Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/19949
Karar No: 2018/5731
Karar Tarihi: 28.06.2018

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2016/19949 Esas 2018/5731 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2016/19949 E.  ,  2018/5731 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Asıl ve birleşen dava bakımından; davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün, davalılardan Orman Genel Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.

    K A R A R
    1- Dosyadaki temyiz kapsam ve nedenlerine göre, davalılardan Orman Genel Müdürlüğü vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
    2- Dava, 28.08.2010 tarihli iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan davacının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
    Mahkemece, 54.469.26 TL maddi tazminatın 9.782.00 TL"sinden davalı ... sınırlı sorumlu olmak kaydıyla ve 10.000.00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 28.08.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin ise reddine karar verilmiştir.
    Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre; davacının 28.08.2010 günü yol açma çalışmaları esnasında dozeri kullanan davalı ..."nün yıktığı ağacın altında kaldığı, davacı tarafın ilk olarak 10.07.2012 tarihinde birleşen davayı ikame ettiği, iş bu dosya ile birleşen dava ile davalılar ... ve ... aleyhine iş kazasından doğan maddi ve manevi tazminat miktarının tespitinin talep edildiği, 26.03.2013 tarihinde ise iş bu dosyayı ikame ederek davalı ..."nden maddi ve manevi tazminat isteminde bulunulduğu, davacının iş kazası nedeni ile % 15,2 oranında malul kaldığı, olayın gerçekleşmesinde davacının % 30 oranında müterafik kusurunun bulunduğu, mahkemece hesap bilirkişisinden alınan 08.12.2015 havale tarihli raporda maluliyet ve kusur tenzilatı sonrasında 63547,47 TL olarak zararın hesap edildiği, ancak hesaplanan zarardan davacıya bağlanan geçici iş göremezlik ödeneği ile maluliyet oranı nedeni ile bağlanması gereken ilk
    peşin değerli gelirin tespit edilerek ve kusur oranları esas alınarak tenzil edilmediği, maddi tazminat alacağının 63547,47 TL olduğu belirtildikten sonra ise davalıların kusur oranı ile çarpılmak suretiyle 54.469.26 TL maddi tazminatın 9.782.00 TL"sinden davalı ... sınırlı sorumlu olmak kaydıyla maddi zararın mevcut olduğunun işaret edildiği ve Mahkemece aynı miktara hükmedildiği anlaşılmaktadır.
    İş kazası sonucu sürekli iş görmez duruma gelen sigortalı sorumlulardan maddi zararlarının giderilmesini isteyebilir. Maddi zarar kavramı ise, malvarlığının zarar verici olaydan sonraki durumu ile böyle bir olay meydana gelmeseydi göstereceği durum arasındaki farkı ifade etmek için kullanılmaktadır. ... ... Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin tazminat davalarında öncelikle haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanan gelirin peşin sermaye değeri ile geçici iş göremezlik ödeneğinin tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir.
    Davanın bu yönüyle yasal dayanağını ise, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu oluşturmaktadır. Kanunun 55. maddesinde, “Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen ... ... ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez.” hükmüne yer verilmiştir. Adalet Komisyonu"nun 55. madde gerekçesinde; “... ... ödemelerinin, denkleştirme (indirim) işlevi görebilmesi, onun sorumluluğu doğuran olaya sebebiyet verenlere rücu edilebilmesine bağlıdır. Bu kural gereği, rücu edilemeyen ... ... ödemeleri; teknik arıza, tam kaçınılmazlık hallerindeki ödemeler, bu tazminatlardan indirilemez. Bağlanan gelirlerin, işçinin kusuru ve kaçınılmazlık gibi nedenlerle rücu edilemeyen kısmı da indirilemez. Bir kısmı rücu edilemeyen miktar dahi denkleştirilemeyeceği gibi, zarar görenin kusuruna (müterafık kusura) yansıyan ... ... ödemeleri, tahsis tarihinden sonra meydana gelen ... ... ödemelerindeki artışlar, kısmi kaçınılmazlık ve teknik arıza halindeki ödemeler ve benzerleri rücu edilemediğinden bu miktarlar dahi denkleştirilemez.” ifadeleri zikredilmiştir.
    Öte yandan, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanunun 2. maddesine göre “Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları, gerçekleştirildikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanır”. Dairemizin ve giderek Yargıtay"ın yerleşmiş görüşleri, Kurumca bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerinin ve geçici iş göremezlik ödeneklerinin hesaplanan zarardan indirilmesi, Kurumun rücu hakkının korunması ve mükerrer ödemeyi önleme ilkesine dayandığından, kamu düzenine ilişkin olarak kabul edilmiştir. Kaldı ki, 6098 sayılı Kanunun 55. maddesi de emredici bir hükme yer verdiğinden gerçekleştiği tarihe bakılmaksızın tüm fiil ve işlemlere uygulanmalıdır.
    Anayasa Mahkemesinin 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 2003/10 Esas ve 2006/106 Karar sayılı ilamı ile 26. maddedeki “sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere...” bölümünün Anayasaya aykırılık nedeniyle iptaline karar verilmiştir. 26. maddedeki anılan cümlenin iptali ile Kurumun rücu hakkının yasadan doğan kendine özgü ve sigortalı ya da hak sahiplerinin hakkından bağımsız basit rücu hakkına dönüşmüş olması karşısında, rücu davasında, ilk peşin değerli gelirin tazmin sorumlularının kusuruna isabet eden miktarla sınırlı şekilde tenzili ile hüküm kurulması gerekir. Anayasa Mahkemesinin iptal kararının gerekçesinde de açıkça
    gelirlerde meydana gelen artışların istenemeyeceği belirtilmiştir. Bu nedenle, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra 26. maddeye dayanılarak açılan rücu davalarında artışlar istenemeyeceğine göre, böyle bir ibare bulunmayan 10. maddeye dayanan rücu davalarında da gelirlerdeki artışların istenemeyeceği açıktır. HGK"nun 19.03.2008 gün ve 2008/10-254 Esas ve 2008/266 Karar sayılı ilamı da bu yöndedir.
    Yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda; maddi tazminat alacağının tespitinde davacıya maluliyet oranı gözetilerek kurumca bağlanması gereken gelirin ilk peşin sermaye değeri ile ödenen 4267,90 TL geçici iş göremezlik ödeneğinin rücuya kabil kısmının, 08.12.2015 tarihli hesap raporunda tespit edilen 63547,47 TL"lik tazminat alacağından tenzili gerekirken; hesaplanan zarardan davacıya bağlanan geçici iş göremezlik ödeneği ile maluliyet oranı nedeni ile bağlanması gereken ilk peşin değerli gelirin kusur oranları esas alınarak tenzil edilmeden karar verilmesi hatalı olmuştur.
    3- 6100 sayılı HMK’un 26.maddesinde; “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” ifadelerine yer verilmiştir. Bu şekilde hakim, kural olarak iki tarafın iddia ve savunmaları ile bağlı olup talepten fazlasına hükmedemez.
    Somut olayda; davacı tarafın ilk olarak 10.07.2012 tarihinde birleşen davayı ikame ettiği, iş bu dosya ile birleşen dava ile davalılar ... ve ... aleyhine iş kazasından doğan maddi ve manevi tazminat miktarının tespitinin talep edildiği, 26.03.2013 tarihinde ise iş bu dosyayı ikame ederek davalı ..."nden maddi ve manevi tazminat isteminde bulunulduğu, ıslah dilekçesinin de aynı şekilde davalı ... muhatap alınarak ibraz edildiği, hatta Mahkemece sadece muhatap alınan davalıya tebligat yapıldığı anlaşılmakla; davalı ... hakkında sadece tespit davası mevcut olup, tahsilat sonucunu doğuran eda davasının mevcut olmadığı, davacının iş bu dosya dava dilekçesinde davalı ..."den maddi ve manevi zararın tahsili yönünde herhangi bir talebinin bulunmadığı aşikardır. Bu bağlamda davalı ... hakkında usulüne uygun açılmış bir eda davasından söz edilemez.
    Yapılacak iş, davacının dava ve ıslah dilekçelerindeki beyanı ile bağlı kalınarak ve tarafların usulü kazanılmış hakları da değerlendirilmek suretiyle yukarıda belirtilen hususlar gözetilerek bir karar vermekten ibarettir.
    Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, davalılardan Orman Genel Müdürlüğü vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan Orman Genel Müdürlüğü"ne iadesine, 28.06.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi