Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/154
Karar No: 2019/5415
Karar Tarihi: 20.11.2019

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2017/154 Esas 2019/5415 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2017/154 E.  ,  2019/5415 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacılar ... ve diğerleri vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 10/06/2010 gününde verilen dilekçe ile munzam zararın tahsilinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 26/05/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    Dava, munzam zararın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacılar vekili; murislerinin, davalı kuruma ait arsa üzerinde inşa etmiş olduğu gecekondu ile ilgili imar affından yararlanmak için belirlenen meblağı 19/04/1988 tarihinde ödediğini, buna karşılık murislerine 22/04/1988 tarihli tapu tahsis belgesi verildiğini, davalı tarafından 09/04/1999 tarihli yazı ile ıslah imar planlarının henüz yapılmadığı, tapu tahsis belgesinin hukuka aykırı olarak verildiği gerekçesi ile ödenmiş olan meblağın kendilerine yasal faizi ile beraber iade edileceğinin bildirildiğini, tapu tahsis belgesinin davalı tarafından tek taraflı iptal edilerek, ödenmiş olan miktarın yasal faiz tahakkuk ettirilmek suretiyle murislerine 21/08/2000 tarihinde iade edildiğini ancak 12 yıl geçtikten sonra ödenen bu meblağın müvekkillerinin uğramış olduğu zararı karşılamadığını belirterek, yasal faiz ile karşılanamayan munzam zararın tahsili isteminde bulunmuştur.
    Davalı vekili; yersiz açılan davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece; bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30/04/2019 tarihli ve 2017/14-1752 esas ve 2019/499 sayılı kararında da belirtildiği üzere “ tapu tahsis belgesi, taşınmazın mülkiyetini kazandırıcı nitelikte bir belge olmayıp yalnızca fiili kullanmayı belirleyen ve ilgilisine aksi sabit oluncaya kadar kişisel hak sağlayan bir zilyetlik belgesidir. Ve sadece kişinin söz konusu taşınmazı elinde bulundurduğunu belgelemektedir. Bu belgenin verilmesi, belge sahibine tahsise konu taşınmazın mülkiyetini kazandırabilecek bir ayni hak tanımamakta ve yetkili makamlara tapu senedi verme zorunluluğu getirmemektedir. Dolayısıyla hak sahibi, mülkiyet hakkına sahip kişilerden farklı olarak taşınmazın rayiç bedelini değil ancak ödediği bedeli isteyebilecektir. Ancak, ülkemizde yaşanan enflasyonun uzun yıllardan beri yüksek oranda seyretmesi nedeniyle paranın değer kaybı, bununla ters orantılı olarak devamlı düştüğünden paranın verildiği tarihteki alım gücü ile iade tarihindeki alım gücü çok farklı ve adaleti denkleştirmeyecek oranda azdır. Bu nedenle davacının iadesini isteyebileceği miktar belirlenirken “denkleştirici adalet” düşüncesi gereği ödenen bedelin alım gücünün ilk ödeme günündeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi gerekir. Bu nedenle denkleştirici adalet ilkesi gereğince güncelleme yapılırken, satış bedeli olarak verilen paranın dava tarihi itibariyle enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar gibi çeşitli ekonomik etkenlerin ortalamaları alınmak sureti ile uygulama sonucu ulaşacağı alım gücü, belirtilen ilke ve esaslar dikkate alınarak bu konu da uzman bilirkişi veya kurulundan Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak belirlenmeli ve bu yolla belirlenecek miktara hükmedilmelidir.” şeklinde belirlemelere yer verilmiştir.
    818 sayılı mülga Kanun"un "Munzam zarar" kenar başlıklı 105. maddesi şöyledir: "Alacaklının düçar olduğu zarar geçmiş günler faizinden fazla olduğu surette borçlu kendisine hiç bir kusur isnat edilemiyeceğini ispat etmedikçe bu zararı dahi tazmin ile mükelleftir. Bu munzam zarar derhal takdir olunabilirse hakim, esasa dair karar verir iken bı zararın miktarını dahi tayin edebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
    Yukarıda anılan madde hükmüne göre alacaklı, geç ödeme sebebiyle temerrüt faiz ile karşılanamayacak bir zarara uğramış ise, borçlu geç ödemeden dolayı kendisinin hiçbir kusurunun bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı karşılamak zorundadır. O halde, faizi aşan zararın ödenebilmesi için, uğranılan zararın varlığı ile miktarının kanıtlanması gerekir. Bu zarar kanıtlandığı takdirde borçlu, ancak kendisinin geç ödemeden dolayı hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmesi halinde bu zararın ödenmesi yükümlülüğünden kurtulabilir. Bu konuda kanıtlanması gereken, muayyen paranın gününde ödenmemesinden doğan zarardır. Diğer bir deyimle alacaklı davacı, fiilen uğradığı zararın ne olduğunu ve miktarını kanıtlamak durumundadır. Doğaldır ki bu zarar, paranın zamanında ödenmemesinden dolayı mahrum kalınan "muhtemel kar" yada "farz edilen gelir" değildir. Bu zarar, davacının öz varlığından, ekonomik ve sosyal faaliyetlerinden, toplum içerisindeki statüsünden, başına gelen olaylardan kaynaklanan, somut olgular nedeniyle uğramış olduğu fiili zarardır. Bu itibarla Borçlar Kanunu "nun 105. maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan zararın, genel ekonomik olumsuzlukların (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri) dışında, davacının durumuna özgü, somut vakıalarla ispatlanması gerekir. Zararın varlığı ileri sürülerek somut olgular ile kanıtlandıktan sonra, zararın miktarının belirlenmesinde, yukarıda açıklandığı gibi, zamanında ödeme yapılmadığı için alınmak zorunda kalınan borca ödenen yüksek faiz oranının, mal varlığında meydana gelen azalmanın veya dövize ödenen yüksek kurun ve ülkede cari diğer ekonomik göstergelerin dikkate alınacağı tabiidir.
    Eldeki dava; tapu tahsis belgesinin düzenlenmesi karşılığında ödenen ve daha sonra tahsisin iptali üzerine yasal faizi ile iade edilen bedele yönelik, faiz ile karşılanamayan munzam zararın tahsili istemine ilişkindir.
    Dosya kapsamından; mahkemece bilirkişi raporu hükme esas alınarak, davacıların murisi tarafından ödemenin yapıldığı 1988 tarihinden dava tarihine kadar, taşınmazın dava tarihindeki değeride hesaba katılarak çeşitli ekonomik verilerin ortalaması alınmak suretiyle zarar hesabı yapılmıştır. Öncelikli olarak dava konusu somut olayda, çözümlenmesi gereken hukuki sorun; temerrüt faizini aşan bir zararın mevcut olup olmadığıdır. Yüksek enflasyon, dolar kurundaki artış, serbest piyasadaki faiz oranlarının yüksek oluşu davacıyı ispat yükünden kurtarmaz. Davacı para alacağını zamanında alması halinde ne şekilde kullanacağını, uğradığı zararın kendisine ödenen temerrüt faizinden fazla olduğunu ispat etmek zorundadır.
    Şu durumda, mahkemece taraf delilleri eksiksiz olarak toplanarak davacı tarafından munzam zararın varlığının ispatlanması durumunda; davacıların murisi tarafından 19/04/1988 tarihinde davalı hesabına ödenen 2.322,000 TL"nin davalı tarafından 21/08/2000 tarihinde 8.479,147 TL olarak iade edildiği gözetilerek, ödenen meblağın iade tarihindeki güncelenmiş değeri esas alınarak zarar kapsamı belirlenmelidir. Açıklanan nedenlerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulması gerekmiştir.

    SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 20/11/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.





























    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi