonunca Kınalıada’da bulunan 94 ada 4 parsel sayılı taşınmaza ilişkin orman rejimi dışına çıkarma işleminin yok hükmünde olduğunun tespitine ve tapu kaydının iptal edilerek orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın tahdit içinde iken 56 nolu Orman Kadastro Komisyonunca Hazine adına orman rejimi dışına çıkarıldığı, ancak 2/B madde koşullarını taşımadığı, 56 nolu Orman Kadastro Komisyon üyelerinin görevlerini kötüye kullanarak ya da kendilerine verilen görevlerin dışına çıkarak yaptıkları işlemlerin hukuk ve ceza davalarına konu olduğundan bu kişiler tarafından yapılan işlemlerin yok hükmünde sayılacağı gerekçesiyle; çekişmeli taşınmazın 56 nolu Orman Kadastro Komisyonunca orman rejimi dışına çıkarılmasına yönelik 2/B uygulamalarına ilişkin işleminin yok hükmünde olduğunun tespitine, tapu kaydının iptal edilerek orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline, tapu kaydında bulunan şerhlerin terkinine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından hüküm kısmında yazılan dava dışı kişilerin isminin yerine davalıların isminin yazılması suretiyle düzeltilerek onanmasına yönelik olarak ve davalı gerçek kişiler vekilleri tarafından esasa yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava, 56 nolu Orman Kadastro Komisyonunca 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca yapılan orman rejimi dışına çıkarılma çalışmasının yok hükmünde olduğunun tespiti, tapu kaydının iptali ve tescil istemine yöneliktir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1942 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, 1950 yılında makiye ayırma, 23.09.1981 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. madde uygulaması, daha sonra 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanunla değişik hükümlerine göre yapılıp 19.04.1989 tarihinde ilân edilerek kesinleşen sınırlaması yapılmamış yerlerde orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
1- Davalı gerçek kişi vekillerinin temyiz itirazları bakımından; incelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada; çekişmeli taşınmazın 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu tutanaklarına göre orman sınırları içinde kaldığı ve taşınmaz orman sınırları içindeyken daha sonra 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini yitirdiği gerekçesiyle Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılmış ise de 56 nolu Orman Kadastro Komisyonu üyelerinin kanun ve yönetmelik hükümlerine aykırı hareket etmeleri nedeniyle tazminata mahkum edildikleri ve yapmış oldukları 2/B madde uygulamasının yok hükmünde; taşınmazın da halen eylemli orman niteliğinde olduğu tespit edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre davalı gerçek kişiler vekillerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davalı Hazinenin temyiz itirazları bakımından; dava konusu taşınmazın tapuda davalılar ... ve ... adına kayıtlı olduğu, yargılamanın adı geçenlerin huzuruyla görüşülüp sonuçlandırıldığı ve karar başlığının davalılar bölümünde de tapu maliklerinin adı yazılı olduğu halde mahkemece sehven gerekçeli kararın hüküm kısmında davalı taşınmazın tapu maliki olmayan kişilerin isimlerinin yazılması hatalı olup yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
Bu sebeple; ilk derece mahkemesi hükmünün 1. bendinde davalılar kelimesinden sonra gelen “....” kısımının hükümden çıkarılarak yerine “..., ...” yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK’nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle; davalı gerçek kişi vekillerinin temyiz itirazlarının REDDİNE, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi gereğince davalılardan onama harcı alınmasına yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine,
2) İkinci bentde açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 28/11/2019 günü oy birliği ile karar verildi.