21. Hukuk Dairesi 2016/19960 E. , 2018/5722 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş)Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, 13.07.2009 tarihli iş kazası iddiası ile davacının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, iş kazasının meydana gelişinde davacının tam kusurlu olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, kaza tarihi olarak belirtilen 2009 yılında, kamyon şoförü olarak çalışmakta olan davacının meydana geldiği iddia edilen trafik iş kazasında yaralandığı, ancak maluliyet tayinine yer olmadığına karar verildiği, iş kazasının tespiti hakkında dosyada herhangi bir evrak bulunmadığı ve gerek mahkeme tarafından gerekse hükme esas alınan bilirkişi raporunu hazırlayan trafik bilirkişisi tarafından günlük çalışma sürelerinin üzerinde ve dikkat bozukluğu doğuracak düzeyde aşırı çalıştırmanın söz konusu olup olmadığı konusunda olumlu veya olumsuz bir şekilde değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır.
İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işverenin iş yerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu olay tarihinde yürürlükte bulunan İş Kanunu"nun 77. maddesinin açık buyruğudur. Yine Uluslararası Çalışma Örgütü tarafından 1979 yılında benimsenen ve Ülkemizce de onaylanan Karayolu Taşımacılığında Çalışma Saatleri ve Dinlenme Sürelerine İlişkin 153 Sayılı Sözleşme"nin 5. ve 6. maddelerinde karayolu taşımacılığında sürücü olarak çalışanların azami çalışma saatleri belirlenmiş, anılan maddelerde hiçbir sürücünün mola vermeksizin ve devamlı olarak dört saatten fazla araç kullanmasına izin verilemeyeceği, her ülkenin yetkili makam ya da kuruluşunun, özel ulusal koşulları dikkate alarak, sözü geçen 4 saatlik süreyi bir saatten fazla olmamak üzere artırabileceği, fazla mesai dahil, azami toplam araç kullanma süresinin günde dokuz, haftada 48 saati aşamayacağı düzenlenmiştir.
Hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda; bilirkişinin olay tarihinde yürürlükte bulunan İş Kanununun 77. maddesi ve İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği"nin ilgili maddeleri ile Karayolu Taşımacılığında Çalışma Saatleri ve Dinlenme Sürelerine İlişkin 153 Sayılı İLO sözleşmesini incelemesi suretiyle, işverenin, iş yerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı, iş yerinde aşırı çalıştırmanın söz konusu olup olmadığı gibi hususları ayrıntılı bir biçimde incelemek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranını hiç bir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptamadığı anlaşılmaktadır. İşveren, çalışanlarının işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup, bu çerçevede işçisinin yasal sınırları aşar süratte araç kullanmasını önlemek için gerekli tedbirleri alması, risklerden kaçınması, kaçınılması mümkün olmayan riskleri analiz etmesi, risk değerlendirmesi yapması ve/veya yaptırması, teknik gelişmelere uyum göstermesi, tehlikeli olanı, tehlikesiz veya daha az tehlikeli olanla değiştirmesi, mesleki riskleri önlemesi, eğitim ve bilgi verilmesi dahil her türlü tedbiri alması, gerekli araç ve gereçleri sağlaması, sağlık ve ... tedbirlerini değişen şartlara uygun hale getirmesi ve mevcut iş yerinin iyileştirilmesi için çalışmalar yapması gerekmektedir.
Somut olayda, tanık beyanlarında belirtilen lastiklerin kaza sonrası patlamış vaziyette olduğu iddiası, kazalının kullandığı aracın kaza öncesi yol ve kullanım süreleri ile güzergahlarına ilişkin tüm hususlarla, günlük çalışma sürelerinin üzerinde ve dikkat bozukluğu doğuracak düzeyde aşırı çalıştırmanın söz konusu olup olmadığı konusunda değerlendirme içermeyen bilirkişi kusur raporunun hükme esas alınması hatalı olmuştur.
Yapılacak iş, iş kazası tespitine dair işlemlerin tatbiki ile birlikte trafik iş güvenliği konusunda uzmanlardan oluşan bilirkişi heyetine konuyu tüm yönleri ile incelettirip yukarıda bahsedilen esasları kapsayan bilirkişi kusur raporu alınmasından sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesinden ibarettir.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları kabul olunmalı ve temyiz itirazlarının bu aşamada sair yönleri incelenmeksizin hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle,davacı vekilinin temyiz itirazlarının sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 28.06.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.