1. Hukuk Dairesi 2018/3032 E. , 2020/3498 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TENKİS
Taraflar arasında görülen tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tenkis istemine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan babası ...’nın maliki olduğu ... ada... ve ... ada... parsel sayılı taşınmazlarını İznik Noterliği’nin 29.01.2010 tarihli ... yevmiye numaralı vasiyetnamesi ile davalı eşine vasiyet ettiğini, anılan vasiyetname ile saklı payının zedelendiğini ileri sürerek, tenkise karar verilmesini istemiştir.
Davalı, iddiaların yersiz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin karar, Dairece; “...Somut olayda, mahkemece, yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Şöyle ki; çekişmeli taşınmazlar dışında murisin başka taşınmazlarının olduğu belirlenmiş, ancak, mal varlığı içinde sayılabilecek başkaca hak ve menkulleri bulunup bulunmadığı, bankalarda mevduatı olup olmadığı araştırılmadığı gibi, tanık beyanına göre borcu olduğu söylenen murisin borcunun olup olmadığı da araştırılmamıştır. Öte yandan, murisin tüpgaz bayiliği yaptığı belirlendiği halde mahkemece, sadece işletmedeki demirbaşların değeri tespit edilmiş, anılan işletmenin şirket olup olmadığı, dolayısıyla niteliği belirlenmeden, başka bir deyişle ölüm tarihindeki murisin net terekesi usulüne uygun tespit edilmeden tenkis hesabı yapılarak sonuca gidildiği görülmektedir. O halde, noksan soruşturma ve hatalı bilirkişi raporuna dayalı olarak karar verilmesinin doğru olduğu söylenemez. Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilke ve olgular doğrultusunda gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, murisin ölüm tarihi itibariyle net terekesi doğru şekilde belirlenmek suretiyle tenkis bilirkişiden dosya kapsamına uygun rapor alınması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir...” gerekçesi ile bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda iddianın ispatlandığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1940 doğumlu mirasbırakan ...’ın 16.02.2011 tarihinde vefatı ile geride mirasçı olarak davacı kızı ..., davalı eşi ... ile dava dışı kızları ..., ..., ... ve ...’nin kaldıkları, mirasbırakanın ... Noterliğinin 29.01.2010 tarihli vasiyetnamesi ile ... ada... parsel ve ... ada... parsel sayılı taşınmazlarını davalı eşi ...’ye, diğer taşınmazlarını ise beş kızına bıraktığı; mirasbırakanın davalı ...’ye bıraktığı taşınmazlar haricinde ... ada ... parsel ile ... ada ... parsel sayılı taşınmazların kayden maliki olduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; bozmaya uyan mahkemenin bozma kararında belirtildiği şekilde işlem yapmak ve orada gösterilen doğrultuda hareket etmek zorunluluğu bulunmaktadır. Bu durumda bozmaya uyulmakla taraflar lehine usuli kazanılmış hak doğacağından artık mahkemece bozma gereklerini yerine getirme zorunluluğu doğar.
Somut olayda, mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde; bozma doğrultusunda işlem ifa edilmeksizin, başka bir ifadeyle, bozmada belirtilen şekilde araştırma, inceleme ve soruşturma yapılmaksızın hüküm kurulmuştur. Şöyle ki; davalının tercih hakkını 24.01.2013 tarihinde bedel ödeme olarak kullandığı, kararın 10.04.2018 tarihinde verildiği, hükme esas alınan 29.12.2017 tarihli bilirkişi raporunda ödenecek tenkis bedelinin tercih tarihi esas alınarak belirlendiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca süratle dava konusu taşınmazın karar tarihindeki veya karar tarihine en yakın tarihteki rayice göre değerini gösterir rapor alınması ve belirlenecek bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin hüküm altına alınması gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacı vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06.07.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.