22. Hukuk Dairesi 2017/21136 E. , 2019/6905 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacının iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından tek taraflı ve haksız şekilde sonlandırıldığını, ödenmeyen alacaklarının bulunduğunu ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı taraf süresinde temyiz etmiştir.
1-Taraflar arasında, talep edilen işçilik alacaklarının hesabında esas alınan ücret konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu"nda 32. maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine, dönemlere uyularak ödenmelidir. Yukarıda değinilen Yasa maddesinde bu süre en çok bir ay olarak belirtilmiştir.
5615 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun, “Ücretlilerde Vergi İndirimini” düzenleyen mükerrer 121. maddesi yürürlükten kaldırılmış, 32. maddesi ise yeniden düzenlenerek çalışanların elde ettikleri ücret gelirlerine uygulanmak üzere 01.01.2008 tarihinden itibaren Asgari Geçim İndirimi uygulaması yürürlüğe girmiştir. İşçiye ücreti dışında ödenen asgari geçim indirimi bireyin veya ailenin asgari geçim düzeyini sağlayacak bölümünün toplam gelirden düşülerek vergi dışı bırakılmasıdır.
Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda aylık ücret net 1.858,44 TL, brüt 2.593,77 TL esas alınmışsa da, davalının davacının maaş ödenmesini asgari geçim indirimi dahil ederek yaptığı nazara alınarak, mahkemece kabul edilen kıdem tazminatı hesabında son bordro dikkate alınarak hesap yapılmalı, asgari geçim indirimi net ücret hesabına dahil edilmemeli, fazla mesai ve diğer alacakların hesabında da dönemsel bordrolara göre ücret belirlenerek tespit yapılmalıdır. Bu yön gözetilmeksizin sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
2-Taraflar arasında davacının fazla çalışma ücretine hak kazanıp kazanamayacağı ile fazla çalışma sürelerinin tespiti bakımından uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı İş Kanunu"nun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir.
Somut olayda, davacı, haftanın 5 günü 08.30 - 17.30 saatleri arasında çalıştırılmak üzere anlaşılmış olmasına rağmen sürekli şehir dışına gönderildiğini, çoğu zaman cumartesi pazar günleri bile iş ve eğitim için şehir dışında kalmak zorunda kaldığını, geç saatlerde evine dönebildiğini, fazla mesai ve zamlı çalışma ücreti ödenmediğini iddia etmiş; davalı ise esnek çalışan davacının çalışma saatlerini kendisinin ayarladığını savunmuştur. Her ne kadar hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının haftada 5 gün, 08:30-20:30 saatleri arasında, cumartesi ise yarım gün çalışıldığı kabulü ile haftalık 13 saat fazla mesai hesaplanmışsa da; dosya kapsamına göre davacının hafta içi 08:30-17:30 saatleri arasında çalıştığı, saat 17:30’dan sonra çalıştığının ispat edilemediği, cumartesi ise 08:30-15:00 saatleri arasında çalıştığı davacı tanık beyanı ile anlaşılmıştır. Mahkemece, bu saatler arası esas alınarak fazla mesai alacağının belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 28/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.