Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/3042
Karar No: 2020/2969
Karar Tarihi: 22.06.2020

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2018/3042 Esas 2020/2969 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2018/3042 E.  ,  2020/2969 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar taraf vekillerince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    -KARAR-
    Dava, tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.
    Asıl ve birleştirilen davada davacı; maliki olduğu 15778 sayılı parselde yer alan B2 blok 15 numaralı bağımsız bölümü kiraya vermek ve kiraları tahsil etmek amacıyla davalı ..."yı vekil tayin ettiğini ve tahsil edeceği kira paralarına mahsup edilmek üzere 5.000 Euro peşinat aldığını ancak davalı ...’in çekişme konusu taşınmazı rızası hilafına muvazaalı şekilde eşi olan diğer davalı ..."ya satış suretiyle temlik ettiğini, satış bedelini de ödemediğini, yabancı uyruklu olmasından ve Türkçeyi tam olarak bilmemesinden faydalanan davalı ..."in yapmış olduğu satış işleminin hata ve hile nedeniyle batıl olduğunu ayrıca, vekaletnamenin yabancı uyruklular için yasada öngörülen şekilde düzenlenmediğini ileri sürerek asıl davada, davalı ..."ya karşı tapu iptali ve tescil olmadığı taktirde tazminat; birleştirilen davada, davalı ..."e karşı tazminat isteminde bulunmuştur.
    Davalılar, çekişme konusu taşınmazın 11.000 Euro karşılığında satın alındığını, 5.000 Euro bedelin peşinat olarak verildiğini ve buna ilişkin protokol düzenlendiğini kalan miktarın devirden sonra ödeneceği kararlaştırılmasına rağmen davacının daha fazla para isteyerek kalan miktarı almayı kabul etmediğini, davada zamanaşımı süresinin geçmiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, davalı ..."in vekalet görevini kötüye kullandığının sübuta erdiği, çekişme konusu taşınmazın devredildiği kişinin davalı ..."in eşi olup durumu bilen kişi konumunda olduğu gerekçesiyle iptal-tescil isteminin kabulüne ilişkin karar, Dairece; “...Somut olaya gelince; taraflar arasında düzenlenen bila tarihli protokol içeriğinden davacının taşınmazı satma iradesinin
    olduğu, bu irade doğrultusunda çekişmeli taşınmazın vekil aracılığıyla davalı ..."ya satışının yapıldığı ancak satış yapıldığında 5000 Euro peşinat alındığı kalan bedelin ödenmemesi nedeniyle taraflar arasında ihtilaf olduğu açıktır. Hâl böyle olunca; tapu iptali ve tescil isteğinin reddedilmesi bedel isteği bakımından bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi isabetsizdir...” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın zamanaşımına uğramadığı, satım sebebi ile ödenmeyen bedelden davalıların birlikte sorumlu oldukları gerekçeleriyle, 10.140,00 TL’nin satış tarihinden itibaren davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
    Bilindiği üzere, tarafların tüm delilleri toplanıp tetkik edildikten ve 6100 sayılı HMK"nin 186. maddesine göre son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin HMK"nin 297. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu aynı maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.
    Ne var ki, uygulamada HMK"nin 294. maddesinin getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
    İşte bu gibi hallerde HMK"nın 297. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren, tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur.
    Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa"nın 141. maddesi ve usul kanunlarının yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca, anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.
    Somut olayda, değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek, kısa kararda tazminat miktarı yazılmadan davanın kabulüne karar verildiği, gerekçeli kararda ise tazminat miktarının 10.140,00 TL olarak hüküm fıkrasına eklendiği ve bu hali ile kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki doğduğu açıktır.
    10.04.1992 tarihli 1991/7-1992/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararı ile kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunmasının bozma nedeni oluşturacağı; bozmadan sonra yerel mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydı ile karar verebileceği öngörülmüştür.
    Değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek kısa kararla çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir.
    Tarafların açıklanan nedenden ötürü yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi