Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/3094
Karar No: 2020/5643
Karar Tarihi: 08.10.2020

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/3094 Esas 2020/5643 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2020/3094 E.  ,  2020/5643 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


    Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı; davalı ... Ali ile inşaat yapılması hususunda anlaştıklarını, 27.04.2007 tarihinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile 11.05.2008 tarihinde adi yazılı sözleşme imzaladıklarını, davalının sözleşmeye aykırı davranarak vadettiği daireyi vermediğini, inşaat için fazladan harcama yaptığını beyan ederek, dairenin bedeli olan 60.000 TL ile, fazla yapılan masraf karşılığı olarak şimdilik 15.000 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 65.280,58 TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, verilen bu kararın davalı tarafça temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 25.06.2012 tarih 2012/10892 Esas ve 2012/15935 Karar sayılı ilamı ile; davalının, yargılama devam ederken 12.09.2010 tarihinde öldüğü, ölü kişi aleyhine hüküm tesis edilemeyeceği, davalı ... "nin tüm mirasçılarına husumet tevcih edilerek, davaya devam edilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozularak mahkemesine iade edilmesine karar verilmiştir.
    Mahkemece bozma kararına uyularak davalının mirasçıları davaya dahil edilmiş ve bozmadan önceki gibi, davanın kısmen kabulü ile 65.280,58 TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir. Söz konusu kararın davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 20.01.2015 tarih ve Esas: 2014/13557, Karar: 2015/1162 sayılı kararı ile; yargılama sırasında taraflar arasında 26.03.2013 tarihli protokol düzenlendiği, protokolde davalıların, davacıya 20.000 TL peşin, 15.000 TL"si ise 16.4.2013 tarihinde ödenmek üzere toplam 35.000 TL ödeme yapacakları konusunda anlaştıkları, ayrıca söz konusu bedelin ifası ile taraflar arasında yapılan ve davaya konu edilen sözleşmeden kaynaklı hiçbir alacak ve borç ilişkisinin kalmayacağının kararlaştırıldığı, protokol hükümleri çerçevesinde davacıya verilen 76 adet 100 TL"lik banknotun sahte çıkması üzerine mahkemece protokol hükümleri yok sayılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilerek davalılar ... ve ... hakkında parada sahtecilik suçu ile açılan ceza davasının kesinleşmesinin beklenilmesi, davalıların bu eylemi gerçekleştirmediğinin sabit olması durumunda, 26.03.2013 tarihli protokol değerlendirilip, bu protokol gereği yapılan ödemeler de dikkate alınarak, davalıların borçtan kurtulup kurtulmadığının belirlenmesi, ardından hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken davanın kısmen kablüne karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak, davalılar hakkında açılan ceza davasında davalıların beraatine karar verildiği, kararın kesinleştiği, böylece taraflar arasındaki protokol hükümlerinin gereğinin taraflarca eda edildiği gerekçesiyle dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, davacının talebine konu toplam 75.000 TL alacak istemi yönünden de 65.280,58 TL"lik kısmına ilişkin haklı olduğu kabul edilerek alınması gerekli 4.459,32-TL harçtan peşin alınan 3.877,67-TL harcın mahsubu ile bakiye 581,65-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına, davacı tarafından yapılan 1.309,80 TL"lik harç giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılan 691,50 TL"lik yargılama giderinden dava açılış tarihindeki davacının haklılık durumuna göre takdiren 601,60 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, davalı tarafça yatırılan gider avansından kullanılan 119,30 TL"lik yargılama giderinden dava açılış tarihindeki davacının haklılık durumuna göre takdiren 15,51 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, bakiye kısmın davalılar üzerinde bırakılmasına, davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan 2019 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 7.530,86 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan 2019 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir edilen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine karar verilmiş, davalılar vekili tarafından söz konusu karar temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2-Davanın konusuz kalması hakkında genel açıklama yapılmasında yarar görülmüştür.
    İlke olarak her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre hükme bağlanır (28.11.1956 tarih ve 15/15 sayılı İ.B.K). Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir nedenle dava konusunun ortadan kalkması halinde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır.
    Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun ya da Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Bu durumda, mahkemenin, bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmetmesi gerekmektedir.
    Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; yargılama sırasında, taraflar arasında 26.03.2013 tarihinde protokol düzenlendiği, protokolün 2.maddesinde, bu protokolün ifası ile, taraflar arasında yapılan ve davaya konu edilen sözleşmeden kaynaklı hiç bir alacak ve borç ilişkisinin kalmayacağı, 3. maddesinde ise; davalıların, davacıya 20.000 TL peşin, 15.000 TL"si ise 16.04.2013 tarihinde ödenmek şartı ile toplam 35.000 TL ödeme yapacaklarının kararlaştırıldığı, protokol hükümleri gereğince davalıların 16.04.2013 tarihinde verdiği 76 adet 100 TL"lik banknotun sahte çıktığı, davalılar Hikmet ve Mustafa hakkında parada sahtecilik suçundan ceza davası açıldığı, atılı suçtan sanıkların beraatine karar verildiği, beraat kararının Yargıtayca onanarak kesinleştiği görülmüştür.
    Mahkemece, tarafların yaptıkları 26.03.2013 tarihli protokol ile, belli bir bedelin ödenmesi karşılığında, aralarındaki sözleşmeden kaynaklı tüm borçların sona ereceği konusunda anlaştıkları böylece protokol gereği, kararlaştırılan ödemeyi yapan davalıların tüm sorumluluktan kurtulduğu kabul edilip açılan davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi yerinde görülmüştür.
    Bu noktada, mahkemece; HMK"nun 331/1. maddesi uyarınca, konusuz kalan dava hakkında yargılamaya devam edilerek, dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğu tespit edilmeli ve o tarafın yargılama giderlerine (ve bu giderlerden olan vekalet ücretine de) mahkum edilmesi gerekir.
    Eldeki davada; davacı, davanın açıldığı andaki dosyadaki delil durumuna göre dava açmakta haklıdır.Ancak taraflar anlaşmazlığı mahkemenin kısmen kabul kararı üzerine sonuçlandırmayıp dava dışında imzaladıkları protokol hükümlerine göre sonuçlandırılmışlardır.
    Hal böyle olunca; tarafların yargılama sırasında imzaladıkları protokolde anlaştıkları bedel (35.000 TL) karşılığında aralarındaki uyuşmazlığı sona erdirdikleri nazara alındığında mahkemece konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi yerinde olmakla birlikte, taraflarca yapılan yargılama giderlerinin ve bu giderlere dahil olan vekalet ücretinin protokolde anlaştıkları bedel (35.000 TL) yerine bozma ilamından önce davanın kısmen kabul edildiği miktar üzerinden hesaplama yapılarak karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
    Diğer taraftan, 492 sayılı Harçlar Kanunu"na bağlı (I) sayılı tarifenin, "Yargı Harçları" başlığı altında düzenlenen "Karar ve ilam harcı" başlıklı III. kısmının 1. fıkrasında, konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden tarifede gösterilen oranda nispi karar ve ilam harcı; 2-(a) fıkrasında ise, 1"inci fıkra dışında kalan davalarla, taraf teşkiline imkan bulunmayan davalarda verilen esas hakkındaki kararlar ve davanın reddi kararlarında maktu karar ve ilam harcı alınacağı hükme bağlanmıştır.
    Bu durumda; konusu belli bir değerle ilgili bulunan davada esas hakkında karar verilmesi halinde nispi harç alınacağı; usule ilişkin nihai kararlarla, davanın konusuz kalması halinde verilecek kararlarda ise maktu harç alınacağı kuşkusuzdur.
    Harç kamu düzenine ilişkin olup, davalılar vekilince bu konu temyiz nedeni olarak ileri sürülmemiş olsa bile, temyiz incelemesi sırasında harç alınması gerekip gerekmediği Yargıtay"ca resen incelenir.
    Somut olayda, karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karara ilişkin alınması gereken harcın 15,60 TL maktu karar ve ilam harcı olduğu nazara alındığında peşin olarak alınan harçtan maktu karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine ve davacının ödediği maktu harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması, dosya kapsamı ile uyuşmayan 1.309,80 TL"lik harç giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi, taraflarca yapılan yargılama giderlerinin ve bu giderlere dahil olan vekalet ücretinin protokolde anlaştıkları bedel (35.000 TL) üzerinden hesaplanıp hüküm kurulması gerekirken bozma ilamından önce davanın kısmen kabul edildiği miktar üzerinden hesaplama yapılarak hüküm kurulması yerinde görülmemiştir.
    Ancak, bu yanlışlıkların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği ve "hakimin takdir yetkisi kapsamında" kalmadığından; hükmün düzeltilerek onanması HMUK’un 438/7 maddesi gereğidir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün 2 numaralı fıkrasında yazan "Alınması gerekli Alınması gerekli 4.459,32-TL harçtan peşin alınan 3.877,67-TL harcın mahsubu ile bakiye 581,65-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile (bozma ilamı öncesinde yazılan harç tahsil müzekkereleri dikkate alınarak mükerrer tahsilat yapılmamak kaydıyla) hazineye gelir kaydına," şeklindeki ifadenin hüküm fıkrasından çıkartılmasına yerine "Alınması gerekli 15,60 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.030,60 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.015 TL"nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, hükmün 3 numaralı fıkrasında yazan "Davacı tarafından yapılan 1.309,80 TL"lik harç giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine," şeklindeki hükmün çıkartılmasına, yerine "Davacı tarafından yatırılan 15,60 TL peşin harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine," şeklindeki ifadenin yazılmasına, hükmün 4 numaralı fıkrasında yazan "Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılan 691,50 TL"lik yargılama giderinden dava açılış tarihindeki davacının haklılık durumuna göre takdiren 601,60 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına," şeklindeki hükmün çıkartılmasına, yerine "davacı tarafça yapılan 740 TL yargılama giderinden tarafların protokolde anlaştıkları miktar nazara alınarak kabul ve red oranına göre hesaplanan 345 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına," şeklindeki ifadenin eklenmesine, hükmün vekalet ücretine ilişkin 6. fıkrasında yazan "Davacı taraf, somut davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan 2019 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir edilen 7.530,86 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine" şeklindeki hükmün çıkartılmasına, yerine "Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden davacı tarafça protokolde kabul edilen miktar üzerinden A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 4.200 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine," şeklindeki ifadenin eklenmesine, hükmün 7. fıkrasında yazan "Davalılar, somut davada kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan 2019 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir edilen 2.725 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, şeklindeki hükmün çıkartılmasına yerine "Davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden davacı tarafça protokolde kabul edilen miktar üzerinden A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 4.800 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine," şeklindeki ifadenin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/10/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi