10. Hukuk Dairesi 2015/21806 E. , 2015/22325 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, hizmet tespitine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtilen gerekçeler ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacının, davalı şirkette 600 günlük hizmet süresinin tespiti ile bu sürelerde sigortalı sayılmasına karar verilemesini talep ettiği davada; Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının davalı iş yerinde 2008-2009 ve 2010 yıllarında Nisan ve Ekim ayları arasında 180 er gün olmak üzere toplam 540 gün süre ile çalıştığı ve bu çalışmaların sigortalı çalışma olarak sayılmasına karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanun’un 79. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
506 sayılı yasanın 2’nci maddesinde genel bir tanım yapılarak, bir hizmet aktine (iş sözleşmesine) dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların bu kanuna göre “sigortalı” belirtildikten sonra, 3’ncü maddesinde, bu kanun uygulamasında sigortalı sayılmayacak kimseler ile, bazı sigorta kollarının uygulanmayacağı kimseler açıklanmış, 4’ncü maddesinde, bu kanunun uygulanmasında 2’nci maddede belirtilen sigortalıları çalıştıran gerçek veya tüzel kişiler “işveren” olarak tarif edilmiş, 6. maddede de, çalışanların işe alınmalarıyla kendiliğinden sigortalı olacakları hüküm altına alınmıştır.
Anılan kanun kapsamında sigortalı sayılmanın koşulları; iş sözleşmesine göre çalışma, sözleşmede öngörülen edimin (hizmetin) işverene ait işyerinde veya işyerinden sayılan yerlerde görülmesi, 3’üncü maddede belirtilen “sigortalı sayılmayan” kişilerden olunmamasıdır.
506 sayılı Kanunun 4. maddesinde ise; "sigortalıları çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler" işveren olarak tanımlanmıştır. "Çalıştıran" olgusu, tespiti istenen sürelere ilişkin hizmet akdinin tarafı konumunda olan ve hizmet akdini düzenleyen "işvereni" ifade etmektedir. Anılan Yasa"nın 79/10. maddesine göre, bu tür tespit davalarının sigortalıyı fiilen çalıştıran işverenlere yöneltmesi gerekir.
Bu açıklamalar ışığında, Mahkemece yapılacak iş, öncelikle; davalı şirketin tarla sahibi olarak icar yolu ile dava dışı üreticilere tarlasını vermesi hususuna dair dava dışı İsmail Şişaneci arasında 01.05.2008 tarihinde üretim sözleşmesi imzalandığı ve toplam 2 sezon üretim yaptırıldığı ve ilgili sözleşme gereği,işçilikten kaynaklanan tüm yükümlülüklerin sözleşmenin karşı tarafı olan üreticilere ait olduğu iddiası nedeni ile , ilgili durumun net olarak belirlenmesi ve sonrasında HMK 124. maddesi dikkate alınmak suretiyle tespit edilen asıl işverene husumet yöneltmesi için davacıya mehil verilmesi, dahil edilen işverenin göstereceği bütün deliller toplandıktan sonra, yapılacak değerlendirme sonucuna göre bir karar verilmesi olması gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usule ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı ..... ile davalı Şirket vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve sair yönler incelenmeksizin hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem hâlinde davalı şirkete iadesine, 15.12.2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.