22. Hukuk Dairesi 2013/3444 E. , 2014/2073 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Gebze 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 18/12/2012
NUMARASI : 2010/742-2012/943
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ....tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkili işçinin iş sözleşmesinin haklı neden olmadan feshedildiğini, açılan işe iade davası neticesinde feshin geçersizliğine karar verildiğini, süresinde işe başlamak için başvurulmasına rağmen işverence işe başlatılmadığını, işçilik alacakların ödenmediğini beyanla, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, dava konusu alacaklara hak kazanılmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında, davacı işçinin yıllık izin ücretine hak kazanıp kazanmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
Somut olayda, davalı vekilince 13.12.2012 havale tarihli dilekçe ekinde işçi imzalı yıllık izin defteri onaylı sureti dosyaya sunulmuştur. Davacı vekili, sözkonusu delilin süresi geçtikten sonra sunulduğunu ileri sürerek incelenmesine itiraz etmiş; Mahkemece de anılan yıllık defteri nazara alınmadan, davacının çalışma süresi boyunca yıllık izin hakkını kullanmadığı kabul edilerek alacak hüküm altına alınmıştır.
Eldeki dava, 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu"nun yürürlükte olduğu dönemde açılmıştır. Davalı vekilince delilleri arasında davacının işyeri şahsi sicil dosyası deliline dayanılmasına rağmen, davalı vekiline delillerini sunması için usulüne uygun şekilde kesin süre verilmemiştir. 1086 sayılı Kanun uygulaması açısından, anılan Kanunun 163., 214. ve 217. maddeleri nazara alındığında, taraflara delillerini sunmaları için usulüne uygun şekilde kesin süre verilmediği takdirde, delillerin hasredilmesi aşaması tamamlanmayacağından, tarafların her aşamada delil sunmaları mümkündür. Bu halde mahkemece, davalı tarafın sunduğu işçi imzalı yıllık izin defterinin nazara alınmaması hatalıdır.
Diğer taraftan, davalı vekili açıkça yemin deliline de dayanmıştır. Mahkemece yıllık izin ücreti alacağı bakımından ispat yükü üzerinde olan davalı tarafa, işçiye yemin teklif etme hakkı bulunduğu hatırlatılarak, sonuca göre 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 225. ve devamı maddeleri uyarınca işlem yapılması gerekirken, bu yönde bir işlem tesis edilmemesi de hatalıdır.
Kabule göre de, gerek 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu"nun mülga 77. maddesi, gerekse 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun 80. maddesi uygulaması açısından, yıllık izin ücreti prime esas kazançlar içerisinde olup, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, hesaplanan brüt yıllık izin ücreti alacağının net miktarının belirlenmesinde, işçi payına düşen prim kesintilerinin nazara alınmaması bir diğer hatalı yöndür.
Yukarıda yazılı sebeplerden eksik incelemeyle karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 11.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.