Abaküs Yazılım
İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2020/2670
Karar No: 2021/1346
Karar Tarihi: 28.06.2021

Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/2670 Esas 2021/1346 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/2670
Karar No : 2021/1346

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Su ve Meş. San. ve Tic. A.Ş.
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLLERİ : Hukuk Müşaviri …
Hukuk Müşaviri Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onuncu Dairesinin 27/02/2020 tarih ve E:2016/11973, K:2020/957 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 07/03/2013 tarih ve Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile değiştirilen İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik'in 28. maddesinde yer alan "Ancak, asıl ürün dahil beş çeşitten fazla su ve sulu içecek dolumu yapılamaz." cümlesinin, 31. maddesinin (a) bendinde yer alan "...Bu kaplar üretim tarihinden itibaren en fazla üç yıl veya 75 kez kullanılır." cümlesinin, 36. maddesini değiştiren (c) bendindeki "ozon için 50 mg/L, bromat için 3.0" ibaresinin ve Ek- 2 Tablo B2 bölümünün iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 27/02/2020 tarih ve E:2016/11973, K:2020/957 sayılı kararıyla;
Anayasa'nın 56. ve 124. maddeleri, 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu'nun 235. ve 242. maddeleri, 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu'nun 27. maddesinin 1. fıkrası, düzenleme tarihindeki isim ve şekliyle 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşların Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 2. maddesi, 26. maddesinin 2. fıkrasının (d) bendi ve 40. maddesi, 17/02/2005 tarih ve 25730 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmeliğin 07/03/2013 tarih ve 28580 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2. maddesi ile değiştirilen 4. maddesine yer verilerek;
Dava konusu Yönetmeliğin 28. maddesinde yer alan "Ancak, asıl ürün dahil beş çeşitten fazla su ve sulu içecek dolumu yapılamaz." ibaresi yönünden;
Davacı şirket tarafından, dava konusu edilen Yönetmeliğin 28. maddesinin son fıkrasında yer alan "Ancak, asıl ürün dâhil beş çeşitten fazla su ve sulu içecek dolumu yapılamaz." ibaresinde belirsizlik bulunduğu, bu belirsizliğin su üretimi yapan firmalara karşı farklı uygulamalar yapılmasına neden olacağı ve idarenin eşit davranması ilkesine aykırılık meydana getireceği, anılan hükmün su üreticilerinin gelişmesini engelleyeceği, aynı üretim tesisinde "...beş çeşitten fazla su ve sulu içecek üretimi yapılamayacağına" dair bir sınırlamanın hiç bir dayanağının bulunmadığı ileri sürülerek anılan düzenlemelerin iptalinin istenildiği;
Yukarıda açıklanan mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; insani tüketim amaçlı suların teknik ve hijyenik şartlara uygunluğu, suların kalite standartlarının sağlanması ile ilgili gerekli tüm tedbirleri almakla yükümlü bulunan idarenin, halk sağlığının korunması amacıyla sınırsız dolum yerine kontrollü dolumu öngören ve diğer su ve sulu içeceklerin dolumunun da yapılmasına olanak tanınmasına dair bu düzenlemelerde kamu yararı ve hizmet gerekleri ile üst hukuk normlarına aykırılık bulunmadığı;
Dava konusu Yönetmeliğin 31. maddesinin (a) bendinde yer alan "..Bu kaplar üretim tarihinden itibaren en fazla üç yıl vaya 75 kez kullanılır." ibaresinin iptali istemi yönünden;
Davacı şirket tarafından, 31. maddesinin (a) bendinde yer verilen, "Bu kaplar üretim tarihinden itibaren en fazla üç yıl veya 75 kez kullanılır..." ibaresinin hiç bir bilimsel dayanağının bulunmadığı, maddede sözü edilen geri dönüşümlü kapların dolumunu yapan firmalarca dezenfektasyonun her dolumdan önce yapılmakta olduğu, ayrıca hammaddesi yurtdışından ithal edilen bu kapların gereksiz bir sıklıkta tüketilmesinin de ithalatın artmasına ve Türkiye ekonomisine, dolayısıyla kamunun zarar görmesine sebep olacağı ileri sürülerek anılan düzenlemenin iptalinin istenildiği;
20/10/2016 tarih ve 29863 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2. maddesi ile İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmeliğin 31. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendindeki “üç yıl” ibaresinin “beş yıl” olarak değiştirildiği;
Bu nedenle, iptali istenilen düzenlemede yer alan "üç yıl" ibaresinin yürürlükten kaldırıldığı görüldüğünden, konusuz kalan bu kısım için karar verilmesine yer olmadığı;
Öte yandan, kapların en fazla 75 kez kullanımı düzenlemesi yönünden ise; insani tüketim amaçlı suların teknik ve hijyenik şartlara uygunluğu, suların kalite standartlarının sağlanması ile ilgili gerekli tüm tedbirleri almakla yükümlü bulunan idarenin, halk sağlığının korunması amacıyla damacana sularının uzun süreli kullanımı sonucunda oluşacak yıpranma ve çizik oluşumu sonucu mikrobiyolojik kirliliğin ve ayrıca kalıntı birikiminden kaynaklanabilecek migrasyon ihtimalinin önlenmesi için damacana kaplarının kullanım sürelerine ilişkin sınır getirilmesine dair bu düzenlemede kamu yararı ve hizmet gerekleri ile üst hukuk normlarına aykırılık bulunmadığı;
Anılan Yönetmeliğin, 36. maddesini değiştiren (c) bendindeki "ozon için 50 mg/L, bromat için 3.0" ibaresinin ve Ek- 2 Tablo B2 bölümünün iptali istemine yönünden;
Davacı şirket tarafından, Yönetmeliğin 36. maddesinin değişik (c) bendinde bromat için belirlenen maksimum değer ile Yönetmelik ekinde yer alan "parametreler ve sınır değerler" tablosundaki değerlerin farklı olmasının çelişki yaratacağı ve uygulama birliğine engel olacağı; satışa sunulan suyun miktarına göre numune alma ve analiz sıklığını belirleyen Ek- 2 Tablo B2 bölümünde yer alan düzenlemenin de içme suyu dolumu yapan su firmalarının ekonomik yükümlülüklerinin artmasına neden olacağı ileri sürülerek bu düzenlemelerin iptalinin istenildiği;
İnsani tüketim amaçlı suların teknik ve hijyenik şartlara uygunluğu ile suların kalite standartlarının sağlanması, kaynak suları ve içme sularının istihsali, ambalajlanması, etiketlenmesi, satışı, denetlenmesi ile ilgili usul ve esasları düzenlemek amacıyla çıkarılan İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik gereği, içme suyunun üretim aşamasından halka sunumuna kadar ki her aşamada oluşabilecek muhtemel uygunsuzlukların önlenmesi için halk sağlığı ile tüketicinin korunmasını sağlamakla yükümlü bulunan idarenin, insanın en temel ihtiyacı olan sağlıklı ve kaliteli içme sularının piyasaya sunulmadan önce denetim ve kontrolünde sıkı uygulamalara gidilerek gerekli kalite standartlara ulaşılması ve bu suretle üretilen suyun tüketiciye satışından önce kimyasal, fiziksel ve mikrobiyolojik parametrelerin herhangi birinde oluşabilecek yüksek değerin toplum sağlığına zarar vermemesi için içme-kullanma suyunun üretim aşamasında yaptırılması öngörülen analiz sayısı ile dezenfeksiyonunda kullanılan dezenfektanlar arasında yer alan ozon ve bromat değerlerine dair sınır değerler belirlenmesine dair iptale konu düzenlemelerde kamu yararı ile hizmet gereklerine ve üst hukuk normlarına aykırılık bulunmadığı;
Bu durumda, halk sağlığını tehdit edecek tüm unsurların ortadan kaldırılması ve tüketicinin korunmasına yönelik olarak getirilen dava konusu düzenlemelerde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle;
Dava konusu Yönetmeliğin 31. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde yer alan "üç yıl" ibaresi yönünden konusuz kalan dava hakkında dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, iptali istenilen diğer düzenlemeler yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından; içecek dolumuna ilişkin getirilen sınırlamanın dayanağının bulunmadığı, kullanım süresi ve dayanıklılığa ilişkin herhangi bir bilimsel çalışma olmadığı, kullanılan malzemenin ithal malzeme olduğu, gereksiz kullanımının ülke ekonomisine olumsuz etki edeceği, ekonomik olarak zayıf olan firmaların rekabette ellerinin güçsüzleşeceği, maliyetlerin artması sonucu tüketicinin zarar göreceği, geri dönüşüm süresinin 5 yıla çıkarılmasının da yeterli olmadığı, suyun analiz sıklığının çok arttırılmasının, ekstra maliyet ve firmalar arası eşitsizlik oluşturduğu, Daire kararında belirtildiğinin aksine, çeşit sınırlaması getirilmemesinin dolumun kontrolsüz yapılacağı anlamına gelmediği, eksik incelemeye dayalı karar verildiği, aynı Yönetmelik kapsamında aynı kimyasal parametre için farklı değerlerin verilmesinin çelişkili olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davalı idare tarafından, Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Diğer yandan, dava konusu Yönetmeliğin 36. maddesinin değişik (c) bendinde bromat için belirlenen maksimum değer "3,0 ug/L" iken, Yönetmelik Ek-1(b)'de yer alan tabloda parametrik değerin "10 ug/L" olarak belirlenmesiyle ilgili olarak, anılan Yönetmelik maddesi, Yönetmelik eki tablo ile konuya ilişkin davalı idarenin açıklamaları bir arada değerlendirildiğinde, içme-kullanma suyu dezenfeksiyonu sonucu oluşan kalıntı parametrelerinde sınır değerin Ek-1(b)'de bromat için 10 ug/L olarak belirlendiği, kaynak sularında ise dezenfeksiyona yönelik herhangi bir işlem yapılamayacağı Yönetmeliğin 36. maddesinde düzenlendiğinden, anılan madde metninde "3,0 ug/L" olarak belirlenen sınır değerin kaynak sularında ayrıştırma işlemi sonucunda ortaya çıkabilecek kalıntılar için belirlendiği ve iki değer arasındaki farklılığın ilgili oldukları süreçlerden kaynaklandığı açıktır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Kısmen karar verilmesine yer olmadığına, kısmen davanın reddine ilişkin Danıştay Onuncu Dairesinin temyize konu 27/02/2020 tarih ve E:2016/11973, K:2020/957 sayılı kararının ONANMASINA,
3. 28/06/2021 tarihinde oyçokluğu ile kesin olarak karar verildi.


KARŞI OY
X- 07/03/2013 tarih ve Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile değiştirilen İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik'in 28. maddesinde yer alan "Ancak, asıl ürün dahil beş çeşitten fazla su ve sulu içecek dolumu yapılamaz." cümlesinin, 31. maddesinin (a) bendinde yer alan "...Bu kaplar üretim tarihinden itibaren ... veya 75 kez kullanılır." cümlesinin, 36. maddesini değiştiren (c) bendindeki "ozon için 50 mg/L, bromat için 3.0" ibaresinin iptali istemiyle ilgili öncelikli olarak çözüme kavuşturulması gereken husus, belirlenen sınır değerlerin ve kısıtlamaların bilimsel dayanağının olup olmadığıdır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinde, "bilirkişi" konusunda Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun ilgili hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüş olup; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 266. maddesinde de "Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz." hükmüne yer verilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlıkta çözülmesi gereken husus, hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konulardan sayılamayacağından, Dairenin konuya ilişkin olarak bilirkişinin ya da bu alanda uzmanlığı olan kamu kurumlarının ya da üniversitelerin ilgili bölümlerinin görüşünün alınması suretiyle bir karar vermesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak tesis edilen Daire kararının redde ilişkin kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kısmen kabulü ile Daire kararının davanın reddine ilişkin kısmının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

KARŞI OY
XX- 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1/a fıkrasında; iptal davaları, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.
İptal davasının gerek anılan maddede, gerekse içtihat ve doktrinde belirlenen hukuki nitelikleri göz önüne alındığında; idare hukuku alanında tek taraflı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen idari işlemlerin, ancak bu idari işlemle meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi kurabilenler tarafından iptal davasına konu edileceğinin kabulü zorunlu bulunmaktadır.
İptal davasının amacı, hukuka aykırı idari işlemin uygulamadan kaldırılması, geçersiz kılınması ve işlemin hukuksal geçerliliğine son verilmesidir. Burada sağlanmak istenen, hukuk düzeninde hukuka aykırı işlemlerin bulunmamasını sağlayarak, hukuk devletinin korunmasıdır. İdare Hukuku ilkelerine göre, iptal kararları, iptali istenilen işlemi, tesis edildiği tarih itibarıyla ortadan kaldırarak, işlemin tesisinden önceki hukuki durumun geri gelmesini sağlar.
Bir idari işlemin hukuki irdelemesi yapıldığında, tespit edilen duruma göre dava konusu işlemin iptali ya da davanın reddi yolunda hüküm kurulması gerekmektedir. Hukuka uygunluk denetimi yapılan işlem yönünden "karar verilmesine yer olmadığına" hükmedilmesi, usulde yeri olmayan bir uygulama olup, işin esasının incelenmesinin sonucu olarak esas hakkında bir hüküm kurulması zorunlu bulunmaktadır.
Bir yönetmelik kuralına dava açıldıktan sonra, idarenin yeni yönetmelik çıkarma konusunda yetkisi bulunduğu açık olmakla birlikte, bu durum, idari yargı yerinin yargısal incelemesinde bulunan yönetmelik kuralı hakkında, hukuka uygun olup olmadığı yönünden bir değerlendirme yapılıp sonuca varılmasına hukuken engel değildir. Aksi halde, idare bu şekilde yeni yönetmelik yürürlüğe koyarak, mevcut yönetmeliğin yargı denetimine tabi tutulmasından muaf kılınmasına neden olacaktır. Ayrıca, davacılar şeklen değiştirilen her düzenlemeye karşı dava açmak zorunda bırakılarak, hak arama özgürlüğünün kullanılması da zorlaştırılacaktır.
Bu durumda, davacı tarafından hukuka aykırı olduğu ileri sürülen düzenlemelerin hukuki irdelemesi yapılarak Dairece işin esası hakkında, "ret" ya da "iptal" hükmü kurulması gerekirken, karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesinde hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kısmen kabul edilerek, Danıştay Onuncu Dairesinin 27/02/2020 tarih ve E:2016/11973, K:2020/957 sayılı kararının, karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kısmının bozulması gerektiği oyuyla, çoğunluk kararının bu kısmına katılmıyorum.



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi