Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/6722
Karar No: 2019/7470

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/6722 Esas 2019/7470 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2017/6722 E.  ,  2019/7470 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    1954 yılında yapılıp kesinleşen genel arazi kadastrosu sırasında ... köyü 1167 parsel sayılı 442,00 m² yüzölçümündeki taşınmaz senetsizden Süleyman .... adına tespit ve tescil edilmiştir.
    2004 yılında yapılıp 08.11.2004 - 08.12.2004 tarih aralığında ilân edilen 2859 sayılı Kanun uyarınca yapılan yenileme kadastrosu sırasında Zühra Tekin, ... ve ... adına tapuda kayıtlı bulunan eski 1167 parsel sayılı 442,00 m² yüzölçümündeki taşınmaz, 254 ada 2 parsel sayısıyla 428,21 m² yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir.
    Davacı ... Yönetimi askı süresi içinde ... Kadastro Mahkemesine vermiş olduğu 08/12/2004 tarihli dava dilekçesi ile davalı 254 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kesinleşen orman tahdidi içinde kalan orman sayılan yerlerden olduğu halde 2859 sayılı Kanun uyarınca yapılan yenileme kadastrosu sırasında kesinleşen orman sınırlarına uyulmadığını belirterek kadastro tespitinin iptali ve orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    ... Kadastro Mahkemesince yenileme kadastrosunun doğru yapıldığından davanın reddine, tapu iptali ve tescil isteği yönünden sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
    ....Sulh Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonucu ise dava konusu yerlerde kadastro çalışmalarına 16.02.1954 tarihinde başlandığı, 30.04.1955 tarihinde sonuçlandığı ve 31.10.1995 tarihinde kesinleştiği, kadastro yenileme çalışmalarının 2004 yılında yapılması üzerine davacı kurum kadastro tespitine itiraz edilerek tapu iptali ile tescil talep edildiği gerekçesiyle davanın Kadastro Kanununun 12/3. maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmesinden sonra açıldığı anlaşıldığından reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde seri bazda yapılıp 31.05.1953 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu vardır.
    Mahkemece verilen karar usul ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; yörede yapılan orman kadastrosu 31.05.1953 tarihinde ilan edilmiş olup, orman kadastrosunun iptali için öngörülen hak düşürücü süreler dava tarihi itibariyle çoktan geçtiğinden orman kadastrosu kesinleşmiştir. Orman Yönetimi de; çekişmeli taşınmazların kesinleşen orman tahdit haritası içinde kaldığı iddiasıyla dava açmıştır. Bilindiği üzere orman kadastrosunun kesinleşmesiyle tahdit içind
    kalan taşınmazlar kamu malı niteliğini kazanır ve her zaman açılacak dava ile tapu kayıtları iptal ettirilebilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.12.2008 gün ve Esas 2008/7-717 Karar 2008/722 sayılı kararında da değinildiği üzere en geniş anlamıyla “kamu malı” kavramı, Devletin veya kamu tüzel kişiliğine sahip idarelerin, kamu hizmetlerini ifa ederken kullandıkları ve yararlandıkları malları ifade etmektedir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16. maddesinde “Kamu Malları” başlığı altında, kamunun ortak kullanımına veya bir kamu hizmetinin görülmesine ayrılan yerler hakkında ayrıntılı düzenlemeler bulunmakta, eş düzenlemelere 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinde (madde 641, 912) ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununda (madde 715, 999) yer verilmektedir.
    Keza, 3402 sayılı Kanunun 16/D maddesinde Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ormanlara da yer verilmiştir. Kamu malları üzerinde özel mülkiyet kurulamaz. Bunlar kamu hizmeti yönünden tahsis edildikleri yetkili idarece kamu malı olmaktan çıkarılmadıkları sürece temlik edilemez; kazandırıcı zamanaşımı yoluyla da edinilemezler. Kamu malı niteliği kazanmış bir taşınmaz özel mülkiyete konu olamayacağından tapuya bağlansa bile mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin 931 ve Türk Medenî Kanununun 1023. maddeleri bu durumda uygulanmaz. (Y.H.G.K. 30.09.1981 gün, E: 1979/1-167, K: 1981/656, 03.12.2008 gün ve 2008/7-717-722). Bu sonuçlara bağlı olarak, Hukuk Genel Kurulunun 21.2.1990 gün ve 1989/1-700 Esas, 1990/101 Karar; 18.10.1989 gün 1989/1-419 E. - 1989/528 K. sayılı kararlarında da açıklandığı üzere; kamu malı niteliği taşıyan bir taşınmazın her nasılsa özel mülk olarak tapuya tescil edilmesi bir yolsuz tescil olup, bu husus o yerin özde tescile tabi bulunmama (kamu malı olma) niteliğini değiştirmez (Y.H.G.K.’nun 26.02.2003 gün ve 2003/12-116 E., 2003/111 K.; 25.12.2002 gün ve 2002/12-1101 E., 2002/1113 K. sayılı kararları).
    Kamu malları özel mülkler gibi devir ve temlik edilemezler. Böyle durumlarda, iyiniyet veya tapu siciline güven ilkelerinin uygulama yeri de yoktur (YHGK’nın 11.06.2003 gün ve 2003/13-414 E. ve 2003/410 K. sayılı kararı).
    Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 08.05.1987 tarih 1986/3 Esas ve 1987/4 Karar sayılı ilamı da, 766 sayılı Tapulama Kanununun hak düşürücü süre ve kamu malına ilişkin 31 ve 35. maddeleriyle ilgili olup, içtihadı birleştirme kararı ile kamu mallarında hak düşürücü sürenin uygulanmayacağı kabul edilmiştir. 766 sayılı Kanunun 31 ve 35. maddelerine koşut düzenlemeler 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12 ve 16. maddelerinde de yer aldığına göre, sözü edilen İçtihadı Birleştirme Kararı 3402 sayılı Kanunun yürürlüğü döneminde de uygulama olanağı bulacaktır.
    5841 sayılı Kanunla, 3402 sayılı Kanunun 12. maddesinin üçüncü fıkrasına eklenen "Bu hüküm iddianın ve taşınmazın niteliği ile devlet ya da diğer kamu tüzel kişilikleri olsa dahi tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır" hükmü ile aynı kanuna eklenen Geçici 10. maddesindeki "Bu Kanunun 12. maddesinin üçüncü fıkrası hükmü, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır" hükmü, Anayasa Mahkemesinin 12/05/2011 gün ve 2009/31-77 sayılı kararı ile iptal edilmiş ve iptal kararı 23/07/2011 tarihli 28003 sayılı Resmî Gazetede yayımlanmıştır.
    Gerek 766 sayılı Kanunun 31/2. maddesi ve gerekse 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde, özel mülkiyete konu olamayacak, Devlet ormanları hakkında Orman Yönetimi tarafından açılacak davaların 10 yıllık hak düşürücü süreye tâbi olup olmadığı konusunda açık bir hüküm bulunmamakta ve özel şahıslar ile Orman Yönetimi arasında bir ayrım da içermemekte ise de “Kamu Malı” savıyla açılacak davalarda 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürenin uygulanmayacağı konusundaki Yargıtay kararları yerleşik içtihat halini almıştır.
    Bu nedenle, orman iddiasıyla açılan temyize konu dava yönünden 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanma olanağı bulunmadığından mahkemece işin esasına girilerek yöntemine uygun şekilde orman araştırması yapılıp oluşaca
    sonuca göre hüküm kurulması gerekirken dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 16/12/2019 günü oy çokluğuyla karar verildi.
    Dava konusu 1167 parsel sayılı taşınmaz 1954 yılında yapılıp kesinleşen genel arazi kadastrosu sırasında 442,00 m² yüzölçümü ile belgesizden Süleyman Toköz ve arkadaşları adına tespit ve tescil edilmiştir. Daha sonra 2004 yılında 2859 sayılı Kanun uyarınca yenileme kadastrosu çalışmaları sırasında eski 1167 parsel sayılı 442,00 m² yüzölçümündeki taşınmaz, 254 ada 2 parsel sayısıyla 428,21 m² yüzölçümlü olarak tespit edilmiş, davacı ... Yönetimi askı ilan süresi içinde çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman tahdidi içinde kaldığı orman olduğu iddiası ile kadastro mahkemesine dava açmış yenileme kadastrosu sırasında kesinleşen orman sınırlarına uyulmadığını belirterek kadastro tespitinin iptali ve orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Kadastro mahkemesince, yenileme kadastrosunun doğru olduğu gerekçesi ile davanın reddine, tapu iptali ve tescil isteği yönünden sulh hukuk mahkemesi görevli olduğundan görevsizlik kararı verilerek dosyanın sulh hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Sulh hukuk mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; dava konusu yerlerde kadastro çalışmalarına 16.02.1954 tarihinde başlandığı, 30.04.1955 tarihinde sonuçlandığı ve 31.10.1995 tarihinde kesinleştiği, kadastro yenileme çalışmalarının 2004 yılında yapılması üzerine davacı kurum kadastro tespitine itiraz edilerek tapu iptali ile tescil talep edildiği gerekçesiyle davanın Kadastro Kanununun 12/3. maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmesinden sonra açıldığı anlaşıldığından reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava kesinleşen tahdide dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde seri bazda yapılıp 31.05.1953 yılında kesinleşen orman tahdidi bulunmaktadır.
    Sayın çoğunluğun sulh hukuk mahkemesince işin esasına girilmesi yönündeki bozma gerekçesine katılıyorum. Çekişmeli taşınmazın seri bazda yapılan orman tahdidinde ormana komşu olması nedeniyle kesinleşen tahdidin dışında kalan yerlerden olduğunun anlaşılması halinde orman olmadığı kabul edilmeli, orman araştırması yapılırken de dava konusu (yeni) 254 ada 2 parsel sayılı taşınmazın mahkeme kararı ile kesinleşen yenileme kadastrosu çalışmaları sonucu oluşan sınırları nazara alınarak orman tahdit haritası ile yenileme paftası çakıştırılmak suretiyle dava konusu taşınmazın orman tahdidi içinde kalan bölümleri yönünden davanın kabulüne, dışında kalan bölümleri yönünden ise davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmelidir. Orman Yönetiminin taraf olduğu dava sonucunda yenileme kadastrosuna itiraz davası kesinleştiğine göre yenileme ile oluşan sınırın (çapın) Orman Yönetimini de bağlayacağı hususunun gözardı edilmemesi gerektiği kanaati ile değişik gerekçe ile bozma düşüncesinde olduğumdan "Sayın çoğunluğun" yöntemine uygun şekilde orman araştırması yapılıp oluşacak sonuca göre hüküm kurulması yönündeki genel nitelik taşıyan orman araştırmasının ne şekilde yapılacağını içermeyen bozma görüşüne katılmıyorum.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi