3. Hukuk Dairesi 2020/4854 E. , 2020/5120 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflar tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı şirket, davalı ile aralarında 03/03/2008 tarihli Avukatlık ve Hukuki Danışmanlık Ücret Sözleşmesi imzalandığını, buna göre aylık 660,00 TL bedel karşılığında şirkete ait tüm dava ve icra takipleri dahil tüm hukuki işleri takip etme konusunda anlaştıklarını, şirket tarafından kararlaştırılan bedelin eksiksiz ödendiğini, şirketin 2010 yılı Haziran ayında nakit para sıkıntı içine girdiğini bilen davalının, şirket yetkilisi ..."un ve ortaklarının tanıdığı dava dışı ... isimli kişiye şirket nezdindeki ... Gıda Nak. Yak. Tar. Zirai Ürün. Ltd. Şti"ne ait çeklerin verilmesi halinde bu kişinin kendi adına çek bedeli kadar kredi kullanmayı ve bu parayı şirkete vermeyi kabul ettiğini söylediğini, davalı tarafından yapılan bu teklifin şirket yetkilisince kabul edildiğini, ...""a Türkiye Finans Katılım Bankasının 4004901 nolu 100.000,00 TL bedelli, 4004902 nolu 100.000,00 TL bedelli, 4004903 nolu 100.000,00 TL ve 4004904 nolu 96.500,00 TL bedelli olmak üzere toplam 396.500,00 TL bedelli çeklerinin verildiğini, ... tarafından paranın aynı gün içinde şirket yetkilisine verileceği bildirilmesine rağmen belirtilen sürede paranın verilmediğini, bu durum üzerine endişelenen şirket yetkilisi tarafından, yapılan anlaşmadan vazgeçildiği bildirilerek verilen çeklerin iadesi istendiğinde, çekleri alan davalı avukat tarafından çekler iade edilmeyip vekalet ücreti alacağına karşılık çeklere el konulduğunu bildirdiğini, bunun dışında toplam 75.000 TL bedelli üç adet hatır çekinin de davalının yedinde tutulduğunu, bu durum karşısında şirket yetkilisi tarafından, davalı avukat aleyhine baro ve savcılığa şikayette bulunulduğunu, suç duyurusunda bulunduktan sonra davalının, bu şikayetlerden vazgeçilmesi ve kendisine 200.000,00 TL ödenmesi veya şirkete ait olmayan ödeneceği garanti olan çekler verilmesi halinde elindeki toplam 471.000,00 TL"lik çekleri iade edeceğinin bildirildiğini, bu durum ile ilgili şirket yetkili tarafından bir çok hukukçunun görüşünün alındığını ve davalının bu durumdan kurtulabileceğinin anlaşıldığını, bunun üzerine başlatılan soruşturmaları sonuçsuz bırakacak şekilde yazılan dilekçelerin ilgili yerlere verildiğini ve şirkete ait olmayan ve ödeme konusunda sıkıntı yaşamayacağını bildiği... LTd. Şti"ne ait olan
125.000,00 TL bedelli çeklerin(iki adet 50.000,00 TL ve bir adet 25.000,00 TL bedelli) davalıya verilmesi yönündeki teklifin kabul edilmek zorunda kalındığını, bunun karşılığında davalıdan 471.000,00 TL bedelli çeklerin geri alındığını, verilen çeklerden ise 100.000,00 TL bedelli tahsilatın şirket tarafından yapıldığını, 25.000,00 TL bedelli çekin ise henüz vadesinin gelmediğini, bunun üzerine savcılığa tekrar başvurularak şikayetten vazgeçmenin gerçeği yansıtmadığını, soruşturmanın devam etmesi yönünde talepte bulunulduğunu, davalı ile yapılan sözleşme kapsamında belirlenen ücretin düzenli olarak ödendiğini, davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığını belirterek, davacıya çekle ödeme yapılmasına ilişkin anlaşmanın şirket yetkilisinin iradesinin ikrah ile sakatlanması nedeniyle geçersiz olduğunun tespitine, yapılan 100.000,00 TL tutarındaki ödemenin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, 25.000,00 TL bedelli çekin iadesine veya çek bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, bozma üzerine, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Davacı şirket, 396.000,00 TL değerindeki çekler ile davalıya daha önce verilmiş olan 75.000,00TL değerindeki çeklerin haksız olarak davalının elinde bulunduğunu, davalı hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, bunun üzerine davalı tarafından yapılan teklifi kabul etmek zorunda kaldığını, teklif üzerine yapılan anlaşmaya göre suç duyurusundan vazgeçip toplam 471.000,00 TL bedelli çekleri davalıdan alarak yerine 125.000,00 TL bedelli çekleri davalıya vermek zorunda kaldığını, yapılan bu anlaşmanın ikrah nedeni ile geçersiz olduğunu belirterek verilen 125.000,00 TL bedelli çeklerin bedelinin davalıdan tahsili istemi ile eldeki davayı açmıştır. Davalı ise, davacı şirketin yapılan danışmanlık ücret sözleşmesi gereği ödemede bulunmadığını, davacı şirket lehine yüksek miktarlı davalar açtığını, bunlar için sözleşme haricinde kendisine ücret ödeneceğinin kararlaştırıldığını ancak ödeme yapılmadığını, ısrar üzerine şirket yetkilisi tarafından kendisine 396.000,00 TL bedelli çeklerin verildiğini, bu durum karşısında davacı şirketin diğer ortaklarının sorun yarattığını ve aleyhine şikayetlerde bulunulduğunu, araya giren kişiler vasıtası ile şikayetlerden vazgeçilip verilen çekler yerine bu sefer 125.000,00 TL"lik çeklerin verildiğini belirterek davanın reddini dilemiştir. Mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen ilk hükmün, davalı Avukat aleyhine görevi kötüye kullanmak suçundan açılan davanın bekletici mesele yapılması gerektiği gerekçesi ile bozulduğu, açılan kamu davasının beraatle sonuçlanıp kesinleştiği tüm dosya kapsamı ile anlaşılmaktadır. Bozmaya uyulduktan sonra Mahkemece, "Davalının, kendisine teslim edilmeyen,dava dışı ... isimli kişiye tamamen davacı şirketin nakit sıkıntısını gidermek amacıyla tevdi olunan hatır çeklerini dava dışı ... isimli kişiden alıp ilgilisine iade etmeyerek, davacının 125.000,00 TL zarara uğramasına sebebiyet vermesi TBK nun 77. maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşme olup, davalının davacının uğramış olduğu iş bu zararı TBK nun 79. maddesi uyarınca gidermesi gerekmektedir. Zira davalının toplam 396.000,00 TL toplam meblağlı çekleri elde tutmasının hiç bir hukuki gerekçesi ve dayanağı bulunmamaktadır..." gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dava konusu olan 125.000,00 TL tutarlı çeklerin, taraflar arasında yapılan şifahi anlaşma ile daha önce davalının elinde bulunan çeklere karşılık verildiği hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. İhtilaf bu çeklerin verilmesine ilişkin yapılan sözleşmede, irade fesadının olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Her ne kadar mahkemece, davalının 396.000,00TL bedelli çekleri elinde tutmasının dayanağının bulunmadığı ve bu nedenle sebepsiz zenginleşmeye göre, davacı şirketin uğradığı zararın davalı tarafından giderilmesi gerektiği gerekçesi ile davanın kabulüne dair hüküm kurulmuş ise de; şifahi sözleşmenin ikrah nedeni ile gerçekleşip gerçekleşmediği değerlendirilmemiştir. Öncelikle bu husus değerlendirip, sözleşmenin geçerliliği üzerinde durulup, geçersiz ise sebepsiz zenginleşmeye göre zararın giderilmesine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-Bozma nedenine göre davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacının tüm davalının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ve peşin alınan 2.134,70 temyiz harcının davalıya iadesine, aşağıda dökümü yazılı olan 18,50 TL kalan harcın davacıya yükletilmesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/09/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.