4. Hukuk Dairesi 2018/2058 E. , 2019/6313 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 27/03/2015 gününde verilen dilekçe ile haksız eylemden kaynaklanan manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 24/05/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, haksız eylem nedeniyle uğranılan manevi zararın tazminine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, müvekkilinin sivil polis memuru olduğunu, alınan bir ihbarı araştırmak üzere olay yerine hareket ederken, yolda daha önceden meydana gelen bir trafik kazası olduğunu görmesi üzerine kaza nedeniyle daralan yolda güvenliği sağlamaya çalıştığını, bu sırada davalının sevk ve idaresindeki 35 LS 969 plaka sayılı özel otomobili ile, kaza nedeniyle daralan yoldan geçmek istediğini, müvekkilinin “Dur” ihtarına rağmen davalının eski milletvekili olduğunu belirterek ve kimliğini de bırakmak suretiyle yoluna devam ettiğini, bu esnada sol koluna çarparak yaralanmasına neden olduğunu, olay sebebiyle davalı hakkında ... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/162 esas sayılı dosyası ile açılan ceza davasında davalının tam kusurlu bulunarak mahkumiyetine karar verildiğini, müvekkilinin kusursuz bulunduğunu belirterek uğradığı manevi zararın tazmini isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili, müvekkilinin kusurunun olmadığını, açılan davanın hukuki dayanağının bulunmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; davalının eylemi nedeniyle davacının bedensel zarara uğradığı ve ceza yargılamasında davalının asli kusurlu olduğu, davacının ise kusurunun olmadığının belirlendiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Borçlar Kanunu"nun 47 (TBK 56) maddesi gereğince hakimin, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç
edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun bir biçimde göstermelidir.
Dosya kapsamından, olayın gerçekleşme biçimi, davalının olayda tam kusurlu olması, olay sırasında ve devamındaki tavır ve davranışları, olay tarihi ve yukarıdaki ilkeler nazara alındığında, davacı yararına hükmedilen manevi tazminat miktarı azdır. Daha üst düzeyde manevi tazminata hükmedilmelidir. Kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA, davalının tüm, davacının diğer temyiz itirazlarının (1) sayılı bentte gösterilen nedenlerle reddine ve davacıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 26/12/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.