9. Hukuk Dairesi 2012/2409 E. , 2013/15124 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Davacı vekili, davacı işçinin fark ücret, ikramiye, ilave tediye ve hafta tatili ücret alacakları ile eşit davranma ilkesine aykırılık tazminatının davalı işverenden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı şirkette kayıtlı işçi olarak çalışmaya başladığı tarih itibariyle Liman-İş Sendikasına üye olarak sendika ile davalı arasında yapılmış toplu iş sözleşmesi hükümlerine tabi olduğunu, toplu iş sözleşmesinde geçici işçi ve daimi işçi adı altında farklı kurallara tabi iki ayrı işçi sınıfı olduğunun karara bağlandığını, buna göre daimi işçilerin daha yüksek ücret almalarına karşın geçici işçilerin daha düşük maaş aldığını, bu nedenle de işçiler arasındaki ücret eşitliğinin aynı işi yapmalarına rağmen oluşmadığını, davacının ... Liman İşletmesinde yükleme – boşaltma işçisi olarak bir ay süre ile çalıştırılmak için işe alındığını, ancak daha sonra davalı şirketin idari bölümünde büro elamanı olarak çalıştırıldığını, ancak çalıştığı süre boyunca geçici işçi statüsüne göre ücret ödendiğini, toplu iş sözleşmesinde 3 adet skalanın bulunduğunu, davacıya en düşük ücretin öngörüldüğü 3. skalanın uygulandığını, davacının davalı şirket nezdinde 26 veya daha az günlü iş akitleri ile zincirleme olarak sürekli yenilenerek çalıştırıldığını, yaptığı için sürekli iş niteliğinde olduğunu, belirli süreli iş sözleşmelerinin ise belirsiz süreli iş sözleşmesine dönüştüğünü, davacının işe geldiği tarihleri içinde ödenen ücretin yıllar içinde yürürlükte olan toplu iş sözleşmelerinin sürekli işçi kadrosundakilere ödenen ücretin çok altında ve eksik olarak ödendiğini, davacının işe geldiği halde kayıtlarda eksik günler gösterildiğini ve bu günlerin ücretlerinin ödenmediğini, bu durumun eşitlik ilkesine aykırı olduğunu belirterek, fark ücret, ikramiye, ilave tediye ve hafta tatil ücret alacakları ile eşit davranma ilkesine aykırılık tazminatının davalı işverenden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, Şirkette uzun yıllar çeşitli nedenlerle ayrılan kara personelinin yerine yeterli sayıda eleman alınamaması nedeniyle personel sıkıntısının giderilmesini teminen, liman ve iskelelerde devam eden yükleme boşaltma ve buna bağlı büro hizmetlerinin yürütülmesinde Devlet Personel Başkanlığının vize ettiği limit çerçevesinde belirli süreli iş sözleşmesi ile personel istihdam edildiğini, davacının şirkete bağlı ... Liman İşletmesi Müdürlüğünde geçici işçi statüsünde işe başladığını, idari bölümde görevlendirildiğini, kadrosunda bir değişiklik yapılmasının yasal olarak mümkün olmadığını, daha sonra asli kadroya alındığını, muhasebe şefliğine asaleten ataması yapılarak ücretinin geçiş kıdemleri de
dikkate alınarak yeniden belirlendiğini, davacının ücretinin yevmiyeli olarak belirlendiğini, davacıya yapılan ücret ödemelerinin toplu iş sözleşmelerinde belirlenmiş olan yevmiye ücreti üzerinden ödendiğini, davacı işçinin haftada 40 saat çalışırken emsali işçilerin haftada 45 saat çalıştıklarını, böylelikle daimi işçiler ile aynı ücreti aldığını, davacının haftalık olarak daha az çalışmasına karşılık aynı günlük yevmiyenin verildiğini, davacıya farklı davranılmadığını, eşitlik ilkesini ihlal edici bir davranışının olmadığını, geçici işçilerin daimi işçi kadrolarına geçirilmesi talebinin TC Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca muhtelif tarihlerde iletildiğini, taleplerinin uygun görülmediğini, bu konuda şirketin onay almaksızın bir uygulama yapmasının da mümkün olmadığını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda keşif sonrası alınan heyet bilirkişi raporuna itibar edilerek, davacının davasında kısmen haklı olduğu, kendisine hakkı olan bir kısım alacaklarının ödenmediği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, belirlenen fark ücret, ikramiye, ilave tediye ve hafta tatil ücret alacakları ile 2 aylık ücret tutarında eşit işlem borcuna aykırılık tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
1. Anayasa’nın 138 ve 141. maddeleri uyarınca Hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır.
Yine 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı Yasanın 297. maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.” şeklinde ifadesini bulmuştur.
Mahkemece gerekçe kurulmadan anılan alacaklara ve tazminat karar verilmesi hatalı olmuştur.
Dosya içeriğine göre davacı işçi Toplu İş Sözleşmesinin 44. Maddesi uyarınca muvakkat işçi olarak daimi kadroya geçene kadar, idari kadroda çalıştırılmıştır. Ancak anılan madde de “Muvakkat işçinin yükleme ve boşaltma hizmetinde belirli süreli iş sözleşmesi ile çalıştırılacağı, bu hizmetin dışında ise ihtiyaç duyulduğu takdirde süresi muayyen olan işlerde veya icap ve hususiyetleri dolayısıyla bir yıldan az süreli ve mevsimlik işlerde işçi çalıştırılacağı” belirtilmesine rağmen, davacı madde de belirtilen iş dışında, sürekli işte çalıştırıldığından, mahkemece sonuç itibari ile daimi kadroda çalıştığı kabul edilerek fark işçilik alacaklarının hüküm altına alınması isabetlidir.
2.Eşit davranma ilkesi tüm hukuk alanında geçerli olup, İş Hukuku bakımından işverene, işyerinde çalışan işçiler arasında haklı ve objektif bir neden olmadıkça farklı davranmama borcu yüklemektedir. Bu bakımdan işverenin yönetim hakkı sınırlandırılmış durumdadır. Başka bir ifadeyle işverenin ayrım yapma yasağı, işyerinde çalışan işçiler arasında keyfi biçimde ayrım yapılmasını yasaklamaktadır. Bununla birlikte, eşit davranma borcu, tüm işçilerin hiçbir farklılık gözetilmeksizin aynı duruma getirilmesini gerektirmemektedir. Bahsi geçen ilke, eşit durumdaki işçilerin farklı işleme tabi tutulmasını önlemeyi amaç edinmiştir.
Öte yandan anılan ilke, hakların sınırlandırılmasına değil tesisine hizmet eder. Eşitlik ilkesi aynı durumda olan işçiler yönünden geçerlidir. Başka bir anlatımla işverenin, farklı konumda olan işçiler bakımından eşit davranma yükümü yerine, yönetim hakkı kapsamında farklı davranma serbestisinden söz edilir. İşverenin işçileri arasında eşit işlem
yapma borcundan söz edebilmek için hiç şüphesiz işveren ile arasında iş ilişkisi kurulmuş olan işçilerin varlığı gerekmektedir. Eşitlik ilkesine uygun davranılıp davranılmadığının belirlenmesinde bu yönde bir iddiayı ileri süren işçi ile aynı işverene bağlı olarak, aynı ya da benzer işte, aynı ya da benzer verim ile çalışan, eğitim dereceleri aynı ya da benzer olan, kıdemleri eşit olan, kısacası objektif ve subjektif nitelikleri itibarıyla karşılaştırılabilir iki veya daha fazla işçi bulunmalıdır.
4857 sayılı İş Kanunu sistematiğinde, eşit davranma borcu, işverenin genel anlamda borçları arasında yerini almış ve kanunun 5. maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin 2. fıkrasına göre “İşveren, esaslı sebepler olmadıkça tam süreli çalışan işçi karşısında kısmi süreli çalışan işçiye, belirsiz süreli çalışan işçi karşısında belirli süreli çalışan işçiye farklı işlem yapamaz”. İşverenin eşit davranma borcuna aykırı davranmasının yaptırımı maddenin 6. fıkrasında belirtilmiştir. Anılan hükme göre işçinin dört aya kadar ücreti tutarında bir ücretten başka yoksun bırakıldığı haklarını da talep imkanı bulunmaktadır. 4 ay üst sınır olduğundan tazminatın 1 ile 4 ay arasında hakim tarafından ihlalin ağırlığına, işçinin kıdemine göre belirlenmesi isabetli olacaktır.
Somut uyuşmazlıkta davalı işveren yükleme ve boşaltma hizmetinde belirli süreli iş sözleşmesi ile veya bu hizmetin dışında ise ihtiyaç duyulduğu takdirde süresi muayyen olan işlerde veya icap ve hususiyetleri dolayısıyla bir yıldan az süreli ve mevsimlik işlerde çalıştırılması gereken davacı işçiyi, TİS hükümlerine aykırı olarak sürekli çalıştırmış, ancak muvakkat işçi olarak çalışmış gibi işçilik alacaklarını ödemiştir. Nesnel olarak 5 ve 13. maddeler de açıklandığı gibi davalı işveren muvakkat işçi olmasından dolayı daimi kadroda çalışan işçiye göre farklı bir işlem yapmamıştır. Kısaca davalı işveren daimi kadroda çalışan işçiye göre muvakkat sözleşme ile çalışan işçide bir farklılık yapmamış, muvakkat süreli işçiyi sürekli ve devamlı olarak çalıştırmıştır. Davacı işçi sürekli ve devamlı daimi kadrodaki işçi gibi çalıştırılması nedeni ile fark işçilik alacaklarına bu hükümle kavuşmuştur. Ancak açıklandığı gibi eşit işlem borcuna aykırılık tazminatının koşulları oluşmamıştır. Anılan tazminatın reddi yerine yazılı şekilde kabulü hatalıdır.
3. İlave tediye alacağı yasadan kaynaklanmış olup, Dairemiz uygulaması gereği bu alacağa yasal faiz uygulanması gerekir. Mahkemece anılan alacağa en yüksek mevduat faizi uygulaması da isabetsiz olup, kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ :
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.