3. Hukuk Dairesi 2019/6165 E. , 2020/6142 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 24. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde birleştirilerek görülen ve istinaf incelemesinden geçen istirdat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece bölge adliye mahkemesi kararının bozulmasına dair verilen karara, bölge adliye mahkemesince uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, süresi içinde davalı vekili tarafından duruşmalı, davacı vekili tarafından duruşmasız olarak temyiz edilmekle, duruşma günü olarak belirlenen 27/10/2020 tarihinde davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; elektrik enerjisi ihtiyacını serbest tüketici olarak davalı şirketten temin ettiğini, davalı şirketin sayaç okuma ve faturalandırma hizmetinin karşılığı olan ücreti tüketilen enerji miktarı üzerinden nispi olarak tahsil ettiğini, Danıştay 13. Dairesinin 06/04/2011 tarihli ve 2008/2695 Esas 2011/1368 Karar sayılı kararı ile “sayaç okuma ve faturalandırma hizmetlerine ilişkin maliyetlerin, abone grubuna ve tüketim enerji miktarına göre değişiklik gösterecek maliyetler olmadığı ve bu nedenle abone başına sabit ücret uygulanması gerektiği” gerekçesiyle EPDK"nın 875 sayılı kararının iptaline karar verdiğini, bu nedenle 2006 Eylül – 2010 Aralık döneminde Perakende Satış Hizmeti (PSH) bedelinin nispi ücret olarak tahsilinin hukuki dayanağının ortadan kalktığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, şimdilik 2007 Nisan döneminde fazladan tahsil edilen KDV dahil 5.926,04 TL PSH bedelinin 6183 sayılı Kanun"un 51 inci maddesi uyarınca ödeme tarihinden itibaren kamu alacaklarına uygulanan gecikme zammı ile birlikte işlemiş ve işleyecek gecikme zammının KDV"si ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davacı, birleşen davada; aynı vakıalara dayanarak, 2007 Nisan dönemi hariç olmak üzere 2006 Eylül ila 2010 Aralık döneminde düzenlenen faturalar ile tahsil edilen KDV dahil 234.251,69 TL PSH bedelinin 6183 sayılı Kanun"un 51 inci maddesi uyarınca ödeme tarihinden itibaren kamu alacaklarına uygulanan gecikme zammı ile birlikte işlemiş ve işleyecek gecikme zammının KDV"si ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; EPDK tarafından belirlenen tarifelerin uygulanmasında lisans sahibi şirketler bakımından yasal zorunluluk bulunduğunu, PSH bedelinin perakende satış tarifesinin bir unsuru olduğunu, Danıştay"ın ilgili kararı incelendiğinde 875 sayılı kurul kararının tümden iptal edilmediğini, sadece tarife metodolojisine ilişkin bir bendin iptal edildiğini, oysa EPDK"nın Danıştay tarafından iptal edilen bende konu düzenleyici işlemle aynı düzeydeki perakende satış hizmet bedeli de dahil fonsuz tarifelerin yer aldığı kararlarının yürürlükte olduğunu, perakende satış hizmet bedelinin tüketicilerden tahsilinin dayanağının kurul kararları olduğunu, tüketici tarifelerinin dengelenebilmesi amacıyla geçiş döneminde tüketim miktarı üzerinden perakende satış hizmeti bedeli uygulanmasını getiren düzenlemede hukuka aykırılık olmadığını savunarak, asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; konusuz kalan asıl ve birleşen dava hakkında esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, karara kaşı taraf vekilleri istinaf yoluna başvurmuştur.
Bölge adliye mahkemesince, tarafların istinaf başvurularının kısmen kabulü ile düzelterek yeniden esas hakkında verilen karar, tarafların temyizi üzerine Dairece; davaya konu edilen ve temel işlem mahiyetinde olan Metedolojinin bir kısmının yürürlüğe girdiği 01/09/2006 tarihi ile iptal edildiği 06/04/2011 tarihi arasında muhtelif tarihlerde EPDK tarafından yapılan ve içinde Perakende Satış Hizmet tarifesinin de olduğu tarife belirleme, güncelleştirme ve onaylama işlemleri için ayrıca iptal davası açılıp açılmadığı, açılmış ise iptalinin sağlanıp sağlanmadığının EPDK"dan araştırılması gerektiği, ayrıca karardan sonra 17/06/2016 tarihli ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile değiştirilen 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"nun 17. maddesi ile yine 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"na eklenen geçici 19. ve 20. maddelerin somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının tartışılıp değerlendirilmesi ve sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur.
Bozma kararına uyan bölge adliye mahkemesince; (...Danıştay 13.Dairenin, 06.04.2011 tarih, 2008/2696 E.- 2011/1368 K.sayılı kararı gereğince; "Sayaç okuma ve faturalama hizmetlerine ilişkin maliyetlerin, abone grubuna ve tüketim enerji miktarına göre değişiklik gösterecek maliyetler olmadığı ve bu nedenle abone başına sabit ücret uygulanması gerektiğinden" bahisle EPDK"nun 24.08.2006 tarih, 875 sayılı kararın iptaline karar verilmiştir.
İptal kararları geriye yürür. İptal edilen karar hiç alınmamış gibi, ilke olarak eski durum kendiliğinden geri gelir. İptal edilen karar, davacıdan başka kişileri de ilgilendirecek nitelikte ise, davada taraf olmayan, fakat iptal edilen kararla ilgisi bulunan üçüncü kişileri de etkiler.
Dairemizce görüşüne başvurulan elektrik elektronik yüksek mühendisi, medeni hukuk ve idare hukuku öğretim üyeleri bilirkişiler 11/09/2019 havale tarihli ek raporlarında; alınan PSH bedeli toplamının 178.394,09 TL, davalı tarafından alınması gereken sabit bedelin (49 faturax4,161 TL/sayaç okuma) 203,90 TL, davacı tarafından talep edilebilecek bedelin 178.190,20 TL olduğunu, (...) sonuç olarak davacının asıl dava için 4.782,72 TL-416=4.778,56 TL asıl alacak ve 860,14 TL KDV, birleşen dava için 173.611,37 TL-199,68 =173.411,69 TL asıl alacak ve 31.214,10 TL KDV olmak üzere toplam 210.264,44 TL alacak hesaplandığını belirtmişlerdir.
Tüm dosya kapsamından; sayaç okuma ve faturalandırma hizmetlerine ilişkin maliyetlerin abone grubuna ve tüketilen enerji miktarına göre değişiklik gösterecek maliyetler olmadığı ve bu nedenle abone başına sabit bir ücret uygulanması gerektiği, 6719 sayılı kanun ile 6446 sayılı kanunda yapılan değişikliklerin bu konuda yeni bir düzenleme içermediği, elektrik abonesi olan davacı şirketten fazla tahsil edilen Perakende Satış Hizmet Bedeli"nin asıl dava için 4.778,56 TL ve birleşen dava için 173.411,69 TL olduğu anlaşıldığı...) gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; karar, taraflarca temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, temyizin kapsamına, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre; davalının tüm, davacının ise sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacı şirket, asıl ve birleşen davada; davalı şirkete (KDV dahil) ödediği PSH bedellerinin istirdadını talep etmiştir.
Dosyada yer alan faturalar ve diğer belgelerin incelenmesinde; davalı şirketin, tüketim miktarı üzerinden nispi olarak belirlediği PSH bedeli ile diğer bedellerin toplamına KDV ilave ederek ödenecek tutarı içeren faturaları düzenlediği, davacı şirketin de düzenlenen faturalara esas bedelleri davalıya ödediği anlaşılmaktadır. Nitekim, bu husus, taraflar arasında uyuşmazlık konusu da değildir.
Hükme esas alınan 11/09/2019 tarihli ek bilirkişi raporunda da, davacı şirketin alacağı; asıl dava için 4.778,56 TL asıl alacak ve 860,14 TL KDV, birleşen dava için 173.411,69 TL asıl alacak ve 31.214,10 TL KDV olarak belirlenmiştir.
Hal böyle olunca, bölge adliye mahkemesince; davacı şirketin, fazladan ödediği belirlenen PSH bedelleri ile bu bedeller üzerinden alınan KDV’nin toplamından oluşan alacağının davalı şirketten tahsiline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile KDV hariç tutularak sadece fazladan ödendiği belirlenen PSH bedellerinin davalı şirketten tahsiline karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının HMK"nın 371 inci maddesi uyarınca davacı yararına BOZULMASINA, 2.540 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin yekdiğerinden alınıp yekdiğerine verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, HMK"nın 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca dosyanın kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, kesin olmak üzere 27/10/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.