10. Hukuk Dairesi 2015/21573 E. , 2015/22680 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, tüm taraflar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, davalı şirkette 25.08.2001-16.12.2013 tarihleri arasında hizmet akdine tabi olarak geçen ve davalı Kuruma bildirilmeyen çalışma sürelerinin tespitini talep etmiş, Mahkemece, “Davanın kısmen kabulü ile davacının davalı şirkette 01/09/2001-02/11/2008 tarihleri arasında bilirkişi ..."ın 15/05/2015 havale tarihli raporunda belirtildiği üzere hizmet akdi ile mevsimlik işçi sıfatı ile 1.110 gün çalıştığının tespitine,” karar verilmiştir.
1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297’nci maddesinde; "Hüküm sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir", hükmü öngörülmüştür. Hükümlerin çelişkiden uzak ve infaza elverişli olması kamu düzeniyle ilgilidir. Öncelikle, eldeki davada Mahkemece, bilirkişi raporuna hükümde atıf yapılması anılan yasa hükmüne aykırılık teşkil etmektedir. Diğer taraftan, dosya kapsamında bulunan ve hükme esas alınan 15/05.2015 havale tarihli bilirkişi raporunda davacının çalışmalarına ait 2003 yılındaki çalışma sürelerinin iki kez 150"şer gün olarak hesaplanması ve 2006 yılından sonra tekrar üçüncü kez 2003 yılına dair hesaplama yapılması sonucu oluşan maddi hata ve çelişkinin giderilerek hüküm kurulması, yine, Mahkemece, 01/09/2001-02/11/2008 tarihleri arasında tespitine karar verilen 1.110 günlük sigortalılık süresinin, infaza elverişli şekilde ilgili aylara maledilerek tespit kararı verilmesi gerektiğinin gözetilmemiş olması isabetsizdir.
2-5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. 506 sayılı Kanunun 79. maddesine 25.08.1999 tarih, 4447 sayılı Yasayla eklenen “Ay içinde bazı işgünlerinde çalıştırılmadığı ve ücret ödenmediği beyan edilen sigortalıların otuz günden az çalıştıklarını açıklayan bilgi ve belgelerin işverence prim bildirgelerine eklenmesi şarttır.” aynı şekilde 5510 sayılı Yasanın 86 maddesinde "Ay içinde bazı işgünlerinde çalıştırılmadığı ve ücret ödenmediği beyan edilen sigortalıların, otuz günden az çalıştıklarını ispatlayan belgelerin işverence ilgili aya ait aylık prim ve hizmet belgesine eklenmesi şarttır. " şeklinde düzenleme mevcuttur.
Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden, davaya konu edilen dönemlerde işyerinin faal olduğu, davacıya ilişkin itilaf konusu dönemde 03.11.2008-01.04.2008, 21.10.2010-28.04.2011, 15.09.2011-31.08.2012 ve 06.09.2012-17.12.2013 tarihleri arası davalı işyerinden bildirim yapıldığı, bildirimlerin bir kısmının 30 günden az bildirildiği anlaşılmaktadır.
5510 sayılı Yasanın 86. ve 506 sayılı Yasanın değişik 79. maddesi hükmüne göre ay içerisinde bazı iş günlerinde çalıştırılmadığı beyan edilen sigortalıların 30 günden az çalıştıklarını belgeleyen bilgilerin prim bildirgelerine eklenmesi suretiyle kanıtlanmadıkları taktirde işçinin ayın tamamında kesintisiz olarak çalıştırıldığının kabulü gerekir.
Yapılacak iş; 25.08.2001-16.12.2013 tarihleri arasındaki dönem yönünden işverence kısmen bildirilen çalışmaların haricindeki sürelere ilişkin dönem yönünden tüm çalışma dönemine yönelik kesintisiz çalışıldığı iddia edildiğinden, tespite konu dönem dahilinde olmak üzere işe giriş ve çıkış tarihleri arasındaki kısmi bildirimlerin davalı işveren tarafından davalı Kuruma belgeleri ile bildirilip bildirilmediğinin tespit ve kurumdan celbi ile sigortalının kayıtlarda görünmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu yeterince araştırılmalı; çalışmanın varlığı, kısmi ve kesintili olup olmadığı yöntemince araştırılmalı, resen belirlenecek bordro tanıklarının beyanlarına başvurulmalı, ifadeler arasındaki çelişkiler giderilerek, ilgili düzenlemeler de dikkate alınarak toplanan tüm kanıtlar birlikte değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
Açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, taraflar avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve sair yönleri incelenmeksizin hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 21.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.