1. Hukuk Dairesi 2017/2970 E. , 2020/3165 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar, ortak mirasbırakanları ...’un 10 parsel sayılı taşınmazını davalı torunu ...’e, 182 ve 11 parsel sayılı taşınmazlarını ise komşusu olan davalı ...’ye satış suretiyle devrettiğini, mirasbırakanın temlik tarihinde ehliyetsiz olduğunu, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ve mirasbırakanın oğlu davalı ...’in yönlendirmesi ve zorlaması ile hareket ettiğini ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile taşınmazların terekeye döndürülmesini istemişlerdir.Davalı ..., davaya cevap vermemiş, davalı ..., taşınmazları bedeli karşılığı satın aldığını, mirasbırakanın fiil ehliyetini haiz olduğunu belirtmiş, davalı ...;kayıt maliki olmadığından kendisine husumet yöneltilemeyeceğini, iddiaların yersiz olduğunu, mirasbırakanın davacılara da taşınmaz devrettiğini belirtmiş, yargılama aşamasında ise denkleştirme savunmasında bulunarak mirasbırakanın ... ve ...’e vereceği taşınmazları onların istekleri doğrultusunda ...’ye devrettiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, temliklerin mal kaçırma amacıyla yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin verilen karar Dairece, ehliyetsizlik iddiası yönünden bir inceleme yapılmadığı gerekçesiyle bozulmuş, hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca yapılan araştırma ve inceleme sonucunda temlik tarihlerinde mirasbırakanın fiil ehliyetini haiz olduğu, ehliyetsizlik iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1916 doğumlu mirasbırakan ...’un 06.08.2006 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak davacı kızları ... ve ... ile, kendinden önce ölen kızı ...’den olma davacı torunları ... ve ... , davalı oğlu ...ve dahili davalı oğlu İsmail’in kaldıkları, Dairece, bozma ilamı ile ...’ın hükümden sonra 2.12.2013 tarihinde öldüğünden mirasçılarının saptanarak davada yer almalarının sağlanmasının belirtildiği,davacı vekilince ibraz edilen veraset ilamına göre ...’ın mirasçıları olarak eşi... ile çocukları ... ve ...’ın kaldığı, tüm ...mirasçılarından vekaletname sunulduğu, mirasbırakanın maliki olduğu dava konusu 157 ada 182 parsel ve 1320 ada 11 parsel sayılı taşınmazlarını 30.01.2001 tarihinde komşusu olan davalı ...’na, 1318 ada 10 parsel sayılı taşınmazını 26.02.2001 tarihinde davalı torunu ...’a satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır. Dava dilekçesi içeriğinden ve iddianın ileri sürülüş biçiminden, davada, ehliyetsizlik iddiası yanında muris muvazaası hukuksal nedenine de dayanılmış olup, ne var ki mahkemece muris muvazaası yönünden herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmamış, yalnızca ehliyetsizlik iddiası yönünden inceleme yapılarak sonuca gidilmiştir.Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Hâl böyle olunca, muris muvazaası iddiası yönünden yukarıdaki ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, mirasbırakanın gerçek amaç ve iradesinin açıklığa kavuşturulması, toplanan ve toplanacak tüm delillerin değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Davacıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz eden davacıya geri verilmesine, 29.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.