14. Hukuk Dairesi 2016/16118 E. , 2019/2202 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 27.05.2014 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.11.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, paydaşı olduğu 167 ada 1 sayılı taşınmazda davalının pay satın aldığını, önalım davasının açılmasını engellemek için satış bedelinin değerinin yüksek gösterildiğini belirterek önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu payın keşfen belirlenen bedeli depo ettirilerek davanın kabulü ile 167 ada 1 parsel sayılı taşınmazda davalı adına kayıtlı payın iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.
Önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir.
Dava konusu payın satışına ilişkin hukuki işlemin tarafı olan davalı 3. kişi durumundaki davacıya karşı bedelde muvazaa iddiasında bulunamaz ise de davacı önalım hakkına engel olmak amacıyla satış bedelinin resmi satış senedinde yüksek gösterildiğini iddia edebilir ve bu iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlayabilir.
Somut olaya gelince: Davacı, paydaşı olduğu 167 ada 1 parsel sayılı taşınmazda diğer paydaş tarafından 20.05.2014 tarihinde davalıya yapılan satış işlemine karşı önalım hakkını kullanarak, satışa konu payın gerçek değeri üzerinden adına tescilini talep etmiştir.
Mahkemece, yerinde yapılan keşif sonrasında düzenlenen bilirkişi raporunda dava konusu edilen payın satış tarihi itibariyle değerinin resmi satış sözleşmesindeki bedelden düşük olduğu bildirildiğinden bilirkişi raporunda belirtilen değerin depo edilmesi sonucu davanın kabulüne karar verilmiş ise de muvazaa iddiasının kanıtlanması için keşif tek başına yeterli delil değildir. Sadece davacının diğer delillerini doğrulamak bakımından önem arz eder. Davacı dayandığı deliller ile muvazaa iddiasını kanıtlayamamıştır.
Mahkemece, tapuda gösterilen satış bedeli ile ödenmesi zorunlu harç ve masraflar toplamından oluşan önalım bedelinin depo edilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken bu hususların gözardı edilerek karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,12.03.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.