1. Hukuk Dairesi 2015/18353 E. , 2019/1969 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-BEDEL
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece tapu iptali ve tescil isteği yönünden davaların kabulüne, bedel isteği bakımından davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar asıl ve birleştirilen davada davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli ve asıl ve berleştirilen davada davacılar vekili tarafından süresinde katılma yolu ile temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 19.03.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ... ile diğer temyiz eden davacı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Asıl ve birleştirilen davalar, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptal - tescil ve bedel isteklerine ilişkindir.
Asıl davada davacı, mirasbırakanı ..."nun mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak maliki olduğu 168 ada 7 parseldeki 1 nolu bağımsız bölüm ile 394 ve 667 ada 235 parsel sayılı taşınmazlarını oğulları davalı ... ve...Doğru’ya, 1852 parseli davalı ..."a, 1850 parseli ...’e temlik ettiğini, dava konusu 667 ada 235 parselde 02/05/2008 tarihinde kat irtifakı tesis edildiğini ve toplam 71 adet bağımsız bölümün davalı ... ve...adına tescil edildiğini, bunların büyük bir bölümünün dava dışı kişilere devredildiğini ileri sürerek taşınmazların davalılar adına olan tapu kayıtlarının miras payı oranında iptali ile adına tescline olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 150.000 TL nin davalılardan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, aşamada terditli olarak tenkis talebinde bulunmuştur.
Birleştirilen 2011/594 esas sayılı davada davacı ..., aynı iddiaları ileri sürerek 168 ada 7 parseldeki A blok 10, 2, 4, 6, 8 ve 9 nolu bağımsız bölümlerin de tapusunun iptali ile miras payı oranında adına tesciline, bunun kabul edilmemesi halinde miras payına isabet eden bedelden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL’nin yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, bu da mümkün değilse tenkise karar verilmesini istemiştir.
Birleştirilen 2011/593 esas sayılı davada davacı ... asıl davada ileri sürülen iddiaları ileri sürerek iki dosyada dava konusu edilen taşınmazların tapularının iptali ile miras payı oranında adına tesciline olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 20.000 TL nin davalılardan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline bu da mümkün değilse tenkise karar verilmesini istemiştir.
Asıl ve birleştirilen davalarda davalılar, ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile taşınmazların devredildiğini, mirasbırakanın ölünceye kadar tüm sağlık sorunları, bakım ve gözetimi ilgilendiklerini, satış bedelinin hizmet ve emek olarak ödendiğini, terekedeki taşınmazlar dikkate alındığında temliklerin makul olduğunu, mirasbırakanın gerçek amacının mirastan mal kaçırmak olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, temliklerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle tapu iptal tescil isteği yönünden davaların kabulüne, bedel isteği bakımından davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’ın 18.08.2010 tarihinde öldüğü, mirasçı olarak davacı eşi ...ile ilk eşinden olma davacı kızı ..., davalı oğlu ... ve kendisiniden önce ölen oğlu ...’ın çocukları davalılar ... ve ...’in kaldığı, mirasbırakanın maliki olduğu 394 parseli 07.04.1982 tarihinde davalı ... ve ...’e satış suretiyle 1852, 1850, eski 564 ada 90, eski 564 ada 47 parseller ile 168 ada 7 parseldeki 1, 2, 4, 6, 8, 9 ve 10 nolu bağımsız bölümleri...ve ...’a ölünceye kadar bakma akdi ile 25.02.1997 tarihinde temlik ettiği, eski eski 564 ada 90 ve eski 564 ada 47 parsellerin birleştirilmesi ile oluşan 667 ada 235 parsel sayılı taşınmazda 02.05.2008 tarihinde tesis edilen kat irtifakı ile oluşan bağımsız bölümlerin davalı ... ve...adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Somut olgular ve deliller birlikte değerlendirildiğinde, satış suretiyle devredilen 394 parsel sayılı taşınmaz yönünden temlikin mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak yapıldığı saptanarak davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalıların buna ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir, reddine,
Davalıların diğer temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) m. 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. (818 s. Borçlar Kanununun (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614 (BK) m. 514)).
Bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde mirasbırakanın yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
Ölünceye kadar bakım akdiyle davalılara temlik edilen taşınmazlar yönünden, mahkemece yapılan araştırmanın hüküm kurmaya yeterli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur.
Şöyle ki, ölünceye kadar bakma akdi ile temlik edilen ve daha sonra birleştirme ile oluşan 667 ada 235 parsel sayılı taşınmazda 23.02.2006 tarihinde akdedilen kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile oluşan bağımsız bölümlerin bir kısmının davalılar adına tescil edildiği, sözleşmeye göre oluşan bağımsız bölümlerin tamamının değil %32 sinin arsa maliklerine kalacağının kararlaştırıldığı ancak mahkemece davalılara isabet eden bağımsız bölümler tespit edilmeden sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, öncelikle 23.02.2006 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile davalı ... ve ...’in payına isabet eden bağımsız bölümlerin denetime açık bilirkişi raporu ile tespit edilmesi, bu bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının ve dava dışı kişilere devredilmiş ise resmi akit tablolarının getirtilmesi, 25.02.1997 tarihli ölünceye kadar bakma akdi ile temlik edilen taşınmazlar yönünden mirasbırakan adına ölüm tarihi itibariyle başka taşınmaz olup olmadığının araştırılması, var ise bunların değeri keşfen saptanarak temlikin makul oran içinde kalıp kalmadığının belirlenmesi, toplanan ve toplanacak tüm deliller yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca değerlendirilerek mirasbırakan ...’ın temliklerdeki gerçek irade ve amacının duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması gerekirken anılan sözleşme ile davalılara isabet eden bağımsız bölümler tespit edilmeden noksan soruşturma ile yetinilip yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Asıl ve birleştirilen davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, asıl ve birleştrilen davacılar vekilinin katılma yolu ile temyiz itirazının bozma nedenine göre şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 2.037.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.