3. Hukuk Dairesi 2020/1127 E. , 2020/5714 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 19. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının yapılan yargılaması neticesinde davanın reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesine davacı tarafça yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacının istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; sahibi oldukları sağlık merkezinin kurum alacaklarından mahsup yolu ile yersiz ödeme adı altında yapılan kesintinin hukuka aykırı olduğunu, sağlık merkezlerine müracaat eden davaya konu tüm kişilere gerekli sağlık hizmetinin verildiğini, teşhis ve tedavilerinin yapıldığını, talep edilen yersiz ödemenin madde 4 de anılan yönetmelik hükmüne açıkça aykırı olduğunu, bu nedenlerle müvekkili şirkete davalı tarafından 24/12/2014 tarihinde tebliğ edilen 10/09/2014 tarih ve 447008 sayılı yazı ile talep edilen 52.577,19 TL cezai şart ve 134 hasta için daha önce ödediği bedele dair yersiz ödeme iddiası ile istirdadına yönelik talebi hukuka aykırı olduğundan belirtilen miktar yönünden borçlu olmadıklarının tespiti ile mahsup yolu ile yapılan 353.352,03 TL" nin kesinti tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan istirdadına karar verilmesini talep ettiklerini bildirmiştir.
Davalı; 2012 yılı ... Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Alım Sözleşmesinin 7.5. Reklam, Kampanya ve Yönlendirme Yasağı maddesinin 7.5.3 ve 7.5.4 alt maddelerine aykırı davrandığı anlaşılmış olduğundan aynı sözleşmenin 11.1.2 maddesi gereği her bir fiil ile ilgili olarak bir ceza (kişi bazlı ve 10.000,00 TL olmak üzere) raporun 11 numaralı ekindeki tabloda adı belirtilenler ile ilgili olarak, 11.3.6 maddesi gereği 52.577,19 TL ceza-i şart uygulandığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini bildirmiştir.
Mahkemece; göz rahatsızlığı bulunan hastaların özellikle yürütülen bir faaliyet ile tespit edildiği, bunun zaman zaman köy muhtarları aracılığı ile yapılmaya çalışıldığı, tespit edilen hastaların bölgesine göre belirlenen zamanlarda toplu olarak servis konulmak suretiyle hastaneye getirildiği, köy kahvehanelerinde broşür dağıtıldığı, bu durumun taraflar arasında akdedilen 2012 yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesinin Reklam, Kampanya ve Yönlendirme Yasağı başlıklı maddesine aykırılık oluşturduğunun açık olduğu, davacının istirdat talebinin yasal koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla, davanın reddine karar verilmiş; hüküm süresi içinde davacı tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince; tüm dosya kapsamı gereğince davacı hastanenin taraflar arasındaki 2012 yılı sağlık hizmeti satın alım sözleşmesinin reklam, kampanya ve yönlendirme yasağı başlıklı maddesine aykırı davrandığı, değişik bölgelerdeki hastaların tespit ederek broşür vermek suretiyle reklam ve kampanya düzenleyerek ve bu hastaların hastaneye ulaşımını da sağlayarak yasağa aykırı davrandığı sabittir. Kurumca uygulanan cezai şart ve fatura bedelinin tahsili işlemleri hukuka ve sözleşmeye uygun olup istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı tarafça temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-6100 sayılı HMK"nın 266. maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
HMK’nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Somut uyuşmazlıkta, davalı kurum tarafından yapılan teftiş sırasında dinlenen hastalar ve diğer kişilerin beyanlarına göre davacı hastanenin 2012 yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Alım Sözleşmesi’nin 7.5. maddesinde yer alan reklam, kampanya ve yönlendirme yasağını ihlal ettiği anlaşılmaktadır. Ancak cezai şartve tedavi bedeli kesintilerinin miktarının belirlenmesi yönünden mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu; hastalara fatura konusu tedavilerin yapılıp yapılmadığına dair tedavi kayıtları incelenmeden ve her hasta yönünden tek tek değerlendirilme yapılmadan düzenlenmiştir. Denetime elverişli olmayan bu raporun hükme esas alınması hatalıdır. Bu nedenle mahkemece yapılacak olan taraflar arasındaki sözleşmeler, SUT hükümleri ve ilgili mevzuat hükümlerinde yetkin; hastane yöneticisi, kesintilere konu tıbbi branşlarda uzman doktor ve sosyal güvenlik uzmanı kişilerden oluşan üç kişilik bilirkişi heyetinden tedavi kayıtları her hasta bazında tek tek değerlendirilmek suretiyle, hastaların rahatsızlıklarına göre davacı tarafından verilen tedavi hizmetlerinin yerinde olup olmadığı tartışılarak, tarafların önceki rapora karşı yaptıkları itirazlar da karşılanmak suretiyle, 2012 sözleşmesinin 10.1. maddesinin dava konusu olaya uygulanmasının yerinde olup olmadığı da belirtilerek, tereddüde yer vermeyecek şekilde, ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun bir rapor aldırılarak, varılacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK"nın 373. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, iş bu karara karşı davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte belirtilen nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun"un 371. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 08/10/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.