2. Hukuk Dairesi 2008/18854 E. , 2008/17401 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜR Ü :Boşanma-Tanıma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm davalı-davacı tarafından nafakalar ve tazminatlar yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dosyadaki yazılara, mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ait temyiz itirazlarının incelenmesi artık mümkün bulunmamasına *ve özellikle davacı-davalı kadın tarafından açılan boşanma davasının tarihi 30.05.2003 iken gerekçeli kararda bu tarihin 30.03.2005 olarak gösterilmesinin maddi hataya dayalı olup mahkemesince düzeltilmesinin her zaman mümkün bulunmasına ve tanıma davasından önce 20.05.2003 tarihinde bağımsız olarak açılan boşanma davası sebebiyle Türk Medeni Kanununun m. 169. hükmü uyarınca boşanma davasına bakan aile mahkemesinin re’sen önlem almak zorunda bulunduğunun anlaşılmasına göre temyiz istemlerinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine peşin alInan harcın mahsubuna ve 60 TL temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi. 15.12.2008 (Pzt.)
KARŞI OY YAZISI
Kadının açtığı boşanma davası ile koca tarafından açılan, yabancı mahkemece verilen boşanma kararının tanınmasına ilişkin dava birleştirilerek görülmüştür. Boşanma davası 30.05.2003’te, tanımaya ilişkin dava ise 22.12.2004 tarihinde açılmıştır.
Yerel Mahkemece; 1.6.2006 tarihinde verilen ilk hükümle; davalı-davacı (koca) tarafından açılan davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına dair yabancı mahkeme kararının tanınmasına, davacı-davalı (kadın)’ın boşanma talebi konusuz kaldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmiş, hüküm tarafların temyizi, üzerine kısmen bozulmuştur.
Bozma; “. kadının tedbir ve yoksulluk nafakası talepleri konusunda olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulması ve kocanın açtığı tanımaya ilişkin dava da kabul edildiğine göre, koca lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine…” ilişkindir. Temyize konu sair yönler onanmıştır.
Mahkemece bozmaya uyulmuştur.
Sayın çoğunlukla aramdaki uyuşmazlık yabancı mahkemece verilen boşanma kararının tanınması halinde, yabancı ilamın kesin hüküm etkisinin hangi andan itibaren hüküm ifade edeceği ve buna bağlı olarak da kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesinin gerekip gerekmediği hususundadır.
Tanıma; yabancı mahkeme ilamına kesin hüküm ve kesin delil etkisi kazandırmak ve yabancı ilama dayanılarak idari bir işlem yapmak için o ilamın tenfiz koşullarını taşıyıp taşımadığının yargıç tarafından tespitidir. Diğer bir söyleyişle tanıma, yabancı mahkeme kararının kesin hüküm vasfının kabul edilmesidir. (5718 s. MÖHUK. m. 58) Yabancı ilam, ancak tanındığı takdirde, Türk mahkemelerinden verilmiş ilamlar gibi kesin hüküm ve kesin delil niteliğini alır. Kesin hüküm ve kesin delil etkisi de, tanımaya ilişkin kararın kesinleştiği andan değil, yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade eder. (5718 s. MÖHUK m. 59) Yabancı mahkemelerce verilen boşanma kararlarının Türk mahkemelerince tenfiz veya tanıma kararı verilip kesinleşmesi halinde, yabancı mahkemece verilmiş olan kararın kesinleşme tarihi, boşanma tarihi olarak kabul edilir.(Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik m. 58) Kuşkusuz yabancı ilam tanınmadıkça, kesin hüküm ve kesin delil etkisini kazanmayacak ve Türkiye’de idari bir işlemin yapılmasının da dayanağı olmayacaktır. Tanınmadıkça da, yabancı ilamın bozduğu veya ortadan kaldırdığı hukuki ilişki, içerde aktif olmasa da hukuki varlığını devam ettirecektir. Ancak yabancı ilam bir kez tanındı mı, artık o ilamın kesin hüküm ve kesin delil etkisi, verildiği ülkede kesinleştiği tarihten geçerli olmak üzere hüküm ve sonuç doğuracaktır. Şayet bir hakkın kullanılması kesin hüküm tarihinden itibaren mürur zaman veya hak düşürücü süreye bağlandığı durumlarda, yabancı ilam söz konusu ise bu ilamın kesin hüküm etkisi, tanıma kararı verilmiş olmasına bağlı olduğundan böyle bir durumda zamanaşımı veya hak düşürücü sürelerin tanıma kararının kesinlik kazanmasıyla başlayacağı işin mahiyeti icabıdır.
İlk hükmün; yabancı mahkemece verilen boşanma kararının tanınmasına ilişkin bölümü, taraflarca temyizin şümulu dışında bırakılarak kesinleşmiştir. O halde, yukarıda belirtilen düzenlemeler gereğince, tanıma kararıyla, taraflar yabancı ilamın kesinleştiği 8.4.2003 tarihinde boşanmışlardır. Türk Medeni Kanununun 169. maddesi, boşanma veya ayrılık davası açılınca hakimin, davanın devamı süresinde gerekli olan tedbirleri almasına ilişkindir. Başka bir ifade ile tedbir nafakası, yasal olarak boşanma davasının devamı süresince geçerli olan bir nafakadır.Yabancı ilamın tanınmasıyla, bu ilamın kesin hüküm etkisi, verildiği ülkedeki kesinleşmeden itibaren hüküm doğurur duruma geldiğine, bunu sonucu olarak oradaki kesinleşme tarihi boşanma tarihi olarak kabul edildiğine göre artık Türk Medeni Kanununun 169. maddesinin uygulanmasını gerekli kılan hukuki durum, o tarihten geçerli olmak üzere ortadan kalkmış demektir. Öyleyse, kadın yararına tedbir nafakası takdir edilemesini usul ve yasaya aykırı buluyorum, hükmün bu sebeple bozulması gerektiği düşüncesindeyim.Değerli çoğunluğun aksi yöndeki görüşüne iştirak etmiyorum.