Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/5367
Karar No: 2019/7120

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2019/5367 Esas 2019/7120 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2019/5367 E.  ,  2019/7120 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 11/06/2019 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden ve duruşma talebinde bulunan davacı ... vekili Av. ... ile karşı taraftan davalı ... vekili ....geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı vekili 03/12/2007 tarihli dava dilekçesi ile; müvekkilinin .....öyü, 169 ada, 38 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, müvekkilinin taşınmazın mülkiyetini satın almak suretiyle kazandığını, taşınmazın yüzölçümünün tapu kayıtlarında 15.936 m2 olarak geçtiğini, dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede imar uygulaması yapıldığını, müvekkilinin imar planına ilişkin.... kararının iptali için ..... Mahkemesine dava açtığını, bu davanın yargılaması sırasında dava konusu taşınmazın yüzölçümünün 15.936 m2 olmayıp, 5.936 m2 olduğunun ortaya çıktığını, dava konusu taşınmazın yüzölçümünün tapu kayıtlarına 10.000 m2 fazla geçtiğini, tapu sicilinin aleniyeti ve güven ilkesi gereği mülkiyeti iktisap edenin, genel kadastro tespiti ile başlayıp tedavül kayıtları ve dayanakları ile nihai kaydı oluşturan tapu sicil işlem aşamalarını oluşturan evrakı tetkik etme zorunluluğu bulunmadığını, Devletin tapu sicillerinin tutulmasından doğan zararlardan birinci derecede ve objektif sorumluluk esasına göre mesul olduğunu, bu sorumluluğun kusursuz sorumluluk olup, tapu sicilinin tutulması görevi ile ilgili yükümlü bulunan memurun yaptığı yanlış işlem ve kayıtta kusursuz olmasının bile, Devleti sorumluluktan kurtarmayacağını, bu nedenle, iyi niyetli müktesebin yolsuz tescile dayanarak kazandığı ayni haklar ve her türlü tazminat istemlerinin saklı olduğunu, bu somut olayda, tapu sicilinin tutulmasında tapu sicil müdürünün ve/veya memurlarının hukuka aykırı bir işlemi/kusuru nedeniyle müvekkilinin uğradığı bir zararın söz konusu olduğunu, müvekkilinin zararı ile hukuka aykırı işlem/kusur arasında bir nedensellik bağı bulunduğunu, müvekkilinin zararı öğrenme tarihi olan 24/08/2007 tarihi itibariyle taşınmazın m2 birim fiyatının 30,00 YTL olduğunu, müvekkilinin 10.000 m2 için uğradığı zararın 300.000,00 YTL olduğunu, Devletin, müvekkilinin bu zararını kusursuz sorumluluk ilkelerine göre ödemek zorunda olduğunu beyanla; müvekkilinin uğradığı davaya konu zararın 24/08/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Yerel mahkemece davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiş, hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 24/03/2009 tarih, 2008/8019 E.- 2009/4313 K. sayılı ilamı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle; “Zamanaşımı, bir talep ve dava hakkının kanunda belirtilen süre içinde kullanılmaması halinde usul hukukunca öngörülen şekilde ileri sürülmek koşuluyla borçluya borcunu ödememe olanağı veren bir hukuki savunma yoludur. İlk itiraz niteliğinde olmadığından esasa cevap süresinden sonra da ileri sürülebilirse de davacının da buna karşı savunmanın genişletildiğini ileri sürerek karşı koyma hakkı vardır. Somut olayda davalı ... dava dilekçesinin tebliğinden sonra esasa cevap süresi içinde değil, esasa cevap süresini geçirdikten sonra ilk oturumda zamanaşımı savunmasında bulunmuştur. Davacı ise davalı tarafa usulüne uygun tebligat yapıldığını, zamanaşımı konusunun ileri sürülmediği, savunmanın genişletilmesine muvafakat etmediğini bildirmiştir. Mahkemece, davalı tarafa cevaplarını bildirmek üzere süre verilmiş ve davalı bu cevap süresi içerisinde verdiği dilekçe ile zamanaşımı savunmasında bulunmuştur. Davacı ise bu savunmaya karşı zamanaşımı savunmasının yazılı yargılama yönteminde cevap süresi içinde ileri sürülmesi gerektiğini, davalının özür bildirerek sürenin uzatılmasını da istemediğini, esasa girildikten sonra duruşma sırasında zamanaşımı savunmasında bulunulduğunu, savunmanın genişletilmesine muvafakat etmediğini bildirdiğini ve süresinde yapılmayan zamanaşımı savunması reddedilerek işin esasının incelenmesini istemiştir.
    Davalının esasa cevap süresi dolduktan sonra ileri sürdüğü zamanaşımı savunmasına davacı tarafından savunmanın genişletilmesi niteliğinde olduğu belirtilerek karşı konulduğuna ve zamanaşımı savunmasının ileri sürülmesi gereken esasa cevap süresinin dava dilekçesinde belirtilmese bile Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası"nın 195. maddesi gereğince 30 gün olması nedeniyle bu süre mahkemece de uzatılamayacağına göre davalının zamanaşımı itirazının reddi ile işin esasına girilerek varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan yazılı gerekçeyle istemin zamanaşımı nedeniyle reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.” denilmiştir.
    Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu; tapu sicilinde çaplı olarak kayıtlı bulunan taşınmazlar çapa bağlı yüzölçümleri ile geçerli olacağından, davacı satın aldığı taşınmazın kaç m2 olduğunu, kullandığı zeminin durumundan, taşınmazın çap örneğinden her zaman bilebilecek durumda olduğundan taşınmazın yüzölçümünün maddi yanılgı sonucu yanlış yazılmış olması nedeniyle zarara uğradığını ileri sürerek TMK"nın 1007. maddesi kapsamında tazminat isteyemeyeceğinden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat davasıdır.
    4721 sayılı TMK"nın sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi ""Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur"" hükmünü içermekte olup, bu maddede düzenlenen sorumluluk, kusura dayanmayan (objektif) bir sorumluluk türü olup, tapu müdür ya da memurunun kusuru olsun ya da olmasın, sicilin tutulmasında, kişilerin malvarlığı çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir. Kusurun varlığı ya da yokluğu Devletin sorumluluğu için önem taşımamakta, sadece Devletin memuruna rücu halinde iç ilişkide etkili olmaktadır.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 gün ve 2009/4 - 383 E. - 2009/517 K.; 16.06.2010 gün ve 2010/4 - 349 E. - 2010/318 K. sayılı kararlarında da vurgulandığı gibi; tapu işlemleri kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğundan ve tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan TMK"nın 1007. maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Ancak 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi hükmüne göre, tazminata hükmedilebilmesi için, diğer koşulların yanı sıra, tapu sicilinin tutulması nedeniyle bir zarar doğmuş olmalıdır.
    Somut olayda ise davacı taşınmazın tapuda 15.936 m² yüzölçümü ile kayıtlı olmasına karşın taşınmazının aslında 5.936 m² olduğunu belirterek tazminat istemişse de; çekişmeli 169 ada 38 parsel sayılı taşınmaz dava ve karar tarihleri itibariyle tapuda hala 15.936 m² yüzölçümü ile kayıtlı olup davacının iddia ettiği gibi bir miktar azalmasının tapu kaydına yansıması söz konusu değildir. Bu durumda, davacının zararının doğduğundan bahsedilemeyeceğinden açılan tazminat davasının bu gerekçeyle reddedilmesi gerekirken davacının satın aldığı taşınmazın kaç m2 olduğunu taşınmazın kullanım durumu ve çap örneğinden her zaman bilebilecek durumda olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi hatalı ise de, verilen karar sonucu itibari ile doğru olduğundan kararın bu değişik gerekçe ile onanması gerekmiştir.
    Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile sonucu itibariyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 2.037,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına 04/12/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi