8. Hukuk Dairesi 2018/9573 E. , 2020/101 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İzmir 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda İzmir 5. Asliye Hukuk Mahkemesi hükmüne karşı, taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması sonunda İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı tarafın istinaf başvurusunun kısmen kabulüne karar verilmiş, bu kez hükmün duruşmalı yapılması suretiyle Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 14.01.2020 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalılar vekili Avukat ... ve davalı ... geldi. Karşı taraftan davacı vekili Avukat ... geldi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, dava konusu 37592 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinde yer alan 10 adet daire ile 2680 ada 2 parsel sayılı taşınmaz üzerinde yer alan binadaki 2 adet dairenin ecrimisil bedelinin tahsili için davalı aleyhine ... 18. İcra Müdürlüğünün 2014/8737 Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığını, davalı borçlularca takibe itiraz edilmesi sonucu takibin durduğunu, vekil edeninin ecrimisil talebinde haklı olduğunu, söz konusu ecrimisil taleplerinin ... 8. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2010/105 Esas 2012/272 Karar ve ... 11 Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/1281 Esas, 2009/775 Karar sayılı dava dosyalarındaki devam eden dönemlere ilişkin olduğunu belirterek davalının ... 18. İcra Müdürlüğünün 2014/8737 takip sayılı dosyasında yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın %20"sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, ... 18.İcra Müdürlüğünün 2014/8737 Esas sayılı takip dosyası ile 01.03.2010-01.06.2014 tarihleri arasındaki aylara ilişkin ecrimisil talebi ile girişilen ilamsız icra takibinde 01.03.2010 ve 01.11.2011 tarihleri arasındaki kısmın mükerrer olarak istendiğini, muristen kalan yerlerin paylaşıldığını, davacının payına düşen dairelerin boş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile ... 18 İcra Dairesinin 2014/8737 sayılı takip dosyasındaki borçluların takibe yapmış olduğu itirazın kısmen kaldırılarak takibin 49.230,50 TL ana para ve 9.000,00 TL işlemiş faiz açısından devamına, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, yasal koşullar oluşmadığı için tazminata yer olmadığına karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından istinaf edilmiştir. ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından, davalılar vekilinin istinaf talebinin reddine, davacı tarafından yapılan istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, davalıların, ... 18. İcra Dairesi"nin 2014/8737 Esas sayılı takip dosyasındaki borca karşı yapmış oldukları itirazın kısmen iptali ile, takibin 49.230,50 TL ana para ve 9.000,00 TL işlemiş faiz üzerinden devamına, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, asıl alacak üzerinden hesaplanan % 20 (9.846,10 TL) tazminatın davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesi üzerine karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, paydaşlar arasında ecrimisil istemi ile ilgili yapılan icra takibine itirazın iptali ve tazminat talebi istemine ilişkindir.
1.Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde,
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, yapılan yargılama ve uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere, hukuki ilişkinin nitelendirmesine göre temyiz itirazları yerinde görülmediğinden, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde,
Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 37592 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 1 katlı ev niteliğinde tam hisse ile, 2680 ada 2 parsel sayılı taşınmazın ise avlulu kargir ev niteliğinde 203/353 hisse oranında tarafların murisi adına tapuda kayıtlı olduğu, mahkemece yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi raporuna göre, 37592 ada 1 parsel üzerinde 6 katlı, 2680 ada 2 parsel sayılı taşınmaz üzerinde 5 katlı bina bulunduğu, 6 katlı bina üzerindeki tüm dairelerin, 5 katlı bina üzerindeki 1. kat ve 2. kattaki dairelerin dava konusu olduğu, dava konusu taşınmazlarda kat irtifakının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, dava konu taşınmazda taraflar paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil istiyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir.
Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz.
Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27.02.2002 tarihli ve 2002/3-131 E., 2002/114 K sayılı ilamı)
Somut olayda, mahkemece yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi raporunda, dava konusu 37592 ada 1 parsel üzerinde yer alan binadaki bir kısım dairelerin, 2680 ada 2 parselde yer alan dava konusu her iki dairenin de boş olduğu tespit edilmiş, yine mahkemece 37592 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binada yer alan 9 numaralı daire ile 2680 ada 1 ve 2 numaralı dairelerin davalılar tarafından kullanılmadığı, dairelerin boş bırakıldığı ve davacının kullanımına terk edildiği belirtilmiştir. Buna göre, dava konusu taşınmazlar üzerindeki binalarda yer alan dava konusu dairelerde, davacı tarafından kullanılabilecek daireler olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, dava konusu taşınmazlarda kat irtifakının da kurulu olmadığı düşünüldüğünde, yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, davacının payına karşılık dava konusu taşınmazda kullanılacak alan bulunduğuna göre davacının taşınmazda paydaş olan davalılardan ecrimisil tazminatı isteyemeyeceği açıktır. Bu durumda, mahkemece yapılması gereken iş, davacının ecrimisil talebine ilişkin bir önceki dönem dosyalarının farklı dönemlere ilişkin olması nedeni ile eldeki davaya kesin hüküm teşkil etmeyeceği de düşünülerek, davacının ecrimisil isteme koşullarının gerçekleşmediği gözetilerek itirazın iptali talebinin reddine karar verilmesi olmalıdır. Bu husus gözetilmeden, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK"nin 371. maddesi uyarınca bu sebepten dolayı BOZULMASINA, davacı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte gösterilen nedenle reddine, HMK"nin 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 2.540,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalılara verilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine ve 54,40 TL onama harcının da peşin harçtan mahsubu ile artan 940,50 TL"nin istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 14.01.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.