20. Hukuk Dairesi 2019/5864 E. , 2019/7548 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, yörede 6831 sayılı Kanun gereğince ilk kez yapılan ve 09.03.2011 tarihinde ilân edilen orman kadastrosu ile .... köyü 256 parsel sayılı 68450 m² yüzölçümlü taşınmazının bir bölümünün orman sınırları içine alındığını iddia ederek, bu yere ait sınırlamanın iptalini istemiştir. Mahkemece, 256 sayılı parsele ilişkin kadastro tespitinin kesinleştiği ve bu tür davalara bakma görevinin genel hukuk mahkemelerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş; davalı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmesi üzerine 20. Hukuk Daresinin 19.02.2013 gün ve 2013/77 E. - 2013/1501 K. sayılı kararıyla hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle;"Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, altı aylık süre içinde açılan orman kadastrosuna itiraz" niteliğindedir.
6831 sayılı Orman Kanununun 7. maddesi “Devlet ormanları ile evvelce sınırlaması yapılmış olup da herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların, orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde bulunan her çeşit taşınmaz malların kanunda açıkça "her çeşit taşınmaz mallar"dan söz edildiğinden bu kavramın içine, önceki yıllarda arazi kadastrosu yapılmış ya da yapılmamış tüm taşınmazların girdiğinin ve orman kadastro komisyonlarının hiç bir ayrım yapmadan bütün taşınmazların orman olup olmadığını belirleme yetkisinin bulunduğunun kabulü gerekir. Bu kapsamda, yörede 2000 yılında orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması yapılarak 09.03.2011 tarihinde ilân edilmiş, davacı gerçek kişi hak düşürücü süre içinde tesbite karşı dava açmıştır. Bu durumda, dava, 6831 sayılı Kanuna göre yapılan orman kadastrosuna itiraz niteliğinde olduğundan, 6831 sayılı Kanunun 11. maddesi uyarınca yasal itiraz süresi içinde açılacak orman kadastrosuna itiraz davalarının kadastro mahkemesinde görülmesi gerekeceğinden mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken, aksine görüş ve kanaatle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiş olması doğru değildir." denilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile .....köyü, 256 sayılı parselin fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 12.464,48 m²"lik bölümünün orman olarak sınırlandırılmasının iptaline karar verilmiş, hüküm davalı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraz istemine ilişkindir.
Yörede 1974 yılında yapılmış arazi kadastrosu ve 09.03.2011 tarihinde ilan edilmiş orman kadastrosu ve 2/B çalışması bulunmaktadır.
Mahkemece çekişmeli ..... köyü 256 sayılı parselin bilirkişi rapor ve krokisinde (B) harfi ile gösterilen 12.464,48 m² yüzölçümündeki bölümünün orman sayılmayan yerlerden olduğugerekçesiyle bu yerin orman olarak sınırlandırılmasının iptaline karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir.
Şöyle ki; hükme esas alınan orman bilirkişi raporunda, değerlendirmesi yapılan 1973 ve 1976 tarihli hava fotoğraflarında taşınmazın (B) harfi ile gösterilen bölümünün ağaç formu bulunan koyu renkli alanda kaldığı rapor edilmiş, Dairenin geri çevirme kararı üzerine hazırlanan ek raporda da 1953 tarihli hava fotoğrafına göre taşınmazın (B) harfi ile gösterilen bölümünde yapraklı ve ibreli ağaçların bulunduğu belirlendiği halde mahkemece dava konusu taşınmazın tahdit alanında kalan bölümünün orman sayılmayan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Mahkemece yapılan araştırma ve bilirkişi raporu bu hali ile yetersiz olup, çekişmeli taşınmazın orman olup olmadığını ve hukukî durumunu belirlemeye yeterli ve kanaat verici değildir.
Bu nedenle; mahkemece, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yöreye ait en eski tarihli hava fotoğrafı ile en eski tarihli hava fotoğrafından üretilen memleket haritası ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita mühendisi marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte; getirtilen belgeler çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3.3.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı; öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, tarafların delilleri değerlendirip oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Kabule göre de, orman kadastrosuna itiraz davası kabul edildiğine göre, taşınmazın çekişmeli bölümüne ilişkin orman kadastro tespitinin iptali ile bu bölümün orman sınırı dışına çıkarılmasına karar verilmesi gerekirken bu bölümün sınırlandırılmasının iptali şeklinde hüküm kurulması doğru değildir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ... Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 17/12/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.