3. Hukuk Dairesi 2020/3288 E. , 2020/5575 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı davacı ile ihbar olunan tarafından duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili avukat ... ve davalı vekili avukat ... ile ihbar olunan vekili avukat ...geldiler. Tarafların huzurunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, avukat olduğunu, davalı banka ile 8.5.1996 tarihinde düzenledikleri hukuk müşavirliği sözleşmesi gereğince davalının bir çok şubesinin üçüncü kişilerden olan alacaklarının tahsili amacıyla çeşitli icra dosyalarıyla davalıya vekaleten takipler başlattığını, bu takipler devam ederken davalının kendisini haksız olarak azlettiğini, aralarındaki sözleşme gereğince davalının kendisine başlatılan bu takipler nedeniyle %4 oranında teşvik primi ödemesi gerektiği gibi, karşı taraftan tahsil edilecek vekalet ücretini de ödemesi gerektiğini, bu nedenle davalıdan alacaklı bulunduğunu ileri sürerek, ... Şubesi ile ilgili olarak 16.823,80 TL ve ... Şubesi ile ilgili olarak 84.524,10 TL olmak üzere toplam 101.347,90 TL alacağın 8.3.2000 tarihinden itibaren faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne, 93.275,50TL alacağın 30.09.2000 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi gerekir
2-Dava, haksız azil nedenine dayalı vekalet ücretinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece 07.03.2012 tarihli 2009/21 Esas 2012/112 Karar sayılı karar ile davanın 44.202,29TL yönünden kısmen kabulüne karar verilmiş, iş bu kararın taraflarca temyiz istemi üzerine 13. Hukuk Dairesi’nin 12.09.2013 tarih 2012/25619 Esas 2013/21216 Karar sayılı ilamı ile davacının tüm temyiz itirazları reddedilerek, hükmün davalı yararına bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyulmuş olmakla, önceki mahkeme kararı ile ilgili olarak hükmedilen miktar yönünden davalı lehine usuli kazanılmış hak doğmuştur. Mahkemece bu husus göz ardı edilmek suretiyle davalının usuli kazanılmış hakkı bertaraf edilerek yazılı şekilde 93.275,50TL’den sorumlu tutulacak şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
3-Mahkemece, 07.03.2012 tarihinde verilen karar, tarafların temyizi üzerine 13. Hukuk Dairesince; “hükme esas alınan 15.04.2010 tarihli bilirkişi kurulu raporu ve 07.07.2011 tarihli ek bilirkişi raporunda; talep edilen miktarla icra takibine konu miktarın örtüşüp örtüşmediği, talebin aşılıp aşılmadığı veya eksiklik varsa ne miktar olduğu hususlarının açıklığa kavuşturulmadığı, taraflarca ibraz edilen tahsilat ve ödeme makbuzlarının incelenmediği, azil tarihine kadar tahsil edilen veya tahsil edilmiş sayılan miktarların gösterilmediği, “tahsili mümkün” olarak kabul edilen icra dosyalarının hangi nedenle tahsilinin mümkün olduğunun her bir dosya için denetime elverecek şekilde açıklanmadığı, davacının ancak azil tarihine kadar sonuçlandırdığı dosyalar ile yine aynı tarih itibariyle karşı taraftan tahsil ettiği veya tahsil etmiş sayılabileceği ücretleri isteyebileceği, tahsilat olmayan veya tahsil edilmiş kabul edilemeyen dosyalarla ilgili olarak bir ücret talebinde bulunamayacağı belirtildiği halde tahsili mümkün olmayan icra dosyaları yönünden karşı yan vekalet ücretinin 1/2 sinin vekalet ücreti alacağı olarak hesaplandığı, davacının azlinden önce işlemden kaldırılan yada onun ihmali neticesinde tahsilatın geciktiği veya yapılamadığı takip dosyalarının olup olmadığı ve davacının davalı vekili olarak aynı alacak nedeniyle değişik şahıslara karşı ayrı ayrı birden fazla (ipoteğin veya rehnin paraya çevrilmesi, adi takip veya kambiyo hukukuna dayalı takip gibi) takip başlatıp başlatmadığı yönünde bir inceleme yapılmadığı, bilirkişi raporlarının bu yönleriyle eksik incelemeye dayalı olup, yetersiz ve denetime elverişli olmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca mahkemece, 2 ayrı banka şubesinin icra dosyaları, içerisinde uzman bir muhasebecinin de bulunduğu başka bir bilirkişi kurulu aracılığıyla ayrı ayrı yukarıda ve daha önceki bozma ilamında açıklanan ilke ve esaslar doğrultusunda, taraflar arasında düzenlenmiş bulunan 8.5.1996 tarihli sözleşme ve bu sözleşmenin (2) bendindeki davacıya “tahsil edilen paralardan %4 teşvik primi adı altında vekalet ücreti ödeneceği” hükmü de gözetilmek suretiyle titizlikle her bir takip dosyası incelemeye tabi tutulmalı, her bir banka şubesinden davacının talep edebileceği vekalet ücreti alacağı ile karşı tarafa yükletilmesi gereken vekalet ücreti alacağından azil tarihine kadar tahsil edilmiş veya tahsil aşamasına gelmiş alacak miktarları belirlenmeli, bundan sonra tarafların sundukları ödeme belgeleri ve serbest meslek makbuzları da göz önünde bulundurmak suretiyle banka şubelerinin defter ve kayıtları incelenmeli, her bir icra dosyası için varsa ödenen meblağ tespit edilerek hak edilen vekalet ücretinden düşülmeli, dosya sayısı ve vekalet ücreti alacağı yönünden davacının talebini aşmayacak şekilde sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Bu yönler gözetilmeksizin yetersiz bilirkişi kurulu raporu esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.” gerekçesiyle davalı yararına bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyma kararı verilmiş olmasına rağmen alınan 06.11.2018 tarihli bilirkişi kurulu raporunda, davacı tarafından takibe başlanan, ancak tebligat yapılamayan dosyalarla ilgili takip borçlusuna ödeme taahhüdünde bulunulan ancak ödenemeyen, hacze gidildiğinde haciz yapılması mümkün olmayan, satış dosyalarında takip borçlusunun bulunamaması nedeniyle satışın sonuçsuz kalması gibi dosya üzerinde davacı vekili tarafından takip hukukuna ilişkin işlerin ifa ve icra edilmesine rağmen takibin sonuçlanamaması nedeniyle tahsil imkanı bulunmadığı görülen dosyalar için ayrı tablo halinde hesaplama yapıldığı, söz konusu dosyalardaki avukatın takibe ilişkin faaliyeti gözetilerek sunulan oranda (%50) Avukatlık Kanunun 164-174 maddelerine göre vekalet ücreti alabileceği, bu nedenle söz konusu dosyalardaki alacakların tamamının tahsilini mümkün hale getirdiği gözlenerek vekalet ücretine hak kazandığını tespiti yapılarak hesaplama yoluna gidilmiştir. Ancak hangi icra dosyalarının tahsil edilebilir kabul edildiği, hangi nedenle tahsilinin mümkün olduğunun her bir dosya için denetime elverecek şekilde açıklanmadığı gibi ayrıca raporda sonuçlanamayan dosyalar için ayrı bir tablo ile hak edilen ücretin %50’si oranında ücret hesaplandığı belirtilmişse de böyle bir tablonun da bulunmadığı, davalının bilirkişi raporuna yönelik olarak icra dosyalarının mükerrer hesaplandığı, bozma ilamından sonra yeni dosyalara ilişkin hesaplamalar yapıldığı vs yönündeki itirazlarının da karşılanmadığı anlaşılmakta olup, alınan rapor hüküm kurmaya elverişli değildir.
Oysaki bozma kararına uyulması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar. Mahkemenin bozma kararı doğrultusunda işlem yapması zorunludur. Mahkemece, bozma ilamına uyulduğu belirtildiği halde bu doğrultuda işlem yapılması gerekirken aksi düşüncelerle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
4-Temyiz eden Tasarruf Sigorta Mevduatı Sigorta Fonu ihbar olunan sıfatıyla davada yer almış olup, kararın hüküm fıkrasında ihbar olunan aleyhine hüküm kurulmadığı anlaşılmakla, temyiz hakkının bulunmaması nedeniyle temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm temyiz itirazlarının reddine, 2 ve 3 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 4. bentte açıklanan nedenlerle ihbar olunan Tasarruf Sigorta Mevduatı Sigorta Fonu’nun temyiz dilekçesinin reddine, 2.540 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine, 54,40 TL bakiye temyiz harcının davacıya yükletilmesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 07/10/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.