
Esas No: 1986/4379
Karar No: 1986/4138
Karar Tarihi: 23.12.1986
Danıştay 4. Daire 1986/4379 Esas 1986/4138 Karar Sayılı İlamı
Daire : DÖRDÜNCÜ DAİRE
Karar Yılı : 1986
Karar No : 4138
Esas Yılı : 1986
Esas No : 4379
Karar Tarihi : 23/12/986
ANONİM ŞİRKETE AYNI SERMAYE OLARAK KONULMASI AMACIYLA ŞAHSİ İŞLETMEDEN ÇEKİLEN OTEL BİNASI VE DEMİRBAŞLARIN DEĞERLEMESİNDE, TÜRK TİCARET KANUNUNUN 303.MADDESİ UYARINCA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNCE TAYİN OLUNAN BİLİRKİŞİLERCE TESBİT EDİLEN DEĞERİN, EMSAL BEDEL OLARAK KABULÜNÜN GEREKTİĞİ HK.
Uyuşmazlık; Otel işletmeciliği ile sıhhi tesisat ve inşaat malzemeleri ticareti ile uğraşan yükümlünün 1979 takvim yılı işlemleri incelenerek düzenlenen rapor ve işletmeden çekilen kıymetler için takdir komisyonu kararıyla belli edilen emsal bedele göre ikmalen salınan gelir vergisi ve mali denge vergisi ile kesilen kaçakçılık cezasının kaldırılmasına karar veren Vergi Mahkemesi kararının bozulması dileğiyle vaki Vergi Dairesi temyizi istemi üzerine; kararın bozulmasına ve tarhiyatın onanmasına, ancak değerleme ile ilgili bu konuda yükümlünün vergi kaçırma kastı bulunmadığı anlaşıldığından kaçakçılık cezasının kusura çevrilmesine ilişkin Danıştay Dördüncü Dairesi kararının bozulması isteminden ibarettir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun emsal bedelinin tayininde uyulması gereken sırayı belirleyen 267.maddesinin 5.fıkrasında bu esaslara bağlı olmaksızın kazai mercilerin re'sen biçtikleri değerlerin, emsal bedeli yerine geçeceği belirlenmiştir.
Türk Ticaret Kanununun 303.maddesinde bir anonim şirkete aynı neviden sermaye konması halinde bunların değerlerini biçecek bilirkişinin mahkemece tayin olunacağı belirtilmiştir. Nitekim olayda da otel ve diğer demirbaşların değerleri Asliye Hukuk Mahkemesince tayin edilen bedel üzerinden anonim şirkete sermaye payı olarak konmuştur.
Kazai mercilerin bir talep olmadan harekete geçmeleri mümkün olmadığına ve bir bilirkişi kullanmadan bedel tayin etmeleri mümkün bulunmadığına göre tarafların iradesi dışında mahkemenin tayin ettiği bilirkişilerce tespit edilen değerlerin 267.maddede sözü edilen kazai merciin re'sen biçtiği değer olarak kabulü gerekir.
Diğer taraftan Türk Ticaret Kanununun 285.maddesinin 2.fıkrasında "Sermaye olarak paradan başka iktisadi bir değer veya menkul mal konulması taahhüdü, şirketin hükmi şahsiyet kazandığı tarihten itibaren onlar üzerinde malik sıfatıyla doğrudan doğruya tasarruf edebileceğinin ve gayri menkul üzerindeki mülkiyet veya sair ayni hakların sermaye olarak konulması taahhüdü ise, bu hakların şirketin hükmi şahsiyet kazanmasıyla beraber tapu siciline tescil edileceğinin kabul edilmiş olması demektir" denilmektedir.
Bu hüküm karşısında, bir anonim şirkete sermaye olarak konulan menkul ve gayrimenkulün mülkiyetinin şirkete geçeceği, eski malikin bunlar üzerinde tasarruf hakkının kalmayacağı sonucuna varılmaktadır. Söz konusu değerler şirket aktifine, mahkemece tayin edilen bedel ile kayıt edileceğinden, işletmeden çekilen bu değerler nedeni ile yükümlünün bu değerden fazla bir menfaat sağladığının kabulü esasen mümkün değildir. Söz konusu değerlerin herhangi bir nedenle şirket aktifinden daha yüksek değerlerle satılması yada çekilmesi halinde doğacak değer farkı
eski malikin değil, kurumun geliri niteliğinde olacak ve o nedenle vergilendirilecektir. Anonim şirkete ayni sermaye olarak konulan menkul ve gayrimenkullerin şirket aktifinde kayıtlı olduğundan fazla bir emsal bedeli ile değerlenerek, yükümlünün vergilendirilmesi halinde aynı değer farkı iki defa vergilendirilmiş olacaktır.
Olayımızda otel ve demirbaşların yükümlünün şahsi işletmesinin aktifinde kayıtlı değerleri, mahkemece belli edilen değerden fazla olduğundan vergilendirilecek bir değer farkı bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu nedenlerle, mahkeme kararında kanuna aykırılık bulunmadığından, vergi dairesi temyiz isteminin reddine karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.