9. Hukuk Dairesi 2011/2641 E. , 2013/11436 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Taraflar arasındaki, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, izin ücreti, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, bayram ve genel tatil ücreti ile prim ücreti alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hüküm süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 09.04.2013 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Avukat ... geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı işçi, 02.11.2006-21.06.2008 tarihleri arasında depo şefi olarak çalıştığını, son aylık ücretinin 1000,00 TL olduğunu,davacının haftada 7 gün 04-19 veya 20 saatleri arasında çalıştığını, davalının işçilere her yıl prim ödemesi yapacağını taahhüt ettiğini,işçilere 1500 TL prim ödemesi yaptığı halde davacıya yapmadığını,davacının 2007 ve 2008 yılları prim alacağı olduğunu,davalının davacının son aylık ücretini ödemediğini,davacının her gün 7-8 saat fazla mesai yaptığı halde davalının fazla mesai ücretlerini ödemediğini, resmi ve hafta tatillerinde çalışan davacının bu çalışma ücretlerinin de ödenmediğini, davacının çalıştığı sürece yıllık izinlerinin kullandırılmadığını, davacının sigorta primlerinin asgari ücret üzerinden ödendiğini ve davacının ücret ve diğer alacakları ödenmeden davalı tarafından iş aktinin sona erdirildiğini açıklayarak kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret alacağı, prim alacağı, fazla çalışma ücreti, hafta tatili çalışma ücreti ve resmi bayram çalışma ücreti alacalarının tahsilinin talep ve dava etmiştir.
Davalı işveren, davacının vasıfsız işçi olarak çalıştığını, depo şefi olarak nitelendirilemeyeceğini, davacının İstanbul"da kalacak yeri olmadığı için ikamet olarak davalı işyerini kullandığını, bu sebeple işyerinin davacı yüzünden polis tarafından aranmış olduğunu, davacının vardiyasındaki ürünlerde eksiklik gözlendiğini, gece vardiyasında çalışan kadın işçilerin şikayetleri üzerine davacının uyarıldığını, iş aktinin haklı sebeple feshedildiğini, davacının aylık ücretinin brüt 608,40 TL olduğunu, günde 8 saat çalıştığını, yıllık izinlerini kullandığını, davacıya 3 gün bayram izni de kullandırıldığını açıklamış ve davacının davasının reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davalı tarafın iş aktinin haklı sebeple feshedildiği savunmasını ispat edemediği, haftada 18 saatten fazla çalışma yaptığının ve davalının yapılan bu fazla çalışmanın ücretini ödemediği, yine davacının ayda 3 pazar günü çalıştığının ve dini bayramlarda çalışmayıp milli bayramlarda çalıştığının ve davalının yapılan bu çalışmaların da ücretlerini ödemediği gerekçesiyle isteklerin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı yasal süresi içinde davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacı işçi işyerinde depo şefi olarak çalışmış ve açmış olduğu bu davada fazla çalışma ücreti isteğinde bulunmuştur.
Davalı işveren işyerinde üç vardiya bulunduğunu ve davacının fazla çalışmasının olmadığını savunmuştur.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda günde üç saat fazla çalışma ücreti hesaplanmıştır.
Davacı tanıklarının bir kısmı ve davalı tanıkları, işyerinde üç depo şefinin çalıştığını açıklamışlardır. Yine tanıkların bazıları, işyerinde üç vardiya çalışıldığını ancak davacının bir dönem işyerinde yatıp kalktığı ve forklift kullandığı için mesaisi dışında da çalıştığını açıklamışlardır.
Mahkemece üçlü vardiya sistemi yönünden bir değerlendirmeye gidilmemiştir. Genel ifadelerle günde üç saat fazla çalışma yapıldığı kabul edilerek istekle ilgili hüküm kurulmuştur.
Davacının işyerinde yatıp kalktığı dönemde çalışmalarının ne şekilde olduğu, forklifti davacı dışında kullanan bir işçinin olup olmadığı ve araştırılmamıştır. Belirmek gerekir ki günde üç vardiya sisteminin olduğu işyerinde, fazla çalışmaların ne şekilde yapıldığı açık biçimde ortaya konulmalıdır. Gerekirse tanıklar bu konuda yeniden dinlenerek günlük ve haftalık çalışma saatleri açıklığa kavuşturulmalı, davacının vardiya sistemi dışında çalıştığı dönemler olup olmadığı belirlenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik incelemeyle fazla çalışma yönünden karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacının karşılıksız çek keşide etmek suçundan kesinleşen cezasının davalı işverence karşılandığını belirtmiş ve bu bedelin davaya konu işçilik alacaklarından mahsubunu talep etmiştir. Aynı dilekçede yemin deliline de dayanılmıştır.
Davalı tarafından 28.04.2010 tarihli oturumda davacı adına yapıldığı ileri sürülen ödemeyle ilgili yemin teklifinde bulunmuştur. Davacı vekili çekle ilgili talebin bu davanın konusu olmadığını belirterek itirazda bulunmuştur.
Borçlar Kanununun 118/1 maddesi uyarınca, iki kişi karşılıklı olarak bir miktar parayı veya konuları itibari ile aynı türden malı birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise iki tarafın her biri borcunu alacağı ile takas edebilir. Sonuçta her iki borç da az olanı oranında sona erer (Eren, F. Borçlar Hukuku Genel Hükümler,7. Bası. Beta. İstanbul, s. 1261). Takas borcu sona erdiren nedenlerden biridir.
Takastan bahsedilmek için, her şeyden önce iki ayrı kimsenin karşılıklı olarak birbirlerinden alacaklı olmaları gerekir. Henüz doğmamış veya takas anında sone ermiş alacaklar takas edilemez.
Takas edilecek alacaklar aynı nitelikte, aynı türden olmalıdır. Borçlar doğdukları anda aynı türden olabileceği gibi, sonradan da aynı türden olabilirler. Ancak takas hakkının kullanıldığı anda, mutlaka aynı türden olmaları zorunludur.
Takası için gerekli olan bir diğer şart da alacağın muaccel olmasıdır. Alacaklı tarafından zaman itibarıyla ifası istenebilir bir borç olması gerekir. Takas edilecek alacağın muaccel olması, buna karşılık asıl alacağın (karşı taraf asıl alacağının) sadece ifa edilebilir bulunması yeterlidir.
Takas hakkını ileri sürenin alacağı, dava edilebilir bir alacak olmalıdır. Takası ileri süren tarafın alacağının tartışmalı olması, takas ileri sürülmesine engel değildir. Alacağı tartışmasız olan taraf bu takasa itiraz edebilir ve kendi alacağını dava edebilir. Takası ileri süren tarafın bunun için dayandığı alacak, talep ve dava edilebilir bir alacak olması gerekir. Bunu istisnası zaman aşımına uğramış borçlarda görülür. Zaman aşımına uğramış borç talep ve dava edilebilir olamamasına karşın, alacaklı buna takas için dayanabilir. Borçlar Kanununun 118/III. maddesine göre, zaman aşımına uğrayan alacak, takas şartlarının
tamamlandığı tarihte henüz zamanaşımına uğramamış idiyse, alacaklı takas talebinde bulunabilir. Adı geçen Yasanın 124 üncü maddesi gereğince, borçlu önceden takastan feragat edebilir. Başka bir anlatımla, daha borç ilişiği kurulurken ya da daha sonra, borçlu diğer tarafın alacak talebine karşı takas dermeyan etmeyeceğini taahhüt edebilir. Yasanın 123 üncü maddesinde takası kanunen önlenmiş bazı alacaklar sayılmıştır.
Kanun takas için bir irade açıklaması aramaktadır. Takası gerçekleştirmek için irade açıklamasına takas beyanı denir. Bu beyan bir taraflı bir hukuksal işlemdir. Bu işlem bir yenilik doğuran hakka dayanır. Tarafların biri, borcu ile alacağını takas ettiğini karşı tarafa bildirerek, bu hakkını kullanmış olacaktır (BK. m. 122/I). Takas hukuki niteliği itibariyle bozucu yenilik doğuran bir haktır. Borçlunun takas hakkını kullanma isteğini, alacaklıya bildirmesi gerekir. Takas bir sözleşme olmadığı içi karşı tarafın kabulüne bağlı değildir. Takas aynı zamanda borcu sona erdirdiği için bir tasarruf işlemidir. Bu nedenle, borçlu takas edilecek alacak üzerinde tasarruf yetkisine sahip olmalıdır.
Borçlar Kanununun 122/II maddesi uyarınca, takas halinde her iki borç, takas edilebilecekleri andan itibaren en az olan borç oranında düşer. Beyan yapılınca, bunun hükmü, takas şartları tamamlandığı ana kadar geriye etkili sayılmıştır. Böylece borçlar takas beyanının yapıldığı zaman değil, takas şartlarının gerçekleşeceği an düşmüş olacaktır. İki borç miktarca farklı ise, takas sonucunda az olan borç tamamen, diğeri ise kısmen sona erer. Mahsup alacaktan indirilme yapılması söz konusudur. Fakat indirilen miktar mukabil bir alacak değildir.
Dava dayanağı hukuki olay inkâr edilmemekle birlikte, talep sonucunu reddeden, bir hakkın doğumuna engel olan veya hakkı sona erdiren yeni olayların ileri sürülmesine "itiraz" denir. Davalının açıkça itiraz ettiğini belirtmesine gerek kalmadan, dava dosyasındaki bilgilerden bir itiraz sebebinin varlığı anlaşılıyorsa, hâkimin bunu re"sen (kendiliğinden) dikkate alması gerekir. Dava konusu borcun ödendiğini gösteren ücret bordroları, ibranameler, feragatnameler itiraz niteliğindedir. Her zaman dikkate alınmalıdır.
Davalının, dava dayanağı olayı ve borcun varlığını inkâr etmeden, borçlu bulunduğu edimi, özel bir sebebe dayanarak yerine getirmekten kaçınmasına imkân veren hakka defi denir. En tipik örneği, zamanaşımı def"idir. Defiler, dava dilekçesine cevap verilirken ileri sürülmelidir. Aksi halde, davalı "savunmanın genişletilmesi yasağı" ile karşılaşabilir. Defiler, davada ileri sürülmedikçe hâkim tarafından kendiliğinden dikkate alınmazlar. Takas ve mahsup bir defidir. Bu itibarla, ileri sürülmedikçe kendiliğinden dikkate alınamaz.
Takas, karşılık dava olarak ileri sürülebileceği gibi, defi olarak da ileri sürülebilir. Takasın defi olarak ileri sürüldüğü davada, takas ve mahsup sonucu kalan ve hüküm altına alınan miktar üzerinden yargılama harcı alınacak, takas ve mahsup defi nedeni ile reddedilen miktar üzerinden ileri süren yararına vekâlet ücreti ve yargılama giderine karar verilecektir.
Mahkemece davalının takas-mahsup talebi ile gerekli işlemler yapılmaksızın karar verilmesi hatalıdır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, Davalı yararına takdir edilen 990.00 TL.duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 09.04.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.