19. Hukuk Dairesi 2017/3217 E. , 2018/4585 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davacı banka ile dava dışı şirket arasında imzalanan genel kredi sözleşmesini davalıların müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, verilen kredi kartı için de ayrıca ... Card sözleşmesi imzalandığını, borcun ödenmemesi üzerine ihtarname gönderilerek alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalıların ödeme emrindeki miktarın 20.000,00 TL dışındaki kısmına itiraz ettiklerini, haklarındaki takibin itiraz edilen 101.869,09 TL yönünden kısmen durduğunu iddia ederek bu miktar yönünden itirazın iptaline, takibin devamına ve % 20 oranında icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, müvekkillerinin kefaletinin geçersiz olduğunu, zira kefalet sözleşmesine ilişkin yazıların müvekkillerine ait olmadığını savunarak davanın reddi ile % 20 oranında tazminat istemiştir.
Mahkemece, davalıların dava dışı ortağı oldukları şirket tarafından kullanılan krediye müteselsil kefil oldukları, savunmalarında kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğunu savundukları, ... Adli Tıp Kurumu’ndan aldırılan bilirkişi raporuna göre kefalet sözleşmesindeki müteselsil kefil olmayı kabul ediyorum ibaresi ile isim ve T.C. kimlik numarasının davalılara ait olduğunun ve fakat diğer ibarelerin davalılara ait olmadığının anlaşıldığı, bir kimsenin şekle aykırılığa kasıtlı olarak yol açmasından sonra bu aykırılığı ileri sürmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, kaldı ki dava dışı şirkete kullandırılan krediden davalıların dolaylı olarak yararlandıkları gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan kredi alacağının tahsili için kefiller aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine itirazın iptali davasıdır. Mahkemece tahkikat aşamasında kredi sözleşmelerinde kefalet bölümünde yer alan yazıların davalı kefillerin eli ürünü olup olmadığının tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılırken, iki ayrı davada tek müzekkere ile tek rapor alınması usule aykırı olup, bu husus karışıklığa sebebiyet verir ve hukukî güvenliği zedeler nitelikte olduğundan doğru görülmemiştir. Nitekim mahkemece de alınan tek rapordaki sonuçlar karıştırılmış, eldeki davaya konu olmayan sözleşmeye ilişkin tespitler, sanki eldeki davaya konu kredi sözleşmesine ilişkin tespitlermiş gibi karar yerinde yazılmış, buna göre hüküm kurulmuştur. Bu husus yanlış olup, iş bu dosyaya ait olan bilirkişi görüşleri dikkate alınarak bir karar verilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir.
Kabule göre ise, geçerli bir kefalet sözleşmesinin ne şekilde kurulacağı TBK. m. 583’de düzenlenmiştir. Madde hükmüne göre, “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefaletin tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısı ile belirtmesi şarttır.” Mahkemece yukarıda anılan madde hükmünde belirtilen hususlar kefillerin el yazısı ile yazılmamış olması sebebiyle doğmamış kefaleti geçerli kabul edip, kararda yazılı gerekçe ile hüküm tesis etmesi isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalılar yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, 27/09/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.