3. Hukuk Dairesi 2020/5227 E. , 2021/4588 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalıdan 13.11.2011 tarihinde toplam değeri 11.370,00 TL olan koltuk takımı, yemek odası takımı, oturma odası takımı ve TV ünitesi aldığını, ürünlerin kendisine 20 gün içinde teslimi gerekirken 45 gün sonra teslim edildiğini, gelen eşyaların hem eksik hem de tamamının defolu olduğunu, durumu davalı şirkete defalarca bildirmesine rağmen kendisini oyaladıklarını, ödenmeyen bedel için davalı tarafından hakkında icra takibi başlatıldığını beyanla ürünlerin iadesini ve ayıplı teslim edilen ürünler nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, icra takibinin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı; zaman aşımı definde bulanarak şirketin satış öncesi ve satış sonrası hizmet yükümlülüğünü yerine getirdiğini, dava konusu ürünlerin kullanma kılavuzu, garanti belgesi ve faturası ile eksiksiz olarak davacıya teslim edildiğini, davacının 2.405,00 TL ödeme yaptığını, bakiye 9.864,00 TL ödenmediğinden davacı aleyhine İstanbul 36. İcra Müdürlğünün 2013/21888 E sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, süresinde ödeme emrine itiraz edilmemesi nedeniyle takibin kesinleştiğini, ürünlerin demode olduktan sonra iade edilmesi talebinin hakkaniyetsiz olduğunu, ihbar süresinn geçtiği, mal teslim tutanaklarında ürünlerin eksiksiz şekilde teslim edildiğinin görüldüğünü belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile taraflar arasında imzalanan 13/11/2011 tarihli 1.700,00TL bedelli, 13/11/2011 tarihli 220,00TL bedelli, 13/11/2011 tarihli 660,00TL bedelli, 13/11/2011 tarihli 1.900,00TL bedelli, 13/11/2011 tarihli 2.600,00TL bedelli, 13/11/2011 tarihli 450,00TL bedelli sözleşmelerin iptaline, ayıplı ürünlerin iadesine, davacının İstanbul 36. İcra Müdürlüğünün 2013/21888 esas sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespitine, takibin ferileri ile iptaline dair verilen hüküm, davalının temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 05/04/2017 tarihli 2015/18022 E 2017/3973 K sayılı ilamıyla ; davaya konu eşya satışları için düzenlenen sözleşmelerin geçersiz olmadığı, dosya kapsamından, davacının satın aldığı ürünlerdeki ayıpların ihbarını süresinde yapıp yapmadığının anlaşılamadığı, ihbar yükümlülüğünün süresinde yerine getirildiğinin yazılı ispat yükünün davacıya düştüğü, mahkemece bu hususta inceleme yapılarak sonucuna karar verilmesi gerektiğinden bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak; davacının davalıya ayıp ihbarında bulunduğunu yazılı bir delil ile ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Her ne kadar mahkemece; davacının ayıp ihbarında bulunduğunu yazılı delille ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; davacı, dava dilekçesinde tüketici hakem heyetine başvurduğunu ve şirketin müşteri hizmetlerini aradığını belirtmiştir. Bu durumda mahkemece, hakem heyetine başvuru olup olmadığı, bu yolla davalıya ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı ve davalı şirket nezdinde şirkete ve müşteri hizmetlerine davacı tarafça yapılan arama kayıtları ile konuşma kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK’ ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3. madde hükmü gözetilerek HUMK’nın 428. maddesi uyarınca hükmün davacı lehine BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 26/04/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.