3. Hukuk Dairesi 2020/3151 E. , 2020/6043 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin, 16.07.2013 tarihinde Bursa 22. Noteri davalı ... vekili başkatip ... tarafından onaylanan satış sözleşmesi ile araç satın aldığını, aracın çalıntı olduğunu, satıcı tarafından kullanılan kimlik belgesinin sahte olduğunu öğrendiğini, bu konuda savcılık soruşturmasının devam ettiğini, aracın 43.500 TL"ye alınmasına rağmen sözleşmede aracın kasko bedeli olan 38.000 TL’nin satış bedeli olarak gösterildiğini belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, 43.500,00 TL araç bedeli ile 70,00 TL noter masrafının, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sahte kimlik belgesinin iğfal kabiliyeti olduğunu, illiyet bağının kesildiğini, satış bedelinin 38.000 TL olarak gösterildiğini, fazla tazmin talebinin yerinde olmadığını savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; sahte kimlik belgesinin ele geçirilemediğinden iğfal kabiliyeti incelemesinin yaptırılamadığı, uygun illiyet bağı olduğu sürece noterin hukuken sorumlu olduğu, sahte kimlikle noterde satış işlemi yapan..."ın 46 yaşında olmasına rağmen, elindeki nüfus cüzdanında adı geçen ..."ın doğum tarihinin 1987 olduğu, yaş farkına özellikle noter tarafından dikkat edilmesi gerektiği; ancak, davalının da kusuru olduğu, sözleşmedeki satış bedelinden davalının kusur indirimi yapılması gerektiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 24.02.2016 gün ve 2015/4829 Esas, 2016/2496 Karar sayılı ilamı ile “...Noterlerin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olup, zarar gören kişinin kusurun varlığını ispat etmek zorunluluğu bulunmadığı, aksine kusursuz sorumlu olan davalının (noterin) olayla zarar arasında uygun illiyet bağının bulunmadığını kanıtlaması gerektiği, somut olayda; satışa konu aracın halen davacı elinde olduğu, öte yandan davaya konu sahtecilik eylemine ilişkin kovuşturmanın ise, ... 6. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 2014/66 Esas sayılı dosyasında devam ettiği, noterin sorumluluğunun doğabilmesi için, söz konusu sahtecilik eyleminden davacının zararının doğmuş olmasının şart olduğu belirtilerek ceza yargılamasının sonucunun beklenilmesi, sahte kimlik belgesi kullanılarak davalı noterlikte satılan aracın davacının elinden alınıp alınmadığının tespit edilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi” gerektiği gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, satışa konu aracın halen davacının elinde olduğunun sabit olduğu, sahtecilik eylemi nedeni ile davacının uğradığı zarar bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması üzerine, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep (kazanılmış) hak doğmuştur. Bu kazanılmış hak yeni bir hükümle ortadan kaldırılamaz. Bozulan bir hükmün, bozma sebepleri dışında kalan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olması nedeniyle; kesinleşen kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez.
Somut olayda; Mahkemece, her ne kadar bozma kararına uyulmuş ise de bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Yargılama sırasında davacı vekili 24.02.2014 tarihli celsede, hazırlık soruşturması sırasında aracın yediemin olarak davacıya teslim edildiğini, halen davacı elinde olduğunu beyan etmiş ise de, 17.10.2016 tarihli celsede, aracın asıl sahibine teslim edildiğini belirtmiştir.
Buna göre, mahkemece yapılacak iş; bozma ilamının gerekleri üzerinde durarak, sahte kimlik belgesi kullanılarak davalı noterlikte satılan aracın davacının elinden alınıp alınmadığının tespit edilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken açıklanan husus üzerinde durulmadan yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/10/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.