7. Ceza Dairesi 2021/13543 E. , 2021/9684 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5846 sayılı Yasaya muhalefet
HÜKÜM : Hükümlülük, erteleme
Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu"nun “temsil hakkı” başlıklı 24. maddesinde “Bir eserden, (...) doğrudan doğruya yahut işaret, ses veya resim nakline yarayan aletlerle umumi mahallerde okumak, çalmak, oynamak ve göstermek gibi temsil suretiyle faydalanma hakkı münhasıran eser sahibine aittir.
Temsilin umuma arz edilmek üzere vuku bulduğu mahalden başka bir yere herhangi bir teknik vasıta ile nakli de eser sahibine aittir.
(Ek fıkra: 01/11/1983 - 2936/4 md.) Temsil hakkı; eser sahibinin veya meslek birliğine üye olması halinde, yetki belgesinde belirttiği yetkiler çerçevesinde meslek birliğinin yazılı izni olmadan, diğer gerçek ve tüzel kişilerce kullanılamaz. Ancak, 33 üncü ve 43 üncü maddelerdeki hükümler saklıdır.” şeklindeki düzenleme ile eser sahibinin temsil hakkının niteliği ve çerçevesi belirlenmiştir.
Temsil hakkının kullanılması, insan duyularına hitap edecek şekilde kamuya sunumla gerçekleşmektedir. Bu hakkın kullanımı, eserin umumi mahallerde okunması, sahnelenmesi ve sergilenmesi, örneğin, bir şiirin okunması, bir bestenin çalınması, bir tablonun sergilenmesi şeklinde doğrudan temsil yoluyla gerçekleşebileceği gibi, dolaylı temsil yoluyla örneğin, bir konser performansının televizyondan naklen veya banttan yayınlanması şeklinde yani teknik bir vasıta nakli ile de gerçekleşebilir. Buna göre, bir müzik eserinin ticari işletmede canlı olarak icra edilmesi halinde doğrudan temsil hakkının ihlalinden bahsedilecektir.
Yukarıda anılan Kanun’un 24. maddesi uyarınca bir eserin doğrudan veya dolaylı olarak temsil edilmesi ve temsil edilen bu eserin başka bir yere nakledilmesi hakkı eser sahibine aittir. Yine anılan Kanun’un 42. maddesi uyarınca kurulmuş bulunan meslek birlikleri de, hak sahiplerinin mali haklarını devralarak, üyelerinin ortak çıkarlarını korumak ve bu Kanun ile tanınmış hakların idaresini ve takibini, alınacak ücretlerin tahsilini ve hak sahiplerine dağıtımını sağlayacaklardır. Meslek birliklerinin, müzik eserinin ticari işletmede canlı olarak icra edilmesi durumunda aynı Kanun’un 42/A maddesinin 8. fıkrası uyarınca hak sahipleri tarafından doğrudan temsil hususunu da içerir şekilde yetki belgesi ile açıkça yetkilendirilmiş olmaları koşuluyla hak sahipleri adına takip yetkilerinin bulunduğu kabul edilecektir.
Anılan Kanun"un “Umuma açık mahallerde eser, icra, fonogram, yapım ve yayınların kullanılması ve/veya iletilmesine ilişkin esaslar” başlıklı 03/03/2004 tarih ve 5101 sayılı Kanun"un 11. maddesiyle değişik 41. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Girişi ücretli veya ücretsiz umuma açık mahaller; eser, icra, fonogram, yapım ve yayınların kullanım ve/veya iletimine ilişkin 52 nci maddeye uygun sözleşme yaparak hak sahiplerinden veya üyesi oldukları meslek birliklerinden izin alır ve sözleşmelerde yazılı malî hak ödemelerini bu madde hükümlerine göre yaparlar.” şeklindeki düzenlemeye göre girişi ücretli veya ücretsiz umuma açık mahallerde bir eserin umuma iletimi için eser sahiplerinden veya bunların temsilcisi meslek birliklerinden aynı Kanun"un 52. maddesine uygun şekilde yapılacak sözleşme ile izin alınması zorunluluğu düzenlenmiştir.
Yukarıda belirtilen hükümler uyarınca, ticari işletmede canlı müzik icrası halinde; normal şartlarda iş yeri sahibi ile ücret karşılığı profesyonel olarak canlı müzik icra eden arasında sözleşme yapılacağı, bu sözleşme kapsamında icracının ticari işletmede canlı olarak icra edeceği temsil karşılığında ticari işletmeden ücret alacağı, icrası sırasında söyleyeceği müzik eserlerini kendisinin belirlediği ve canlı performansı sırasında dinleyiciler tarafından icrası istenen müzik eserlerinden hangisini söyleyeceğine karar verdiği hallerde ticari işletme sorumlularının canlı müzik icracısının repertuarını belirleme ve müdahale imkanları bulunmayacaktır. Kaldı ki, canlı müzik icrasını ticari (profesyonel) olarak gerçekleştiren kişinin, hangi eserin 5846 sayılı Kanun kapsamında telif hakkına tabi olduğunu ve bu müzik eserini ticari işletmede canlı olarak icra etme hususunda hak sahibi veya ilgili meslek sahibinden izin alınması zorunluluğunu bilmesi gerektiği de açıktır.
Kişilerin cezai yönden sorumlu tutulmaları için 5237 sayılı TCK’nın 21. maddesinde düzenlenen ve “bilme ve isteme” olarak tanımlayabileceğimiz kastının olması gerekmektedir. Kastın oluşabilmesi için kişi, gerçekleştireceği eylemin bütün bileşenlerini bilmeli ve sonucunu istemelidir. Bu unsurun olmaması ceza hukuku açısından kasıtlı suçlar yönünden cezalandıramama sonucunu doğurmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, canlı müzik icracısının repertuarı üzerinde hiçbir tasarruf yetkisi bulunmaksızın, bir müzik eserini doğrudan temsil (canlı müzik icrası) aracılığıyla işletmesinde müşterilerine dinletmekten ibaret eylemin hukuki ihtilaf niteliğinde olduğu nazara alındığında sanığın tazmin anlamında sorumluluğundan bahsedilebilir ise de, cezai yönden suç kastı bulunmadığı gözetilmeden beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş ve sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca, tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 13.09.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.