1. Hukuk Dairesi 2017/4764 E. , 2020/3005 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinafı üzerine, ...Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b-2 maddesi gereğince istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına, ilk temlik ile ikinci temlik arasında kısa süre bulunduğu, akitte gösterilen bedelden fazla bir ödeme yapıldığının davalılarca yazılı delil ile ispat edilemediği, son kayıt maliklerinin iyiniyetli olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 23.06.2020 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR-
Dava, sahtecilik hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Davacı, maliki olduğu 2424 ada 10 ( imar ile 91354 ada 8 ) parsel sayılı taşınmazının adına sahte olarak düzenlenen vekaletname kullanılmak suretiyle vekil ...tarafından dava dışı ...e satış suretiyle temlik edildiğini, ...’in de anılan taşınmazı kısa süre sonra davalılara devrettiğini, davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ettiğini, tescilin yolsuz olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
Davalılar, dava konusu taşınmazı tapu kaydına güvenerek ve iyiniyetli olarak 100.000,00 TL karşılığında satın aldıklarını, önceki malik Mehmet’i satış tarihine kadar tanımadıklarını, yatırım yapma amacı taşıdıklarını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, sahte vekaletname kullanılmak suretiyle yapılan ilk temlikin yolsuz olduğu, ancak ikinci el konumundaki tapu kayıt maliki davalıların kötüniyetli olduklarının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinafı üzerine, ...Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b-2 maddesi gereğince istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına, ilk temlik ile ikinci temlik arasında kısa süre bulunduğu, akitte gösterilen bedelden fazla bir ödeme yapıldığının davalılarca yazılı delil ile ispat edilemediği, son kayıt maliklerinin iyiniyetli olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 2424 ada 10 parsel sayılı taşınmazın tamamı davacı ... adına kayıtlı iken, ...’ya vekaleten ...’nun (...’ın tevkili ile) anılan taşınmazın tamamını 17.11.2005 tarihinde dava dışı ...’e, ...’in de bizzat 28.11.2005 tarihinde davalılara 1/3’er oranda satış suretiyle temlik ettiği kayden sabittir. Hemen belirtilmelidir ki, ilk derece mahkemesi ile bölge adliye mahkemesinin de kabulünde olduğu üzere, davacı adına oluşturulan sahte vekaletname kullanılmak suretiyle yapılan 17.11.2005 tarihli ilk temlikin yolsuz olduğu konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır.Çözümlenmesi gereken ve aynı zamanda ilk derece ile bölge adliye mahkemeleri arasındaki görüş aykırılığı; ikinci el konumundaki son kayıt malikleri olan davalıların iyiniyetli edinen konumunda bulunup bulunmadıkları, bir başka anlatımla davalıların 4721 sayılı TMK’nın 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanıp yararlanmayacakları hususuna ilişkindir.
Bilindiği üzere, TMK’nin 3. maddesinde; ‘’ Kanunun iyiniyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin varlığıdır. Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz. ‘’ hükmüne yer verilmiştir.Öte yandan, 4721 sayılı TMK’nin 6. maddesinde; "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." ve 6100 sayılı HMK’nin 190/1. maddesinde; "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir." düzenlemelerine yer verilmiştir. Davacı taraf, son kayıt maliki davalıların durumu bildiğini ya da kendilerinden beklenen özeni göstermeleri halinde bilebilecekleri konumda bulunduklarını iddia etmiştir. O halde, yukarıda yer verilen açık düzenlemeler karşısında davacı taraf davalıların kötüniyetli olarak temlik aldıkları iddiasını ispatla mükelleftir.
Davacı taraf delil olarak; vekaletnamelere, ... Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2009/101681 soruşturma numaralı dosyasına, tapu kayıtlarına, keşfe, bilirkişi raporuna ve tanık beyanlarına dayanmıştır.
Davacı tanıklarının, davalıların durumu bildiğine yönelik herhangi bir açıklamada bulunmadıkları anlaşılmıştır. ... 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2010/62 Esas sayılı dosyası ( ...Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2009/101681 soruşturma numaralı) incelendiğinde, davalılara yönelik bir soruşturma ve kovuşturma bulunmadığı gibi davalıların aleyhine beyanların da olmadığı görülmektedir. Aksine, eldeki davanın davalılarının ceza yargılamasında suçtan zarar gördüklerini iddia ederek katılma talebinde bulundukları, mahkemece katılma isteklerinin reddedildiği saptanmıştır.Öte yandan, ilk temlik ile ikinci temlik arasında 11 gün gibi kısa bir süre bulunuyor olsa da, bu husus tek başına kötüniyetin varlığını ispata yeterli değildir. Davalıların kötüniyetle hareket ettiğini gösteren dosya kapsamında başkaca bir delil de bulunmadığına göre davacı taraf, iddiasını ispat edebilmiş değildir.Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Davalıların yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK’nun 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 16.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 02.01.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalılar vekili için 2.540.00. TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacıdan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.