1. Hukuk Dairesi 2018/1084 E. , 2020/3321 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davalılardan ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
KARAR
Asıl ve birleştirilen davalar, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa istemine ilişkindir.
Asıl davada davacılar, ortak mirasbırakanları ....’ın maliki olduğu ... ada ... parsel sayılı taşınmazdaki ... no’lu bağımsız bölümü 2006 yılında davalı ...’e, ... no’lu bağımsız bölümü ise 2007 yılında davalı ...’e satış göstererek temlik ettiğini, temlik amacının mirasçılardan mal kaçırmak olduğunu, yine maliki olduğu ... ada ... parsel sayılı taşınmazını da aynı amaçla diğer davalı ...’a bağışladığını, saklı paylarına tecavüz edildiğini ileri sürerek çekilmeli taşınmazların davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini, iptali mümkün olmayan işlemlerde saklı paylarına tecavüz eden kısmın tenkisini istemişlerdir.
Birleştirilen davada davacı, asıl davadaki iddiaları tekrarlayarak çekilmeli taşınmazların davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescilini, iptali mümkün olmayan işlemlerde saklı payına tecavüz eden kısmın tenkisini istemiştir.
Davalı ..., muris ...’ün, yanına taşınan oğlu ... ve ailesi nedeniyle aile harcamalarının artması sonucunda 2 no’lu bağımsız bölümü kendisine sattığını, satın alırken Ziraat Bankasından konut kredisi kullandığını ve halen ödemekte olduğunu, daha sonra daireyi ... isimli şahsa kiraladığını ve kira gelirini kendisinin aldığını, temlikin gerçek olduğunu bildirip davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., çekişme konusu ... no’lu bağımsız bölümü satın alırken ...’da çalışan kız kardeşi ...’dan 1.100 euro, eniştesi ...’dan 15.000 Euro borç para aldığını, temlikin gerçek olduğunu, anılan daireyi ...’a kiraya vererek kullandığını, bildirip davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., muris dedesi ...’ın kendisine yaptığı bağışın davacıların saklı paylarına tecavüz etmediğini, ayrıca muris ...’ün 21/09/2001 tarihli vasiyetnamesi ile ... ada ... sayılı parseldeki bir adet daireyi davacı ...’a vasiyet ettiğini bildirip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, asıl davada tapu iptal ve tescil isteklerinin reddine, tenkis isteğinin ise dava konusu ... ada ... sayılı parsel yönünden kabulü ile davalı ...’tan tahsiline, birleştirilen davanın ise reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece; “ ..… taşınmaz malın aynına ilişkin davalarda harçlandırılan değer üzerinden taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği, eldeki birleştirilen davada 7.100,00 TL değer gösterilmek ve harçlandırmak suretiyle davanın açıldığı, yargılama sırasında davacı ...’ın saklı payının ihlal edilmediğinin saptandığı ve bu nedenle harç ikmali yaptırılmadığı anlaşılmakla birleştirilen dava yönünden harçlandırılan 7.100,00 TL dava değeri üzerinden davalılar yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir iken fazla vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir. Hal böyle olunca, davalı ...’a yapılan bağışın 4721 sayılı TMK’nın 565/4. bendi uyarınca saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi, gerekir ise bu konuda yeniden taraf tanıklarının dinlenilmesi, delillerin toplanılması ve sonucuna göre tenkis isteği yönünden bir karar verilmesi, öte yandan, birleştirilen dava yönünden harçlandırılan 7.100,00 TL dava değeri üzerinden davalılar yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir iken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.…" gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, birleştirilen davaların tahkikat safhası müşterek olmakla birlikte, nihai olarak kurulacak hükümle her iki dava hakkında ayrı ayrı karar verilmesi gerekir. Aralarında hukuki ve fiili irtibat bulunan davaların birleştirilmesi yargılamanın selameti açısından zorunlu ise de, birleştirilen her bir dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulacağı ve birleşse dahi müstakil dava olma niteliğini koruyacağı kuşkusuzdur. O halde, birleştirilen dava bağımsızlığını koruduğundan asıl dava ile birleştirilen davadaki taleplerle ilgili olmak üzere ayrı ayrı hüküm oluşturulması ve yargılama giderlerinin de her iki dava için ayrı ayrı hesap edilmesi zorunludur. Öte yandan, birleştirilen davalarda, her davanın ayrı bir vekâlet ücretine tabi olacağı Avukatlık ücreti tarifesi hükümlerine göre tartışmasızdır.
Somut olaya gelince; mahkemece dava konusu talepler yönünden dava ve birleşen dava bakımından ayrı ayrı denetime elverişli şekilde hüküm oluşturulmamıştır.
Hal böyle olunca; asıl ve birleşen davalar bakımından ayrı ayrı hüküm kurularak vekalet ücreti ile harç ve yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekirken değinilen husular gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalılardan ..."nin yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz eden geri verilmesine, 01.07.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.