1. Hukuk Dairesi 2016/15368 E. , 2020/3028 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece adı geçenlerin paylarının iptali ile vakıf adına tesciline ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, 5737 sayılı Vakıflar Kanunu"nun 17. maddesinden kaynaklanan gaiplik ve tapu iptali-tescil isteklerine ilişkindir.Davacı, 1068 ada 17 parsel sayılı ... (...) ... Vakfından icareli Kargir fırın vasıflı taşınmazın bir kısım payının ... kızı ..., ...oğlu ..., ... kızı ..., ..., ...ve ...adlarına kadastro tespiti ile; bir kısım payının da verasete iştirak halinde ..., ..., ... adlarına hükmen tescil edildiğini, ..., ..., ... payları için ...Defterdarının kayyım tayin edildiğini, anılan paya yönelik kayyım aleyhine açılan ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/286-2011/162 Esas-Karar sayılı dosyasında adı geçenlerin gaipliklerine karar verildiğini ve dava konusu taşınmazın vakıf emlakinden olması sebebiyle davacı idare adına tescilinin gerektiğini ileri sürerek gaiplik kararı verilmek suretiyle dava konusu taşınmazın ... kızı ..., ...oğlu ..., ... kızı ..., ..., ..., ...ve verasetle iştirak halinde olmakla ..., ... ve ... paylarının tapu kaydının iptali ile takyidatlarından ari olarak ... (...) ... Vakfı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı kayyım vekili, dava konusu taşınmaz ile ilgili ... uyruklu paydaşlar yönünden verilen kayyım tayinine ilişkin kararın kaldırıldığını, dolayısıyla kayyımın taşınmaz ile ilgisinin kalmadığını, davada taraf sıfatı bulunmadığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davaya konu taşınmazın icareteynli taşınmazlardan olduğu, ... kızı ..., ...oğlu ..., ... kızı ..., ..., ...ve ..."yi tanıyan, bilen olmadığı, mirasçılarının tespit edilemediği anlaşılmakla bu şahıslar yönünden gaiplik ve paylarının iptali ile vakfı adına tesciline; ..., ... ve ... yönünden ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/286-2011/162 Esas-Karar sayılı kararı ile gaipliklerine karar verilmiş olduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına ve adı geçenlerin paylarının iptali ile vakfı adına tesciline karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; kargir fırın vasıflı dava konusu taşınmazın 30.11.1949 tarihli kadastro tespiti ile eski tapu kaydına binaen icarei vahideli olarak ... kızı ..., ...oğlu ... ve ... ile ... adına tespit edildiği, daha sonra 14.04.1950 tarihli ek beyanname ile sunulan veraset ilamlarına göre 135/14400 payının ... kızı ..., 330/14400 payının ..., 110/14400 payının ...adına tesciline karar verildiği, ...Asliye 7. Hukuk Hakimliğinin 1954/725 Esas, 1954/959 Karar sayılı dosyasının davacısının ..., davalıların ... ve ..., davanın ketmi verese hukuksal nedenine dayalı açılan tapu iptal ve tescil davası olduğu, dava konusu 1069 ada 17 parsel sayılı taşınmazın 750/14400 payının taraflar adına tesciline karar verildiği ve anılan kararın temyiz edilmeksizin 25.11.1954 tarihinde kesinleştiği, ... 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 1987/525 Esas, 1989/750 Karar sayılı dosyasında dava konusu taşınmaz ile dava dışı 1074 ada 24 parsel yönünden ... tebalı olan paydaşlar için ...Defterdarının kayyım olarak tayin edilmesine karar verildiği, ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1990/400 Esas, 1990/965 Karar sayılı dosyasında ise ... tebalı paydaşlar için verilen kayyın kararının kaldırılmasına karar verildiği, dava konusu taşınmazın tapu kütük sayfasında paydaşlar ... kızı ..., ...oğlu ..., ... kızı ..., ..., ...ve ...’nin ... tebalı, ..., ... ve ...’nin ise ... tebalı olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.Hemen belirtmek gerekir ki; tapu iptal ve tescil davalarının kayıt maliklerine yöneltilmesinin zorunlu olduğu, kayıt malikinin kim olduğu belirlenemiyor ise, kayyım atanması ve kayyımın görev ve sorumluluklarıyla ilgili 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve 3561 sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun Kanun hükümleri dikkate alındığında, ilgililerin hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla davanın kayyıma yöneltilmesinde zorunluluk bulunduğu, eldeki davanın hasımsız olarak açıldığı, bu nedenle kayıt maliklerinin kayyımla temsili sağlanmaksızın karar verilmesi doğru değildir.Bilindiği gibi; kayyımın kayıt maliki yerine geçip onu temsil etme yetkisini haiz olduğu, onun aleyhine açılan davanın da görülebilir olduğu kuşkusuzdur. 3561 Sayılı Yasanın 2. maddesinin 1.fıkrası uyarınca “Bir kimsenin uzun süreden beri bulunamaması veya oturduğu yerin bilinememesi veya ortada bulunmayan ve miras açıldığında sağ olup olmadığı ispatlanamayan mirasçının payının resmen yönetilmesi amacıyla kayyım atanmasının gerektiği hallerde, vesayet makamı, bu kimselerin malları üzerinde Hazinenin hak ve menfaati bulunup bulunmadığını, mahallin en büyük mal memurluğundan araştırır. Hazinenin hak ve menfaatinin söz konusu olduğunun anlaşılması hâlinde, mahallin en büyük mal memurunu yönetim kayyımı tayin eder.” şeklindedir.
Somut olayda ise, davalı ... Defterdarı’nın gaiplikleri talep edilen dava konusu taşınmazdaki paydaşlara kayyım olarak atanmadığı açıktır.Öte yandan, 5737 sayılı Yasanın 17. maddesinde “Tasarruf edenlerin veya maliklerin mirasçı bırakmadan ölümleri, kaybolmaları, terk veya mübadil gibi durumlara düşmeleri halinde icareteynli ve mukataalı taşınmaz malların mülkiyeti vakfı adına tescil edilir.” hükmüne yer verilmiş olup, anılan yasal düzenleme uyarınca taşınmazın vakfı adına tesciline karar verilebilmesi için kayıt malikinin gaip kişilerden olup olmadığı, mirasçılarının bulunup bulunmadığının saptanması gerektiğine de kuşku yoktur.O halde, bir taşınmazın vakfı adına tescil edilebilmesi, mutasarrıfının mirasçı bırakmadan öldüğünün ya da kaçak yitik olduğunun belirlenmesine bağlıdır.Ne var ki; mahkemece, hükme yeterli bir araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme imkânı yoktur. Hal böyle olunca, davadaki iddia ve isteğe göre; davacıya 3561 sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun uyarınca mahallin en büyük mal memurunun kayyım atanması için vesayet makamından talepte bulunmak üzere süre verilmesi, vesayet makamınca verilecek karar uyarınca atanan kayyım davaya dahil edilerek yargılamaya devam edilmesi ve işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme davanın görülebilirlik koşulu olan taraf teşkili sağlanmadan, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru olmadığı gibi kadastro tespitine esas tapu kaydının getirtilmesi, kayıt malikleri ya da mirasçılarının kimliğinin tespitine ilişkin başkaca bilgi ve belge bulunup bulunmadığının saptanması, getirtilecek belgelerdeki verilerden yararlanmak suretiyle kayıt maliklerinin nüfus kaydının ve mirasçıları bulunup bulunmadığının Nüfus Müdürlüğünden araştırılması ve 5737 sayılı Yasanın 17. maddesinin koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği saptanarak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken anılan hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi de doğru değildir. Davalı vekilinin yerine görülen temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz eden davalıya geri verilmesine, 24.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.