Esas No: 2019/3111
Karar No: 2020/1967
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2019/3111 Esas 2020/1967 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine vekili ile ... tereke temsilcisi ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... vekili, davacının ...’nin tek mirasçısı olması sebebiyle kök muris ..."nun mirasçısı olduğunu, adı geçen kök murisin Polatlı Noterliğinde düzenlenen 29.09.1955 gün 1819 yevmiyeli vasiyetname ile miras payının yarısını eşi ..."ye bıraktığını, dava konusu taşınmazların tapuya tescili sırasında vasiyetnamenin gözardı edilerek ... adına daha az pay tescil edildiğini açıklayarak davalılar adına kayıtlı olması halinde ... köyünde ifraz sonunda 823 ve 827 parsel numaralarını alan taşınmazlarda ... eşi ... ’nun 13400/6585600 hissesinin Polatlı Sulh Hukuk Mahkemesinin 1978/283 Esas ve Polatlı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1985/408 Esas sayılı kararları uyarınca 84000/6585600 olarak düzeltilerek tapuya tesciline, Polatlı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/249 Esas sayılı dosyasında ... "nun iradesine ve davacı ile aralarındaki akitlere dayanılarak, yükseltilecek kısım olan 50400/6585600 hissesinin davacı adına tapuda tesciline karar verilmesini, tapuların el değiştirmesi nedeniyle bu isteğinin yerinde görülmemesi durumunda ise tapulama mahkemesinin karar tarihindeki malikleri veya mirasçılarına usûlüne uygun tebliğ yapmaması ve hukukça dayanaksız kesinleşme şerhi vermek suretiyle tapuya yolsuz tescilini sağlaması, kendilerine başvuruda bulunulan idare ve savcılığın da üzerlerine düşeni yapmamaları sebebiyle Hazinenin Devlet adına tazminat ödemesi gerektiğini açıklayarak davacı aleyhine iş ve işlemler yapan ve davacının hak sahibi olduğunu bilen davalılar ile Hazinenin ortak kusuru sonucu davacıya zarar veren, haksız zenginleşen davalıların, davacının uğradığı zarara karşılık olmak üzere, davaya konu taşınmazlardan davacının hissesine düşen kısımların tespit edilecek rayiç değerinin durumun kendilerine bildirildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davacıya ödenmesine, yapılması gereken iş ve işlemlerin yapılamaması nedeniyle dava tarihine kadar davacının zararına sebebiyet veren davalı Hazine ile diğer davalılar tasarrufta bulunduğundan davacının hissesine düşen miktarlarda ve davacının taşınmazlardan elde edeceği yarar ve mahrum kaldığı kâra karşılık 1.000.00.-TL"nin davalılara durumun bildirildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, dava ile Hazinenin bir ilgisi olmadığını, husumet, zamanaşımı, hak düşürücü süre ve kesin hükümden davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı ... tereke temsilcisi ..., davacının, temsilcisi bulunduğu tereke sahibi ... ve yasal tek mirasçısı murisleri annesi ... ile aralarında başta vekâlet akti olmak üzere çeşitli akitler olduğundan haberdar olduklarını, davacının yitirilmiş hakkı elde eden kişi olduğundan bu davadaki taleplerini anlayışla karşıladıklarını, mahkemenin 2005/249 E. sayılı dosyası arasında bulunan yazılı beyanlarını ve muvafakatlarını tekrar ettiğini, başlangıçta ... ’nun 33600/6585600 olan hisselerinin 84000/6585600’e yükseltilmesi ve cebri tescil yolu ile adına tescil edilmesi talebi ile dava açmasına karşın, 2005/249 Esas sayılı davayı ıslah ederek muris ... hisselerinin uhdesinde kalması, yükseltilecek kısmı, mesaisi ve harcamalarına karşılık olarak istemesinin de davacının iyiniyetinin göstergesi olduğunu düşündüklerini bildirmiştir.
Davalı ... terekesi temsilcisi ...’e usûlüne uygun dava dilekçesi tebliği yapılmış, bir cevap verilmemiştir.
Mahkemece, davacının davasının kabulüne, davaya konu 246.955,83.-TL zararın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılar Hazine ile ... miras şirketi temsilcisi ..."ten müteselsilen ve müştereken tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesi üzerine hüküm, davalı Hazine vekili ile ... miras şirketi temsilcisi ... tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 26/03/2013 tarih ve 2012/13660 E. - 2013/4296 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; ""Dosya kapsamı ve toplanan delillere göre talebin kesinleşen ancak Tapulama Mahkemesinde uygulanmadığı iddiası ile vasiyetnameye dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat talebi olduğu, davacı taraf kesinleşen mahkeme kararının uygulanmaması sebebiyle iki kez tavzih istendiğini ancak reddedildiğini, bunun üzerine Kaymakamlık, Cumhuriyet Savcılığı ve Tapu Müdürlüğüne yaptıkları taleplerinden de sonuç alamadıklarını açıklayarak bu kurumların ihmali sebebiyle Hazineden tazminat isteme hakları doğduğunu açıklayarak talepte bulunduğu, mahkemece davacı tarafın isteğini 29.12.2011 tarihli harcını da yatırdığı ıslah dilekçesinde tazminat ve bedel olarak ıslah etmesi, değeri de 246.955,83.-TL"ye yükseltmesi dikkate alınarak yazılı şekilde hüküm kurulduğu, dava konusu ... köyü 823 sayılı parselin evveli 544 ve 827 sayılı parselin evveli ise 551 parsel iken benzer şekilde 19.3.1993 tarihinde hükmen ifrazen oluştukları ve tapuda birçok gerçek kişi adına paylı şekilde kayıtlı bulundukları, malikleri içinde ... eşi ... ’nun da 33600/6585600 payının olduğunun görüldüğü, dosya arasındaki belgelerden ... kızı 1323 doğumlu ... ’nun 9.11.1984 tarihinde öldüğü ve geride tek mirasçısı kızı ...’nın kaldığı, ... kızı 1926 doğumlu ...’nin de 19.10.1993 tarihinde ölümü ile mirasçı olarak çocukları davacı ... ve 9 kardeşini bıraktığının anlaşıldığı, davada gerek ... terekesi gerek ... terekesi temsilcileri yardımıyla usûle uygun olarak temsil edildikleri, Polatlı Sulh Hukuk Mahkemesinin 17.5.1983 tarih ve 1978/283 E. - 1983/303 K. sayılı kararının incelenmesinde, davacı ... tarafından davalılar ... varisleri 8 kişi aleyhine açılan vasiyetnamenin açılması davasında mahkemece Polatlı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2.7.1981 tarih ve 1981/302 karar sayılı dosyada vasiyetnamenin iptaline ilişkin reddedilen kararın Yargıtay 2. Hukuk Dairesi tarafından onandığı ve kesinleştiği açıklanarak ... tarafından düzenlenen vasiyetnamedeki mansup mirasçılara mirasçılık belgesi verilmesine, terekenin geçici olarak mansup mirasçılara bırakılmasına karar verildiği, bu karara göre de tescilin yapılmasının tapu müdürlüğünden talep edildiği, tapu müdürlüğü tarafından da mirasçılık belgesine göre intikalin yapılarak hükmen tescil yapıldığının tapu kayıtlarında belirtildiğinin görüldüğü, Polatlı 1. Asliye Hukuk Mahkemesine davacısı ... tarafından ...’nın diğer mirasçıları aleyhine 10.12.1985 tarihinde açılan davada ise ...’nın tüm mallarının yarısını eşi ...’ye diğer yarısını ise Hazineye vasiyet ettiği ancak Hazinenin vasiyeti kabul etmediği, vasiyetin iptali davasının reddi ve kesinleşmesi sonrası davacı tarafından Polatlı Sulh Hukuk Mahkemesinin 1978/283 E. - 1983/303 K. ile mansup mirasçılara mirasçılık belgesinin verildiği, kararın tavzihine ilişkin isteklerinin reddedildiği, 17.05.1983 tarihinde kararın infazına karar
verilmiş ise de kararda taşınmazların hangi oranda tesciline karar verildiği açıklanmadığından tapunun kararı infaz edemediği, ...’nın tüm taşınmazlarını vasiyet ettiği ...’nin öldüğü, tek mirasçısının ... olduğu, ... ’ndan intikal eden ... köyü 31, 34, 62, 82, 101, 125, 126, 127, 137, 221, 236, 288, 495, 541, 542, 543, 546, 548, 549, 552, 615, 616, 695, 749, 759 ve 796 sayılı parsellerin vasiyete göre yarısının ...’yi intikal ettiği, kalan yarı payın 1/2"sinin de mirasçı sıfatı gereği ...’ye ait olup ...’nin hissesinin 3/4 olması gerektiğinin açıklandığı, bu şekilde ... adına tescil istendiği, mahkemece 25 parça taşınmazla ilgili ... isminin tapulardan silinerek bilirkişi raporu doğrultusunda 192 paya göre 120 payının ... kızı ...’na 12 payının ise diğer mirasçılarına hisseleri oranında tesciline karar verilip, Yargıtay onamasından geçerek 1989 yılında kesinleştiği, davacının dava dilekçesi ve dosya kapsamına göre Hazineden isteğinin yasal dayanağı 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi olup, bu hükümde Devletin tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan sorumluluğunun düzenlendiği, Devletin "Tapu sicilinin tutulmasından doğan sorumluluğuna" ilişkin olarak, kusursuz sorumluluk/ağırlaştırılmış sebep/ağırlaştırılmış objektif sorumluluk/tehlike sorumluluğuna ilişkin kuralların uygulanacağı, kanunun bu açık hükmünün kaynak olduğu Devletin sorumluluğundan söz edebilmek için tapu sicilinin tutulmasında görevlinin hukuka aykırı bir işlemi ve bu işlemle zararlı sonuç arasında bir illiyet bağının varlığının gerekeceği, memurun işleminin bir şeyi yapma ya da yapmama niteliğinde olmasının ve kusura dayanıp dayanmamasının bir öneminin bulunmadığı, dosya arasında bulunan davacı tarafın dayandığı mahkeme ilamları ile toplanan delillere göre davacının ... ’ndan intikalen gerek mallar üzerinde vasiyetname gerek mirasçılık belgesi yolu ile miras hakkı olduğu, annesi ...’den dolayı diğer mirasçıların adına tereke temsilcisinin de buna muvafakat ettikleri anlaşılmakta ise de davada dayanılan Polatlı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1985/408 E. - 1987/282 K. sayılı mahkeme kararında dava konusu 823 (öncesi 544) ve 827 (öncesi 551) parsel sayılı taşınmazlara ilişkin bir açıklama veya hüküm bulunmadığı, davacının bu parsellerle ilgili daha sonra açtığı bir dava veya lehine sonuçlanan bir mahkeme ilâmı da olmadığı, aynı parsellerle ilgili hasımsız açılan ve usulden redle sonuçlanan Polatlı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.12.2009 tarih ve 2005/249 E. - 2009/91 K. sayılı kararının lehe veya aleyhe sonuç yaratmasının da düşünülemeyeceği, bu durumda dava konusu parsellerle ilgili olmayan mahkeme ilâmının tapuda infazının yapılmamasından Tapu Müdürlüğü, Kaymakamlık ve Cumhuriyet Savcılığının sorumlu olmasının da düşünülemeyeceği, bu açıklamalar ve belirlenen olgu karşısında TMK’nın 1007. maddesine göre Hazinenin tazminattan sorumlu tutulmasının doğru olmadığı, aleyhe alınmış bir karar olmadığına göre ... terekesinin de sorumlu tutulmasında isabet bulunmadığı, mahkemece davacının davasının tümü ile reddine karar verilmesi gerekirken benzer kararlardan hareketle dosya kapsamına uygun olmayan gerekçe ile yazılı şekilde kabule karar verilmiş olmasının doğru olmadığı" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra yargılama devam ederken davacı ... ve ... tereke temsilcisi ... tarafından 17/12/2013 tarihli dava dilekçesi ile, Polatlı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1985/408 E. - 7987/282 K. sayılı ..."nın dava konusu taşınmazlar dışındaki taşınmazları hakkında verilen kararın 823 ve 827 sayılı parseller yönünden de uygulanmasına karar verilmesi, mümkün olmadığı takdirde rayiç bedellerinin tazminine ilişkin açtığı dava dosyası bu dosya ile birleştirildikten sonra asıl dosya ve birleşen dava dosyasının reddine karar verilmiş hüküm davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 27/06/2016 gün ve 2015/2549 E. - 2016/7501 K. sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Bozma kararında “Mahkemece, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 26/03/2013 tarih ve 2012/13660 E. – 2013/4296 K. sayılı bozma kararına uyulmak suretiyle asıl dosya davasının reddine, birleştirilen dosya davası yönünden ise davacı ..."nın tenfiz talebinde bulunduğu, ancak tenfiz şeklinde bu yönde bir talepte bulunulamayacağı ve bu yönde verilecek bir kararın infazının da kabil olmayacağı gerekçesiyle birleştirilen dosya davasının reddine karar verilmiş ise de mahkemenin kabulü dosya içeriğine uygun düşmemektedir.
Şöyle ki; Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin bozma kararında her ne kadar, davacı ..."nın davasının tümden reddine karar verilmesi gerektiğine değinilmiş ise de her dava mevcut haliyle değerlendirilir ilkesi gereğince Yargıtay kararına konu davada dava konusu 823 ve 827 sayılı parsellerle ilgili davacı tarafından açılıp lehine ya da aleyhine sonuçlanmış bir dava bulunmadığı hususu göz önünde bulundurularak mevcut haliyle davanın reddinin gerekeceği belirtilmiştir.
Davacı taraf Yargıtay bozma kararından sonra eldeki dosya ile birleştirilen vasiyetnamenin tenfizi istemine yönelik dava açmıştır. Birleştirilen davada davacı, vasiyetnameye dayanarak, Polatlı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1985/408 E. - 1987/282 K. sayılı tenfiz kararının Kadastro Mahkemesince miras bırakanın yasal mirasçıları adlarına tesbit ve tesciline karar verilen 823 ve 827 sayılı parseller bakımından da geçerli sayılmasını ve tenfizini talep etmiştir. 823 ve 827 sayılı parseller kadastro mahkemesince vasiyeti yerine getirmekle yükümlü olan yasal mirasçılar adına tesbit ve tescil edildiğine göre başka bir ifadeyle mirasçılar adına tescil mahkeme kararına dayandığına göre davacının atanmış mirasçı olduğuna ilişkin belge almak suretiyle tapuda intikal olanağı bulunmamaktadır. O halde, mahkemece bu davada işin esasının incelenmesi, Medeni Kanunun 1007. maddesi gereğince açılan tazminat davası yönünden ise bu davanın sonucunun beklenmek suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yasal olmayan gerekçelerle asıl ve birleşen dosya davasının reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda birleşen davanın reddine, asıl davanın kabulü ile davaya konu 246.955,83.-TL zararın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... ile ... miras şirketinden alınmasına karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine vekili ile ... tereke temsilcisi ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre, dava; tapu iptali tescil mümkün olmadığı takdirde oluşan zararın Medenî Kanununun 1007. maddesine göre tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece, usul ve yasaya aykırı olarak, bozma kararına uyulmasına rağmen bu karar yanlış değerlendirilerek hüküm kurulmuştur.
20/09/2017 tarihli müzekkere ile dosya arasına getirtilen Polatlı Sulh Hukuk Mahkemesinin 1980/824 E. - 1980/814 K. sayılı dosyasında, Polatlı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1979/179 ve 1979/97 Esas numaralı derdest davalarında ... miras şirketini temsil etmek üzere ...’in mümessil olarak tayinine karar verilmesi talep edilmiş, mahkemece 23/12/1980 tarihli kararla da ... mümessil olarak tayin edilmiştir. Mahkeme kararında, ...’in özel veya genel olarak mümessil tayin edildiğine ilişkin bir açıklama bulunmamaktaysa da talep, Polatlı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1979/179 ve 1979/97 Esas numaralı derdest davalarında ... miras şirketini temsil etmek üzere ...’in mümessil olarak tayinine karar verilmesi olduğundan ve mahkemece talepten fazlasına da karar verilemeyeceğinden ...’in sadece bu dosyalara özel olarak mümessil tayin edildiğinin kabulü zorunludur. Bu durumda, ...’in temyize konu davada taraf sıfatı bulunmamaktadır. Taraf sıfatı, dava şartıdır ve davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılır.
Mahkemece uyulan bozma kararında “...O halde, mahkemece bu davada (birleşen davada) işin esasının incelenmesi, Medeni Kanunun 1007. maddesi gereğince açılan tazminat davası yönünden ise bu davanın sonucunun beklenmek suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi...” gereğine değinilmiştir. Gerekçeli kararın 5. sayfasının son paragrafında aynen “Dava konusu birleşen 2017/184 Esaslı davanın reddine karar verilmiştir. Yüksek Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2015/2549 Esas sayılı bozma ilamına uyulmakla tescil talepli birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.” denerek çelişkili gerekçeye yer verilmiş, aynı paragrafın devamında “Mahkememizce ilgili ilama uyulmak suretiyle yargılamaya devam edildiğinden davacının dava konusu 823 ve 827 sayılı parsellerinin tapularının iptali ve tescil talebinin, Yargıtay ilamı doğrultusunda, reddine karar verilmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” denmiştir.
Dairemizin 27/06/2016 gün ve 2015/2549 E. - 2016/7501 K. sayılı kararında birleşen davanın reddine karar verilmesi şeklinde bir ifade bulunmamasına, “mahkemece bu davada (birleşen davada) işin esasının incelenmesi” gereğine değinilmesine ve mahkemece de bozmaya uyulmasına rağmen bozma kararına yanlış anlam verilerek birleşen davanın esasına ilişkin hiçbir araştırma ve değerlendirme yapılmadan ve gerekçe de belirtilmeden birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
TMK’nın 1007. maddesine göre açılan tazminat davalarında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 6754 sayılı Bilirkişilik Kanununun 39. maddesiyle değişik 15. maddesinde belirtilen yönteme göre oluşturulacak bilirkişi kurulu ile birlikte taşınmaz başında yapılacak keşif sonucunda değerlendirme tarihi itibariyle taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemine göre, arsa ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle değer belirlenmesi gerekirken, mahkemece, taşınmazlar başında keşif yapılmaksızın, taşınmazların arsa mı arazi mi vasfında olduğu tespit edilmeksizin, istinabe yardımıyla alınan rapor esas alınarak hüküm kurulmuş olması da doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, mahkemece, taraf teşkili sağlanıp, uyulmasına karar verilen Dairemizin 27.06.2016 gün ve 2015/2549 E. - 2016/7501 K. sayılı bozma kararı gereğince işlem yapılıp ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinden usul ve kanuna aykırı olan kararın bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Hazine vekili ile ... tereke temsilcisi ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 18/06/2020 günü oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.