3. Hukuk Dairesi 2020/7635 E. , 2021/4628 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 19.HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 3. TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının reddine dair verilen hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; baroya kayıtlı avukat olduğunu, davalının ve çocuklarının vekili sıfatı ile dava dışı sigorta şirketi aleyhine tazminat davası açtığını ve bu davayı takip ettiğini, Yargıtay"ın içtihat değişikliğine gitmesi nedeniyle aleyhine yargılama giderine hükmedilmemesi için bilgi verdiği davalının talimatı doğrultusunda davayı takipsiz bıraktığını ve davalının görevlendirdiği dava dışı kişiye dosyanın teslim edildiğini, Yargıtayın tekrar görüş değiştirmesi üzerine 2012 yılında davalı ve çocuklarının vekili olarak dava dışı sigorta şirketi aleyhine yeniden dava açtığını, bu davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen kararı temyiz ettiğini, tüm bu aşamalarda davalıya bilgi verdiğini, görüşmelere ilişkin düzenlediği tutanağı davalıca imzalandığını, kararın davalı lehine bozulması üzerine davanın görülmeye devam edildiğini, dosyanın 13/10/2015 tarihli duruşmasına gittiğinde davalının kendisinden muvafakat almadan 16/09/2015 tarihli vekaletname ile başka bir avukat görevlendirdiğini öğrendiğini, bu nedenle vekillikten hakılı nedenle ayrıldığını ileri sürerek; tüm hak ve alacakları saklı kalmak üzere, Avukatlık Kanunu"nun 172/3- 164/4 ve 164/5 maddeleri uyarınca alınması gereken vekâlet ücreti ile karşı taraf vekâlet ücreti toplamından oluşan vekâlet ücretinden, şimdilik 1.500 TL’nin haklı istifa tarihi olan 13/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; davacının açtığı ikinci dava için vekil sıfatının bulunmadığını, davacının diğer davalarda kullandığı vekaletnamenin fotokopisi ile kendisine bilgi vermeden ve habersiz şekilde dava açtığını, davacının dosyaya delil olarak sunduğu belge ve tutanakların da iddialarını doğruladığını savunarak, davanın reddini istemiştir.İlk derece mahkemesince; davacının davasını ispat edemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; davacının istinaf taleplerinin reddine; ilk derece mahkemesi kararı ile hükümdeki 2. fıkradaki "davacı tüketici harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına," ibaresinin hükümden kaldırılmasına ve yeni bir bend eklenerek "6502 sayılı kanunun 73/2 maddesi gereğince davacı tüketici olmadığından hüküm tarihindeki yürürlükte bulunan harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 35,90 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına " yazılarak ilk derece mahkemesi kararının düzeltilmesine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) 6100 sayılı HMK’nın "Duruşma yapmadan verilecek kararlar" başlıklı 353/1-b-2 maddesi; "Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzeltilerek yeniden esas hakkında, (...) duruşma yapılmadan karar verilir.";
Aynı Kanunun 359/2 maddesi ise; "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." hükmünü içermektedir.
Açıklanan bu kanun hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, bölge adliye mahkemesince, ilk derece mahkemesince kanunun olaya uygulanmasında hata edilmesi ve bu hatanın düzeltilmesi için yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, ilk derece mahkemesince verilen karar kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmelidir.
Somut olayda; bölge adliye mahkemesince, borcun kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle ilk derece mahkemesi kararı tamamen kaldırılarak, taleplerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi suretiyle yeniden esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken; infazda tereddüt oluşturacak şekilde, ilk derece mahkemesi kararında sadece harç hususunda düzeltme yapılması ile yetinilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2)Bozma nedenine göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının HMK"nın 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden tarafa iadesine, HMK"nın 373/2 maddesi uyarınca dosyanın kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 26/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.