21. Hukuk Dairesi 2018/749 E. , 2018/6322 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dosyada temyiz edenin sıfatına, temyiz kapsam ve nedenlerine göre; davalılardan ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Dava, sigortalının iş kazasında sürekli iş göremezliği nedeniyle maddi ve manevi zararların giderilmesi istemine ilişkindir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; 05.01.2011 tarihinde gerçekleşen iş kazasında davacı işçinin kıyma makinesinde............... kaptırması neticesinde % 47 oranında malul olduğu, olayda davacı işçinin % 20, davalı işveren şirketin % 80 oranında kusurlu görüldüğü, dava dilekçesi ile 50000,00 TL maddi, 150000,00 TL manevi tazminatın talep edildiği, ıslah dilekçesi üzerine toplam maddi tazminat isteminin 159670,39 TL"ye çıkarıldığı, Mahkeme tarafından 159670,39 TL maddi, 15000,00 TL manevi tazminatın davalı......... Paz. Ltd. Şti."den tahsiline karar verildiği, Dairemizin 29.12.2016 tarihli kararı ile yerel mahkeme hükmünün bozulduğu, bozma ilamında davalıların hüküm altına alınan tazminatlardan birlikte sorumlu oldukları ve % 47 oranında tespit edilen iş göremezlik oranına göre takdir edilen 15000,00 TL manevi tazminatın az olduğuna değinildiği, Mahkemenin bozma ilamına uyduğu ve davacı vekilinin hüküm tarihine en yakın asgari ücret esas alınarak ek hesap raporu alınmasını talep ettiği, hesap bilirkişisinden alınan 15.05.2017 tarihli raporda güncellenmiş asgari ücret rakamları üzerinden yeniden zarar hesabı yapıldığı ve davacının 239089,36 TL maddi zararı bulunduğunun tespit edildiği, bunun üzerine davacı vekilinin güncel asgari ücret artışı sebebiyle bakiye 79418,97 TL maddi tazminat talepli ek dava açtığı, nihai olarak Mahkeme tarafından, asıl dava için 159670,39 TL maddi ve 47000,00TL manevi tazminat ile birleşen dosya yönünden 79418,97 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken tahsiline ve davacıya ödenmesine yönelik hüküm kurduğu anlaşılmaktadır.
Karar tarihinde yürürlükte olan 6100 sayılı HMK"da (ayrıca mülga 1086 sayılı HUMK içeriğinde) “usulü kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrarı sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Usulü müktesep hak, anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulü kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usulü kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Kazanılmış haklar “Hukuk Devleti” kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasa"nın 2.maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usulü kazanılmış hak” olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır. Örneğin Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili yeni bir kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usulü kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır.
Usulü kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.( HGK.nun 12.07.2006 T., 2006/4-519 E, 2006/527 K, 03.12.2008 T., 2008/10-730 E., 2008/732 K.) Zira usulü kazanılmış hak ilkesi kamu düzeniyle ilgilidir. (09.05.1960 T., 21/9; 04.02.1959 gün 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı)
Somut olayda Mahkemece, Dairemiz bozma ilamına uyulmuş ve yargılamaya devam edilmiş olup, bozma ilamı dışında kalan hususlar yönünden yeniden hesap raporu alınmış, yukarıda ifade edilen usulü müktesep haklara riayet edilmeden karar verilmiştir.
Bozma ilamı sonrasında güncel asgari ücretin de dikkate alınması ile birlikte tanzim edilen hesap raporuna göre maddi zarar için açılan ek davanın, bozma ilamı ile davalı yararına oluşan usulü müktesep hakka aykırı olduğu anlaşılmakla, birleşen ek davanın reddine dair karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalılardan ... vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ..."ye iadesine, 13.09.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.