3. Hukuk Dairesi 2020/3118 E. , 2020/6145 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen vasiyetnamenin iptali olmadığı takdirde tenkis davası sonucunda verilen kararın Dairece bozulması üzerine, mahkemece verilen direnme kararının, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; 6763 sayılı Kanun"un 43 üncü maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK"nın 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası uyarınca dosyadaki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 27/11/2012 tarihinde ölen mirasbırakanı ...’a ait 01/05/2007 tarihli el yazılı vasiyetnamenin; ehliyetsizlik, irade fesadı ve şekil eksikliği nedenleriyle iptalini, olmadığı takdirde tenkisini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacının, vasiyetnameyi ve iptal sebebini, vasiyetnamenin açılması davasında kendisine yapılan tebligat sonucunda 25/11/2013 tarihinde öğrendiği, 09/12/2013 tarihinde verdiği cevap dilekçesi ile de vasiyetnameye yönelik itirazlarını bildirdiği, vasiyetnamenin ve saklı payın zedelendiğinin davacı tarafından öğrenildiği 25/11/2013 tarihi ile davanın açıldığı 27/02/2015 tarihi arasında bir yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen karar, davacı tarafın temyizi üzerine Dairece verilen 10/05/2017 tarihli ve 2016/13 E. 2017/6920 K. sayılı kararla;
(...1) Dava; vasiyetnamenin iptali istemine ilişkindir.
TMK"nun 595. maddesi gereğince; mirasbırakanın ölümünden sonra ele geçen vasiyetnamenin geçerli olup olmadığına bakılmaksızın hemen sulh hakimine teslimi zorunlu olup, vasiyetname teslimden başlayarak bir ay içinde açılır ve ilgililere okunur. Vasiyetname usulünce açılıp, okunma kararının kesinleşmesinden sonra vasiyetnamenin iptali için 1 yıllık hak düşürücü süre işlemeye başlar.
Somut olayda, ... Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2013/1059 Esas, 2014/292 Karar sayılı kararı ile vasiyetnamenin açılıp okunduğunun tespitine karar verildiği ve kararın 22/10/2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Vasiyetnamenin iptaline ilişkin, iş bu davanın açıldığı tarihte (27.02.2015) vasiyetnamenin okunma kararının kesinleşmesinden itibaren bir yıllık hak düşürücü sürenin dolmadığı anlaşılmaktadır.
O halde, mahkemece; vasiyetnamenin iptali için bir yıllık hak düşürücü sürenin vasiyetnamenin okunma kararının kesinleşmesinden itibaren işlemeye başlayacağı gözönünde bulundurularak, sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir..)
Gerekçesiyle bozulmuş, davalı tarafın karar düzeltme istemi ise Dairece verilen 01/03/2018 tarihli ve 2017/14742 E. 2018/1940 K. sayılı kararla reddedilmiştir.
Mahkemece; aynı gerekçelerle, bozma kararına karşı direnilmesine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, el yazılı vasiyetnamenin iptali olmadığı takdirde tenkisi istemine ilişkindir.
4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 17 nci maddesine göre; mirasçılık ve mirasın geçişi, mirasbırakanın ölümü tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “Hak düşürücü süreler” başlıklı 559 uncu maddesi; “İptal davası açma hakkı, davacının tasarrufu, iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın geçmesi tarihinin üzerinden, iyiniyetli davalılara karşı on yıl, iyiniyetli olmayan davalılara karşı yirmi yıl geçmekle düşer.
Hükümsüzlük, def"i yoluyla her zaman ileri sürülebilir.";
Aynı Kanun’un “Hak düşürücü süreler” başlıklı 571 inci maddesi ise; "Tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın açılması tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşer.
Bir tasarrufun iptali bir öncekinin yürürlüğe girmesini sağlarsa, süreler iptal kararının kesinleşmesi tarihinde işlemeye başlar.
Tenkis iddiası, def"i yoluyla her zaman ileri sürülebilir." hükmünü içermektedir.
Yukarıda açıklanan maddelere göre; bir yıllık hak düşürücü süre, vasiyetnamenin iptali davalarında; mirasçının (davacının) tasarrufu (vasiyetnameyi), iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten itibaren, tenkis davalarında ise; saklı paylı mirasçının (davacının), bu payının zedelendiğini öğrendiği tarihten başlar.
Diğer taraftan, ölüme bağlı bir tasarruf olan vasiyetnamenin iptali veya tenkisi istemiyle açılacak davalar için kanunda belirtilen süreler, hak düşürücü süre olarak düzenlenmiş olduğundan, yargılama aşamasında hakim tarafından, temyiz aşamasında ise Yargıtay tarafından kendiliğinden dikkate alınır.
Her ne kadar, Dairece verilen önceki kararlarda; mirasçılar tarafından vasiyetnamenin iptali olmadığı takdirde tenkisi istemiyle açılan davalarda, bir yıllık hak düşürücü sürenin, vasiyetnamenin TMK’nın 595 ila 597 nci maddeleri uyarınca sulh hukuk mahkemesince açılıp okunmasına dair kararın kesinleştiği tarihte işlemeye başlayacağı kabul edilmiş ise de, yukarıda belirtilen kanun maddelerinin açık hükmü doğrultusunda Dairece görüş değişikliğine gidilmiş ve bir yıllık hak düşürücü sürenin, iptal davalarında; davacının vasiyetnameyi, iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten itibaren, tenkis davalarında ise saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayacağı görüşü kabul edilmiştir(Dairece verilen 14/01/2020 tarihli ve 2019/4002 E. 2020/80 K. sayılı kararda aynı yöndedir).
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacının, mirasbırakanın 27/11/2012 tarihinde ölümü ile mirasçı sıfatını kazandığı, mirasbırakana ait el yazılı vasiyetnamenin, açılması için teslim edildiği ... Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından davacıya 25/11/2013 tarihinde tebliğ edildiği, dolayısıyla davacının vasiyetnameyi ve buna bağlı olarak saklı payının zedelendiğini bu tarihte öğrendiği, 09/12/2013 tarihinde verdiği cevap dilekçesi ile de vasiyetnamenin (yapıldığı tarihte) ehliyetsizlik ve şekil eksikliği nedenleriyle geçersiz olduğunu bildirdiği, dolayısıyla davacının vasiyetnameyi, iptal sebeplerini ve saklı payının zedelendiğini öğrendiği 25/11/2013 tarihi ile işbu davayı açtığı 27/02/2015 tarihi arasında TMK’nın 559 ve 571 inci maddelerinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü sürenin dolmuş olduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, mahkemenin aynı gerekçeye dayalı, davanın reddine dair direnme kararı usul ve yasaya uygun olup, onanmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı tarafın yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/10/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.