3. Hukuk Dairesi 2020/3789 E. , 2020/6223 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki, hizmet akdinin haksız feshi nedeniyle tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, 1/7/2010-22/1/2013 tarihleri arasında davalı ..."nde tarımsal danışmanlık hizmetinde çalıştığını, davalı işverenin, tarımsal danışmanlık hizmetini muntazam şekilde yapmadığından bahisle savunmasını almadan iş akdine son verdiğini, iş akdininin feshinin haksız ve kötüniyetli olduğunu belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile, 5.344,85 TL kıdem tazminatının, fesih tarihinden itibaren bankalarca bir yıllık mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı ile birlikte, 2.347,47 TL ihbar tazminatının da dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş; 14/11/2014 tarihli dilekçesi ile kıdem tazminatı talebini 6.058,80 TL, ihbar tazminatı talebini ise 3.326,40 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar vermiş; karar davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Eldeki dava, davalı iş yerinde belirsiz iş sözleşmesi ile çalışmakta iken, iş akdi davalı işveren tarafından feshedilen davacının ihbar ve kıdem tazminatı istemlerine ilişkindir. Dava, İş Mahkemesi nezdinde açılmış ve davaya bakan İş Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş iken, bu karar Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 25/4/2016 tarih, E.2015/7332, K.2016/12083 sayılı kararı ile; "davalı iş yerinde yapılan işin 4757 sayılı Kanunu"nun 4. Maddesinde düzenlenen istisna niteliğinde kalıp kalmadığı ve çalışan sayısının elli veya daha az olup olmadığın araştırılarak sonucuna göre iş mahkemesinin görevli olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği" gerekçeleriyle bozulmuştur. Anılan bozma ilamına uyarak yargılama yapan Eskişehir 2. İş Mahkemesi, 18/7/2017 tarihli kararı ile; "davalı iş yerinde çalışan işçi sayısının 50"den az olduğu, davacının çalışmasının 4857 sayılı Kanun"un 4/1-b maddesi kapsamında olduğu" gerekçesi ile, İş Mahkemesinin görevsizliğine, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğuna karar vermiş, bu karar Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 7/9/2017 tarihli, E.2017/39032, K.2017/16886 sayılı kararı ile onanmıştır.
Görevli Eskişehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi ise, temyiz incelememize konu 5/12/2917 tarihli kararı ile, "davacının çalıştığı iş yerinin İş Kanunu"nun uygulanması kapsamında olmadığı, davacının, hizmet sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin İş Kanunu"nda düzenlendiği ve iş güvencesi hükümlerinden yararlanan kişilere münhasır olarak uygulandığı, davacı iş Kanunu bakımından işçi olmadığından iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacağı" gerekçeleri ile davanın reddine karar vermiştir.
İddianın ileri sürülüş şekline göre dava hizmet akdinin haksız olarak davalı tarafından feshedilmesi nedeniyle hak kazanılacak olan kıdem ve ihbar tazminatına ilişkindir. 6100 sayılı HMK"nın 33. Maddesi gereğince, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hâkime ait olup, uyuşmazlık hizmet aktinin haklı nedenle feshedilip edilmediği ve davacının tazminata hak kazanıp kazanmadığı konusunda toplanmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu"nun "istisnalar" başlığını taşıyan 4/1-b. maddesindeki "50"den az işçi çalıştırılan (50 dahil) tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde veya işletmelerinde," İş Kanunu hükümlerinin uygulanmayacağı açıkça belirtilmiştir. Buna göre uyuşmazlıkta uygulanacak kanun hükümleri, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 393. ve devamı maddeleridir.
Belirsiz iş sözleşmelerinde fesih bildirim süreleri TBK’nın 432. maddesinde hüküm altına alınmıştır. Haklı nedenle derhâl feshin koşullarını belirleyen TBK"nın 435. maddesinde; "(1)Taraflardan her biri, haklı sebeplerle sözleşmeyi derhâl feshedebilir. Sözleşmeyi fesheden taraf, feshin sebebini yazılı olarak bildirmek zorundadır.(2)Sözleşmeyi fesheden taraftan, dürüstlük kurallarına göre hizmet ilişkisini sürdürmesi beklenemeyen bütün durum ve koşullar, haklı sebep sayılır." düzenlemesine; derhâl feshin haklı sebebe dayanmaması durumunda sonuçlarını düzenleyen TBK"nın 438. maddesinde ise; "(1)İşveren, haklı sebep olmaksızın hizmet sözleşmesini derhâl feshederse işçi, belirsiz süreli sözleşmelerde, fesih bildirim süresinde; belirli süreli sözleşmelerde ise, sözleşme süresine uyulmaması durumunda, bu sürelere uyulmuş olsaydı kazanabileceği miktarı, tazminat olarak isteyebilir. (2)Belirli süreli hizmet sözleşmesinde işçinin hizmet sözleşmesinin sona ermesi yüzünden tasarruf ettiği miktar ile başka bir işten elde ettiği veya bilerek elde etmekten kaçındığı gelir, tazminattan indirilir. (3) Hâkim, bütün durum ve koşulları göz önünde tutarak, ayrıca miktarını serbestçe belirleyeceği bir tazminatın işçiye ödenmesine karar verebilir; ancak belirlenecek tazminat miktarı, işçinin altı aylık ücretinden fazla olamaz." düzenlemesine yer verilmiştir.
Mahkemece, davacının taleplerinin 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu kapsamında değerlendirilmesi ve TBK"nın az yukarıda anılan maddeleri gözetilerek uzman bilirkişiden rapor alındıktan sonra hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usûl ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma nedenine göre davacının sair, davalının tüm temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK 428 maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte yazılı nedenle davacının sair, davalının tüm temyiz itirazların incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 09/11/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.