1. Hukuk Dairesi 2017/5477 E. , 2020/3401 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın feragat nedeniyle reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanı ...’in dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazdaki payının, mirasbırakanın ölümünden sonra, ... Noterliğinin 28.12.2007 tarih ... yevmiye no’lu vekaletnamesine istinaden dava dışı vekil ... tarafından 14.09.2011 tarihinde davalıya devredildiğini, anılan vekaletnamenin mirasbırakanın ölümünden sonraki yetkileri de içerdiğini, vekalet görevinin kötüye kullanılması sözkonusu olduğu gibi kendisinden mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak işlem yapıldığını ileri sürerek dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile 1/7 miras payı oranında adına tescilini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar davalı tarafça temyiz edilmiş; davacının temyiz aşamasında 16.06.2016 tarihli dilekçe ile davadan feragat etmesi üzerine feragat konusunda mahkemece karar verilmek üzere hüküm bozulmuş; bozmadan sonra mahkemece dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; davacı, feragate ilişkin bir iradesinin olmadığını, cebir ve tehdit ile feragat beyanının alındığını belirterek kararı temyiz etmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, mahkemenin bozma kararına uyma ya da direnme konusunu karara bağlamadan önce bozma kararını ve duruşma gününü taraflara kendiliğinden tebliğ edip taraf teşkilini sağlaması, 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile HMK’ya eklenen “geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun (HUMK) 429. maddesinin amir hükmü gereği zorunludur.
Nitekim, bozma kararı sonrası mahkemece yapılacak işlemleri düzenleyen 1086 sayılı HUMK’nın 429. maddesinin ikinci fıkrasında “…Mahkeme, temyiz edenden 434"üncü madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra, Yargıtay’ın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir.” hükmü öngörülmüştür.
Öte yandan, HMK"nun 309. ve devamı maddelerinde düzenlendiği üzere; feragatin hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı olmadığı gibi feragatin karşı tarafa ulaşmasına da gerek yoktur.
Bilindiği üzere, davacının davasından feragat etmesi ile dava konusu uyuşmazlık sona erer, kesin hükmün hukuksal sonuçlarını doğurur. Bu nedenle mahkeme henüz feragat nedeniyle davanın reddine karar vermemiş olsa bile davacı feragattan dönemez ( rücu edemez); feragat ile bağlıdır.
Ancak, feragatle ortaya çıkan sonucun buna sebep olan rızayı ifsat eden bir nedenle malul olduğu kanıtlanırsa, doğurduğu netice bakımından hileye, hataya maruz kalan kimseye talep hakkı bahşedeceği kuşkusuzdur.
Bununla birlikte, diğer maddi hukuk işlemlerinde olduğu gibi (BK. Madde 23 vd ), hata, hile veya ikrah nedeniyle feragatın feshi (iptali) için dava açılabileceği gibi feragatın hata, hile veya ikrah nedeniyle geçersiz olduğu aynı davada da savunma yoluyla ileri sürebilir.
Keza, 6100 sayılı HMK"nun 311. maddesi, ""feragat ve kabul kesin hüküm gibi sonuç doğurur. İrade bozukluğu hallerinde feragat ve kabulün iptali istenebilir."" hükmünü öngörmektedir.
Hal böyle olunca; mahkemenin bozma kararından sonra duruşma açarak tarafların beyanlarını alması, gelen taraflardan bozmaya karşı diyeceklerinin sorulması, davadan feragat beyanının cebir ve tehditle alındığı yönündeki iddianın hadise şeklinde (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 162. ve 163. maddeleri-önsorun) aynı dava içerisinde her türlü delille ispatının mümkün olduğu gözetilerek bu yöndeki taraf delillerinin toplanması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacının değinilen yönlerden yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02.07.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.