Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/2116
Karar No: 2017/3537
Karar Tarihi: 14.03.2017

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2016/2116 Esas 2017/3537 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2016/2116 E.  ,  2017/3537 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Katkı Payı ve Katılma Alacağı

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 14.03.2017 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı vekili ... geldi. Karşı taraftan kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı ... vekili, evlilik birliği içinde davalı adına edinilen 42 nolu mesken, davalı adına kayıtlı iken 22/11/2010 tarihinde üçüncü şahsa satılan 5 nolu mesken, KC Gruptan satın alınan hissenin 14/10/2006 tarihinde feshedilmesi sonrası davalıya ödenen 34.090,00 TL para ve davalı adına kayıtlı araç yönünden fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak mal rejiminin tasfiyesi ile alacağın yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, harca esas değer 10.000,00 TL olarak bildirilmiştir. 18.09.2015 tarihli harcını yatırdıkları dilekçe ile 42 nolu mesken yönünden 104.668,39 TL, 5 nolu mesken yönünden 35.000,00 TL, KC grup hissesinin feshi nedeniyle ödenen para yönünden 17.045,00 TL, araç yönünden 3.500,00 TL olmak üzere toplam 160.213,39 TL olarak talep miktarı açıklanmıştır.
    Davalı ... vekili, dava konusu olan ve halen davacının ikamet ettiği 42 nolu meskenin 1999 yılında satın alındığını, davalının 30/08/1998 ve 30/08/2001 tarihleri arasında Almanya"da çalıştığı dönemde yaklaşık aylık 10.000 Mark civarı maaş ödemesinin yapıldığını, bu dönemde davacının ücretsiz izinli olarak Almanya"da bulunduğunu, taşınmazın davalının gelirleri ile alındığını, 5 nolu mesken ve aracın bedelinin tamamının davalının emekli ikramiyesi ile karşılandığını, söz konusu KC Gruptaki hissenin tamamına yakın kısmının borçla satın alınıp, sözleşme feshedildikten sonra sözleşme bedelinin yaklaşık 6 ay sonra davalıya ödendiğini, bu gelen para ile önce alınan borçların ödendiğini daha sonra elinde kalan yaklaşık 8.500,00 TL paranın yarısını davacıya verdiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, dosya içindeki boşanma kararı, tanık anlatımları ve bilirkişi raporuna göre dava konusu mallar evlilik birliği içinde edinilmiş olup hakkaniyete göre davacının %50 oranında katkısının olduğu anlaşılmakla, ıslahla da bağlı kalınarak 160.213,39 TL katkı alacağının karar tarihinden başlayacak faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    2-Davalı vekilinin 42 nolu mesken yönelik diğer temyiz itirazlarına gelince;
    01.01.2002 tarihinden önce 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi"nin (TKM) yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi (TKM 170 m). TKM"de, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri malvarlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı kanunun 5.maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu"nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak "katkı payı alacağı" hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulacaktır. Zira Borçlar Kanunu, Medeni Kanunun tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir (eBK 544, TBK 646 m).
    Mal ayrılığı rejiminde; eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir (TKM 186/1 m). Her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel mallarıdır (TKM 189 m). Kadın veya kocanın, diğerinin mal rejiminin devamı sırasında edindiği malvarlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteyebilmesi için, mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir. Bu katkı, ziynet, miras veya bağış yoluyla elde edilen başka malvarlıklarının kullanılması ile toplu olarak yapılabileceği gibi, çalışan eşin gelirleriyle de yapılması mümkündür. Çalışarak, düzenli ve sürekli gelire (maaş, gündelik, kar payı vs gibi) sahip eşin, aksi kanıtlanmadıkça diğer eşin sahip olduğu malvarlığına yapabileceği tasarruf oranında katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Yargıtay"ın ve Dairemizin devamlılık gösteren uygulamaları da bu yöndedir.
    Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen tasfiyeye konu mala, eşlerin, hem başka malvarlıkları (ziynet, miras, bağış vs gibi) kullanılarak, hem de çalışma karşılığı elde ettikleri düzenli gelirleriyle katkıda bulunduklarının ileri sürüldüğü durumlarda; öncelikle, tasfiyeye konu malın edinildiği tarih itibarıyla başka malvarlıklarından elde edilen toplu para ile yapılan katkının, dava konusu malın bedelinin tamamı karşısındaki oranı saptanmalıdır. Bundan sonra da, kalan miktara her bir eşin çalışmaları ile elde ettikleri düzenli gelirleriyle katkıda bulunduklarının kabulü ile oranları ayrı ayrı belirlenmelidir. Buna göre, öncelikle toplu katkının satın alma tarihindeki parasal değeri ile tasfiyesi istenen malın hem edinme bedeli hem de dava tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri ayrı ayrı tespit edilmelidir.
    Dava konusu malvarlığına, başka malvarlıklarından elde edilen toplu para ile yapılan katkının dışında kalan bölümüne eşlerin çalışmaları karşılığı elde edilen düzenli gelirlerle yapılan katkı oranının belirlenmesi bakımından ise; öncelikle evlenme tarihinden, malın edinildiği tarihe kadar, eşlerin çalışma sürelerine ve gelirlerine ilişkin belgeler bulundukları yerlerden eksiksiz olarak getirtilmelidir. Çalışmanın sabit olunmasına rağmen, çalışılan bir kısım döneme ilişkin belgelere ulaşılamaması durumunda, ilgili meslek kuruluşlarından ve/veya bilirkişilerden o döneme ilişkin yaklaşık gelir durumu sorulup belirlenerek, malın edinildiği tarihe kadar ki eşlerin tüm gelirleri ayrı ayrı saptanmalıdır. Sonra, her bir eşin alışkanlıkları, ekonomik ve sosyal statüleri gözetilerek, kişisel harcamaları ile ayrıca kocanın 743 sayılı TKM"nin 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği harcama kendi gelirlerinden düşülerek ayrı ayrı yapabilecekleri tasarruf miktarları tespit edilmeli, daha sonra her bir eşin tespit edilen tasarruf miktarının birlikte gerçekleştirdikleri toplam tasarruf miktarı içerisindeki oranı belirlenmelidir. Bulunan bu oranlar, eşlerin çalışmaları karşılığı elde ettikleri düzenli gelirleriyle tasfiye konusu malvarlığına yaptıkları katkı oranını göstermektedir. Açıklanan yöntemlerden yararlanılarak ayrı ayrı tespit edilen toplu para ve düzenli gelirlerle yapılan katkı oranları, birleştirmek suretiyle değerlendirilerek, tasfiyeye konu malvarlığının dava tarihindeki sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle, katkı payı alacak miktarı bulunur.
    Somut uyuşmazlık incelendiğinde, taraflar, 31.08.1984 tarihinde evlenmiş, 30.10.2006 tarihinde açılan ve retle sonuçlanan ilk boşanma davasından sonra, 07.01.2011 tarihinde açılan boşanma davasının TMK 166/son fıkrası uyarınca kabulüne ilişkin hükmün, 05.06.2012 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi kabulle sonuçlanan boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK"nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m). Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK 179.m).
    Tasfiyeye konu edilen 42 nolu mesken eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 06.12.1999 tarihinde davalı adına tescil edilmiştir. Mahkemece yazılı şekilde meskenin alımında davacının ziynetleri ve geliriyle katkıda bulunduğunun kabulüne karar verilmesi yerinde ise de yapılan hesaplamanın yukarıda izah edilen ilke ve esaslara uygun olmadığı anlaşılmaktadır. Dosyada tarafların gelirlerine ilişkin evraklar getirtilmeden ve hükme esas alınan hesaplamada mükerrer tahsile neden olacak şekilde ziynetle yapılan katkı miktarı düşülmeksizin gelirle yapılan katkı miktarı hesaplandığı anlaşılmaktadır.
    Mahkemece yapılacak iş, ziynetle katkı miktarı hesaplanıp düşüldükten sonra gelirle katkı miktarının tespiti, gelirle yapılan katkı hesaplamasına esas olmak üzere, evlenme tarihinden, meskenin edinildiği tarihe kadar, tarafların çalışma sürelerine ve gelirlerine ilişkin belgelerin bulundukları yerlerden getirilip, az yukarıda açıklanan şekilde tarafların gelir ile katkı oranının tespit edilmesi, hesaplamada davacının ücretsiz izinli olduğu dönem, davalının ise yurtdışında görevli olduğu dönem elde ettiği yüksek gelirin gözetilmesi ve sonucuna göre davacının toplam katkı payı alacağı miktarının hesaplanmasıdır.
    3- Davalı vekilinin araç ve 5 nolu mesken yönünden temyiz itirazlarına gelince,
    4721 sayılı TMK"nun "edinilmiş mallar" başlıklı 219. Maddesinin 2.fıkrasında, sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemelerin edinilmiş mal grubundan sayıldığı belirtilmiştir. 228/2. Madde de ise, eşlerden birine sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumlarınca yapılmış olan toptan ödemeler veya iş gücünün kaybı dolayısıyla ödenmiş olan tazminat, toptan ödeme veya tazminat yerine ilgili sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumunca uygulanan usule göre ömür boyunca irat bağlanmış olsaydı, mal rejiminin sona erdiği tarihte bundan sonraki döneme ait iradın peşin sermayeye çevrilmiş değeri ne olacak idiyse, tasfiyede o miktarda kişisel mal olarak hesaba katılacağı hükmüne yer verilmiştir.
    Mal rejiminin devamı sırasında, emeklilik ikramiyesinin toptan ödenmesi durumunda; öncelikle ödeme tarihi itibarıyla PMF (population masculin feminin) tablosundan yararlanılarak, emekli olan eşin ortalama bakiye yaşam süresi bulunarak, ödeme günlük irat şeklinde yapılsaydı her bir güne karşılık gelen miktar saptanır. Bundan sonra, irat şeklindeki günlük ödeme miktarı, mal rejiminin sona erdiği 07.01.2011 tarihinden sonraki kalan günler ile çarpılarak, bulunacak bu miktarın peşin sermayeye çevrilmiş değeri hesaplanır.
    Mal rejiminin sona ermesinden sonraki döneme isabet eden ödemenin açıklanan yöntemle hesaplanan peşin sermaye çevrilmiş değeri, emekli olan eşin kişisel malı sayılır. Ödenen toplam emeklilik ikramiyesinden, kişisel mal sayılan bu miktar (mal rejiminin sona ermesinden sonraki döneme isabet eden günlük irat şeklindeki toplam ödemelerin peşin sermayeye çevrilmiş değeri) çıkarıldıktan sonra, kalan miktar edinilmiş mal kabul edilerek tasfiyeye sırasında göz önünde bulundurulur.
    Somut uyuşmazlık incelendiğinde; davalı 15.09.2006 tarihinde emekliye ayrılmış olup, tasfiyeye konu edilen 5 nolu mesken 06.10.2006, araç ise 18.09.2006 tarihinde davalı adına tescil edilmiş, 5 nolu mesken 22.11.2010 tarihinde, araç ise 23.09.2008 tarihinde davalı tarafından üçüncü şahsa devredilmiştir. Dosya kapsamından araç ve meskenin davalının emeklilik ikramiyesi ile alınmış olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, bu malvarlıkları yönünden izah edilen şekilde PMF hesabı yapılıp katılma alacağı hesaplanması gerekirken, yazılı şekilde her iki malvarlığının yarı değeri oranında davacı lehine alacağa hükmedilmesi hatalıdır.
    4- KC grup hissesi yönünden temyiz itirazları incelendiğinde, Dosyada evlilik birliği içinde edinilen davalının KC Gruptaki hissesi karşılığı 34.090,00 TL para aldığı hususunda anlaşmazlık bulunmamakta olup, uyuşmazlık bu paradan davacının hissesine düşen miktarın gönderilip gönderilmediği noktasında toplanmaktadır.
    Mahkemece yazılı gerekçe ile bu talebin kabulüne karar verilmiş ise de dosya kapsamı hüküm kurmaya yeterli olmadığı anlaşılmaktadır. Davalı taraf delil listesinde bulunan ve tasfiyeye konu KC grup hissesi ile ilgili makbuzların olduğu iddia edilen, taraflar arasında redle sonuçlanan boşanma dava dosyası ile davalı tarafın parayı yatırdığını iddia ettiği müşterek çocuk Ayça"nın ilgili banka hesabına ilişkin kayıtlar bulunduğu yerden getirtilerek incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2), (3) ve (4) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1). bentte gösterilen nedenle reddine, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.480,00 TL Avukatlık Ücreti"nin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalıya verilmesine, taraflarca HUMK"nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 14.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi