1. Hukuk Dairesi 2017/1842 E. , 2020/2958 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
Davacı ...; ... parsel sayılı taşınmazdaki 3/4 payını davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, işlemin müzayaka halinde olmasından yararlanılarak gerçekleştirildiğini, temlikin gabin nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürerek tapunun iptali ile adına tesciline; birleştirilen davada ise vasi ..., annesi ..."in ... parsel sayılı taşınmazdaki 1/4 payının satışı için annesinin kendisini vekil tayin ettiğini, kendisinin de dava dışı ..."i tevkil ettiğini, onun da annesinin taşınmazdaki payını davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, ancak annesinin vekâletname ve satış işleminden önce akıl hastalığı nedeniyle vesayet altına alındığı halde 4721 sayılı TMK. nun 462/1. maddesi uyarınca taşınmazın satışı için vesayet makamından izin alınmadığını, ayrıca işlemin gabin nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürerek tapunun iptali ile tescil istemiş; yargılama sırasında 06.02.2007 tarihli dilekçe ile davalarından feragat ettiğini bildirmiştir.
Davalı, hak düşürücü ve zamanaşımı süresinin dolduğunu, taşınmazın tamamı için toplam 1.257.000,00 TL bedel ödendiğini, gabin şartlarının gerçekleşmediğini, iyiniyetli olduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, asıl ve birleştirilen davanın feragat nedeniyle reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece "... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/711 Esas sayılı dosyasında ..."nin eşi ... tarafından, eşi ..."a vasi tayin edilmesi için açtığı davanın derdest olduğu yine 1985/663 E.- 1987/2-43 Ek karar ile 9.4.2010 tarihinde kısıtlı ... vasisi ..."ın vasilik görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle vasilik görevinden alınarak ..."nin vasi olarak atandığı, ayrıca 2010/668 Esas sayılı Sulh Hukuk Mahkemesinin derdest davasında ..."e vesayeten ..."nin kısıtlı ..."e ait taşınmazlara yönelik tapu devri vs. işleri için vekil tutmaya izin verilmesini istediği görülmektedir. Öte yandan, T.M.K."nun 462/8. maddesi hükmü gereğince vasi tarafından dava açılırken merciinden izin alınmamış, dava sırasında da bu eksiklik giderilmemiştir. Belirlenen bu olgular gözetildiğinde 6.2.2007 tarihli feragat dilekçesine değer verilemeyeceği kuşkusuzdur.Hal böyle olunca, davacı ..."a vasi tayinine yönelik dava sonucunun beklenmesi kısıtlı ..."in de vasisinin değiştirildiği dikkate alınarak davanın görülebilirlik koşulu olan taraf teşkilinin usulünce sağlanması ve ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığı" gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonunda mahkemece asıl ve birleştirilen davanın kabulüne dair verilen karar Dairece bu kez; “…Hemen belirtilmelidir ki; birleşen davada vesayet altına alınan davacı ..."in, davalıya yapmış olduğu temlikin hukuken geçersiz olduğu, böylesi bir temlikte davalının ilk el olması sebebi ile geçersiz işleme dayalı olarak çekişme konusu payı temellük etmiş olması karşısında davalının iyiniyetli olup olmamasının neticeye etkili olmadığı,bir başka ifadeyle davalının Türk Medeni Kanunu"nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı belirlenerek birleşen dava yönünden davanın kabul edilmiş
olmasında bir isabetsizlik yoktur. Birleşen davada davalı vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazları yerinde değildir.Reddine...Somut olaya gelince; davacı ..."ın çekişme konusu ... parsel sayılı taşınmazdaki 3/4 payını davalıya 17.11.2005 tarihli satış akti ile 553.388,00 TL bedelle temlik ettiği kayden sabittir. Adı geçen davacının çeşitli kişilere borçları nedeniyle icra takiplerine maruz kaldığı, borçlarını ödeyemez durumda bulunduğu, bu sebeple müzayaka halinde olduğu tartışmasızdır. Ne var ki;gabin nedeniyle, tapu iptal ve tescil isteğin kabul edilmesi için yukarıda da açıklandığı üzere, akte konu taşınmazın müzayaka halinden yararlanarak çok düşük bedelle temlik konusu yapılması asıldır. Başka bir anlatımla sübjektif unsur olarak nitelendirilen muzayaka halinin objektif unsur diye tanımlanan bedel farkı ile birlikte oluşması gereklidir. Somut olayda ise bedel ödenmeksizin tescil istenemeyeceğine göre, akit bedeli olan 553.388,00 TL nin davacıya ödendiği kabul edilmelidir. Diğer taraftan çekişmeli taşınmazın temliki sırasında taşınmazın üzerinde 250.000,00 TL bedelli haczin ve 30.000,00 TL bedelli kira şerhinin bulunduğu ve bilahare davalı tarafından kaldırıldığı açıktır. Bu durumda bilirkişice saptanan davacı ..."ın taşınmazdaki payının takyidatsız ve şerhsiz değeri olan 874.425,00 TL ye yakın bir bedelin, davalı tarafından davacıya ödendiği kabul edilmelidir. Belirlenen bu olgular, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde, davacı ..."ın çekişme konusu taşınmazdaki payının satış bedeli ile gerçek değeri arasında aşırı fark bulunmadığı ve (aşırı yararlanmanın, gabinin) objektif unsurunun varlığından söz edilemeyeceği, davalının sömürme kastı ile hareket ettiği iddiasının da kanıtlanamadığı dolayısı ile gabinin subjektif unsurunun gerçekleşmediği de açıktır. Hâl böyle olunca; asıl davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi birleştirilen davada kabul edilen payın değeri üzerinden harca hükmedilmesi gerekirken davalar birlikte mütalaa edilerek tek bir harç alınmış olması da isabetsizdir.” gerekçesi ile bozulması üzerine mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, asıl davanın reddine, birleştirilen davanın ise kabulüne karar verilmiştir.
Karar, taraf vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir. Tarafların yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 13.141.02-TL. bakiye onama harcı davalıdan 54.40 TL. Onama harcın temyiz eden davacıdan alınmasına, 22/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.