3. Hukuk Dairesi 2020/1070 E. , 2020/5193 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak ve tazminat davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; taraf vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine yönelik olarak verilen kararın süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; taraflar arasında Sağlık Hizmetleri Protokolü olduğunu, bu sözleşme uyarınca hastalara uygulanan tedavi bedellerinin MEDULA sistemine kaydedildiğini ve davalı kurumca müvekkile ödendiğini, ancak PRP tedavinin maliyet etkin olmadığı gerekçesiyle davalının Mart-Nisan-Mayıs-Ekim 2013 ve Şubat-Mart 2014 dönemi faturalarından 312.999,70 TL yersiz kesinti yaptığını, kesinti işleminin haksız olduğunu ileri sürerek davalı kurumca haksız ve hukuka aykırı olarak yapılan toplam 312.999,70 TL’nin kesinti tarihinden itibaren işletilecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini ve davalının %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; SGK Üniversiteler Sağlık Hizmetleri Protokolü, ilgili döneme ait Sağlık Uygulama Tebliği, 2011/62 (Değişik 2012/36-2013/23) sayılı Ödeme Genelgesi ve ilgili diğer mevzuat uyarınca davacının iddia ettiği dönemlere ait faturalarla ilgili olarak ödenmesine yönelik herhangi bir hüküm bulunmadığı için kesinti yapıldığını, İtiraz İnceleme Komisyonu ve Sağlık Kurumu İhtisas/Mevzuat İnceleme Komisyonları kararı ile kesintilerin
uygun bulunduğunu, %20 tazminat istemenin haksız olduğunu, davalının kötü niyetli olmadığını, davacının protokole ve sözleşmeye uygun olarak almadığı cihazların bedellerini kurumdan istemesinin yersiz ve yapılan kesintinin sözleşme ve mevzuata uygun olduğunu savunarak davanın ve tazminat isteminin reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, davalı kurum tarafından davacı Üniversite Hastanesinden yapılan kesinti bedeli olan 312.999,70 TL alacağın kesinti tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, kötü niyet tazminatı talebinin yasal şartları oluşmadığından reddine karar verilmiştir.
Mahkemece verilen karara karşı taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesi ile HMK 353/1-b maddesi gereğince istinaf kanun yolu başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiş, hüküm; taraflarca temyiz edilmiştir.
1- Davacı vekilinin, davalının %20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi istemine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davacı vekilinin yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yanlar arasında fatura edilen tıbbi malzeme bedelinin ilgili mevzuat uyarınca SGK"ca karşılanıp karşılanmayacağına ilişkin anlaşmazlık çıkmasından, davalı kurum tarafından davacının hastalarına uyguladığı tedavide kullanmış olduğu PRP Ayırıcı Kit adlı malzeme bedelinin mevzuat hükümlerine aykırı olarak faturalandırıldığı gerekçesiyle, davacı hastanenin, kurumdan olan alacaklarından mahsup edilmesinden kaynaklanmaktadır.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davacı hastanenin kullandığı tıbbi malzemenin tebliğ hükmünde yapılan tıbbi malzeme tanımına uygun olduğu, bu malzemenin ödenmeyeceğine dair tebliğde hüküm bulunmadığı, davalı kurumun iç yazışma olarak kendi birimlerine gönderdiği görüşte bahsedilen “malzemenin maliyet etkin olmadığı ve bu nedenle ödenmeyeceği” görüşünün tebliğde yer almadığı, taraflar arasında yapılan sözleşmeye ve yasaya aykırı bir durum olmadığı gerekçesi ile davalı kurumun, davacı hastane alacaklarından yersiz kesinti yaptığı kanaati bildirilmiştir. Ancak, davalının mahkemeye sunduğu, davacı hastaneye ait PRP Ayırıcı Kit adlı malzeme faturalarında “SUT kodu yoktur” ifadesinin yer aldığı hususu hüküm yerinde tartışılıp değerlendirilmediği gibi, davalının rapora karşı yaptığı itirazlarının da gerekçeli bir şekilde karşılanmadığı anlaşılmaktadır. O halde öncelikle, taraf itirazlarını karşılar şekilde, PRP tedavi yönteminin (Ayırıcı Kit adlı malzemenin) davacı hastanenin faturalandırma yaptığı ilgili dönemde uygulanan SUT(Sağlık Uygulama Tebliği) ve ilgili yasal mevzuat uyarınca bedeli ödenecek tıbbi malzeme kapsamında olup olmadığının tespiti gerekmektedir. Öyle olunca, bu hali ile bilirkişi raporu yetersiz olup mahkemece taraflar arasındaki sözleşmeler, SUT hükümleri ve taraf delilleri değerlendirilerek yeniden SUT hükümleri konusunda uzman bir heyetten gerekçeli, Yargıtay ve taraf denetime elverişli rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalı taraf yararına 6100 sayılı HMK"nun 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, kesin olmak üzere 30.09.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.