Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/114
Karar No: 2020/3337
Karar Tarihi: 01.07.2020

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2018/114 Esas 2020/3337 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2018/114 E.  ,  2020/3337 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ve dahili davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    -KARAR-
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı, mirasbırakanı ..."in ... parsel sayılı taşınmazını davalı oğlu ...’a devrettiğini, 05.08.2010 tarihinde çekişme konusu taşınmazda kat mülkiyetinin kurulması nedeniyle 3 adet bağımsız bölümün oluştuğunu, davalı ...’ın 1 nolu bağımsız bölümü 17.09.2013 tarihinde dava dışı ..."e satış suretiyle devrettiğini, diğer 2 ve 3 nolu bağımsız bölümlerin davalı ... adına tescil edildiğini, işlemin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürerek, miras payı oranında tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ..., çekişme konusu taşınmazı bedeli karşılığında iktisap ettiğini, muvazaanın olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Dahili davalı ..., bedeli karşılığında taşınmazı devraldığını, iyi niyetli üçüncü kişi konumunda bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddianın ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece; “... eksiğin tamamlanması yoluyla getirtilen kayıtlardan çekişme konusu ... parsel sayılı taşınmazda 05.08.2010 tarihinde kat mülkiyeti kurulduğu ve anılan taşınmazda 3 adet bağımsız bölümün bulunduğu, davalının 1 nolu bağımsız bölümü 17.09.2013 tarihinde dava dışı ..."e satış suretiyle devrettiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; dava açıldıktan sonrada sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanında doğal bir sonucudur. Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş 6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 125. maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulü işlemler düzenlenmiştir. Söz konusu maddede, “dava konusunun devri” kenar başlığı altında; "Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir; a) İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde davacı davayı kazanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olurlar. b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür." şeklinde düzenleme getirilmiştir. O halde, kendiliğinden (resen) gözetilmesi zorunlu bulunan anılan yasal düzenlemeler gözetilmek suretiyle, mahkemece davacı tarafa seçimlik hakkının hatırlatılması, bu yöndeki usulü eksikliğin giderilmesi ve sonucuna göre işlem yapılarak ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir...” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece, temliklerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1929 doğumlu mirasbırakan ...’un 27.06.2011 tarihinde ölümü ile geride mirasçı olarak davacı kızı ..., davalı oğlu ... ve dava dışı çocukları; ..., ... ve kendisinden önce 1991’de ölen oğlu ...’dan torunu ...’in kaldığı, dava konusu ... parsel sayılı taşınmazın muris tarafından arsa vasfı ile davalı oğlu ...’a 12.01.1984 tarihinde 520.000.000-ETL bedelle satış suretiyle devredildiği, daha sonra kat mülkiyeti geçilmesi ile birlikte çekişme konusu taşınmaz üzerinde oluşan 3 adet bağımsız bölümün davalı ... adına tescil edildiği, yargılama sırasında 1 nolu bağımsız bölümün (17.09.2013 tarihinde) dahili davalı ...’e 147.000 TL satış bedeli ile devredildiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Öte yandan, muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 190. maddesi ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun (TMK) 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla mükelleftir.
    Ne var ki, eldeki davada mirasbırakan ...’un diğer çocuklarından mal kaçırmasını gerektirecek bir nedenin varlığı ortaya konulamamış, davanın kabulüne karar verilmesi halinde kendilerinin de pay istemeleri muhtemel mirasçılar olan kardeşleri ... ve ... temlikin muvazaalı olmadığını, satışın gerçek bir satış olduğunu beyan etmişlerdir.
    Bu durumda iddianın ispat edildiğini söyleyebilme imkanı yoktur.
    Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
    Davalı ve dahili davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01/07/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi